2. Bölüm

14.9K 403 142
                                    

2. Bölüm

DİLŞAH'TAN

Bu hayatta uzuvlarımın hangi uğur adına koparıldığını tartan aciz benliğimi hiçe sayarak uzandığım hastahane yatağından yavaşça doğruldum. Kahverengi gözler beni sorgu altında tutmaya devam ederken hiçbir şey olmamış gibi üzerimi düzelttim. Adının Tankut olduğunu öğrendiğim adama dönerek "Gördüğünüz üzere ben gayet iyiyim. Siz de artık gitseniz iyi olacak." dedim.

Agâh içinde büyüyen kızgınlığını yutarak geri planda kalmayı seçti. Tankut Bey "Aslında gitmeden önce hem özür bağabında hem de gerçekten ihtiyacımız olduğu için sizinle çalışmak istediğimi söyleyecektim." dedi, elinde tuttuğu kartviziti uzatarak. Daha fazla burada kalarak olay çıkmasını istemediğim için kartviziti alarak "İyi günler." dedim.

Tankut Aras arkasını dönüp gitmeden önce "Lütfen bu teklifimi iyi değerlendirin." demişti. Tankut Aras çıktıktan sonra Agah'ın yüzüne bakmadan hızlıca banyoya giderek üzerimi değiştirmiş ve bizimkileri de alarak hastahane çıkışına doğru ilerletmiştim. Agah sinirli olduğundan dolayı sesini hiç çıkarmadan yürüyordu. Onun keyfini yerine getirebilmek amacıyla özenle yapılmış saçlarına ellerimi daldırdım. Tamam kabul ediyorum. Agah'ın böyle özenerek yaptığı saçı bozmak hoşuma gidiyordu. Yaşasın kötülük!

"Abla ne yapıyorsun ya? Ben bu saçı yapabilmek için ne kadar uğraştım haberin var mı?" dedi, sinirinden taviz vermeyerek.

Onun bu tavrını önemsemediğimi gülerek belirtirken otobüs durağına kadar gelmiştik. Kucağına Mira'yı alan Nükhet Abla ile beraber Agah'ı da kadrajıma aldığımda " Siz eve geçin, benim iş aramam gerek." dedim.

Agah yüzünü asıp huysuzca konuştu. "Doğru ya. Sen okulu bırakmıştın değil mi abla? Hastaneden yeni çıktın sonra arasın işini."

Agah'ın kolunu sıvazlayıp, "Ben çok iyiyim Agah. Aklınız bende kalmasın. Hadi siz eve geçin." dedim, ses tonum söylediklerimi destekler nitelikteydi.

Nükhet teyzegili de eve yolladığıma göre artık iş aramalarıma başlayabilirdim. Önüme çıkan sokaklardan rastgele sapıyordum. Buraları pek bildiğim söylenemezdi. İlk girdiğim sokakta ne kadar da çok insan vardı ve bu açıkçası beni biraz korkutmuştu. Alışkın değildim ben bu kadar kalabalığa. Melül bakışlarımı küçük dükkânların üzerinde gezdirirken kalbimdeki kanlı çukurlarımdan kurtulan umutlarım kesti yolumu. Okuyacaktım, kurtulacaktım, kurtulacaktık bu hayattan. Babam, çektirdikleri yetmezmiş gibi geleceğimi de imha etmişti. Bu düşünceler daha beni ele geçirmemişken bayan eleman arayan bir kuaför dikkatimi çekti. Hiç düşünmeden dükkânın içine girdim. Sarı saçlı, yeşil gözlü ve orta boy bir kadın vardı karşımda. Bakımlı olduğunu her haliyle bangır bangır bağıran bu kadının gözlerinin rotası oldum.

"Buyurun. Saç, makyaj? Ne için gelmiştiniz hanımefendi?"

Kadın beni müşteri zannetmişti. Çekinik ve özgüvenli davranmak konusunda arada kalmıştım. İş bakıyordum sonuçta. Biraz daha özgüvenli davransam çok iyi olurdu. Ben resmen okulu bırakmış, iş arıyordum.

"Ben iş ilanı için gelmiştim, devamlı olarak çalışacağım ve on sekiz yaşımdayım."

Kadın ağır ağır kafasını sallarken beni reddedeceğini anlamıştım. "Anlıyorum hanımefendi fakat benim daha küçük, bu işte eğitebileceğim bir elemana ihtiyacım var."

Kısık sesle 'iyi günler' dilerken benim günümün iyi gitmeyeceği apaçık ortadaydı. Küçük kuaför dükkânından çıktıktan sonra sokağı öylesine süzüp ne yöne gitmem gerektiğini düşündüm.

AGȂH'TAN

Otobüse bindiğimizde iki kişilik koltuklardan cam kenarına Mira ve ben, yan koltuğuna da Nükhet Teyze oturdu. Aklım hâlâ ablamdaydı ama dediği gibi endişelenecek bir şey yoktu. Sonuçta gayet sağlıklı görünüyordu.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin