48. Bölüm(2. Kitap)

1.5K 72 24
                                    

İnstagram=_arikubra

48. Bölüm (2. Kitap)

Korkuyordum.

Allah'ım ne olur bana yardım et!

Bir elini bana doğru uzatırken titreyerek yüzümü geri çektim. Babam bu hareketimle zevk alırken daha çok gülümsedi. Ardından sert bir şekilde ondan kaçan yüzümü yakaladı. Elini çeneme sabitleyerek ondan kaçmamı engelledi. Onunla karşı karşıya gelmek canımı yakıyordu. Çok korkuyordum. Bu duygudan kurtulamıyordum. Ağlamalarımdan dolayı bitap düşmüş bir şekilde çenemin acımasına rağmen konuştum.

"Ne o- olur bır- bırak be- beni."

Babam bu cümlemle çenemdeki elini bıraktı. Ben rahatlamış bir şekilde hızla ayağa kalktım. Bir an önce buradan çıkmalıydım. Babamla aramızda üç dört adım vardı. Bu mesafeyi açarak daha fazla arkaya gittim. Babam geri geri giden ayaklarıma bakarak üzerime gelirken bundan çok zevk aldığını gördüm. Ardından konuştu.

"Lan nasıl bir kızmışsın ha? Aşkından Pamir Baştemir gibi bir adamı öldürtmüşsün. Ne yalan söyleyeyim, babacığını da büyük bir yükten kurtardın. Kızım sen katilsin. Babacığım, sen katil olmaya meyillisin. Sen aslında aynı benim gibisin."

Damarlarımdan bütün duyguların aktığını hissediyordum ama bütün duygularım tersine doğru akıyordu. Bu benim uyarılmama neden oluyordu. Korkum ve kızgınlığım içimde büyük bir kavgaya tutuşuyordu. Kim kazanırdı bilmiyordum ama korkumun üzerine büyük bir kızgınlık örtülmüştü.

"Ben senin gibi değilim baba!"

Bu sözleri avazım çıkana kadar bağırarak söylemiştim. ben onun gibi değildim. Pamir'i ben öldürtmemiştim. Pamir benim yüzümden ölmemişti. Babamın gülen yüzünün aniden sert bir ifadeye dönüşmesini izledim. Kızgınlığıma rağmen bu ifade korkularımın beni eli geçirmesine neden olmuştu. Her şey anlık gelişti. Bu gece bu evde öleceğimden emindim. Babamın gözlerindeki bu ifadede bunu çok iyi görmüştüm. Belki de artık ölümü kabullenmiştim. Kabullenemezdim. Babamla aramızda olan mesafeye güvenerek kaçmak için koştum. Odanın kapısına kadar geldiğimde babam saçlarımdan tuttu beni ve kaçmak için çabaladığım odanın içine tıktı.

Acı ve can havliyle boğazım yırtılana kadar bağırdım.

"İmdat!"

Babam hızlı adımlarla karşıma kadar gelmişti. Gözlerim korkuyla babamın gözleriyle bakışıyordu. Babamın iri elleri bir an da boğazıma sarıldığında ne tepki vereceğimi bilememiştim. Y aşlı gözlerim boynumda benim nefesimi kesmek için duran babamın ellerine bakıyordu. Yaşlı gözlerim anneme tecavüz eden babama bakıyordu. Yaşlı gözlerim benden hayatımı çalan adama bakıyordu. Ölürken görmek istediğim son yüz babamınkiydi. Demek ki göreceğim tek yüz babamın yüzüymüş. Bugün öleceğimi düşünmemiştim. Nefes almak için çabalarken gittikçe güçsüzleşen ellerimle babamın boğazımdaki ellerini çekmeye çalışıyordum ama nafileydi. Ciğerlerimin nefessizlikten patlayacağını hissediyordum. Bu durum ve bu durumdan kurtulamamak beni çıldırtıyordu. Git gide uyuştuğumu hissediyordum.

"Demek babanız yerine o kadını tercih ettiniz ha kızım? Demek beni öldürmek istedin ha kızım. Bak kimse koruyamadı yine seni benden. Yine ikimiz baş başayız ve sanırım bir ya da iki dakika sonra benim ellerimle boğularak öleceksin."

Babam denen bu adam sırıtarak yüzüme bakarken artık bütün nefeslerim tükenmiş vaziyetteydi. Ellerim babam olacak adamın eli üzerinde asılı durmuştu. Hiçbir güç hissetmiyordum. Ciğerlerimin nefessizlikten patlamak üzere olduğunu da çok iyi hissediyordum. Gözlerimi kocaman açmıştım ama asla korkamıyordum. Nefese ihtiyacım vardı ama nefes alamıyordum. Ölümün şu an gerçek anlamda burada olduğunu biliyordum. Birazdan öleceğimi hissediyordum. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı.Demek ki bugün benim gerçekten son günümmüş. Ölürken Merih'le kavga etmiş olarak ölmek istemiyordum. Gözlerim git gide kapanırken "Polis aç kapıyı." diye bir ses duydum. Babamın boğazımdaki eli asla ve asla gevşemezken gözlerimin git gide kapandığını hissediyordum. Galiba ölüm böyle bir şeydi. Ciğerlerimin patlayacağı hissini hala beni terk etmemişken artık ölüme gidiyordum. Ölümün hiç böyle geleceğini düşünmemiştim. Ardından dış kapımız hızla açıldı. Babam kapının açılmasıyla ellerini boğazımdan uzaklaştırdığında yere yığıldım. Hayır, baygın değildim ama nefese ihtiyacım vardı. Daha çok nefese ihtiyacım vardı.Gözlerim beni bile beklemeden yaş döküyordu. Nefes alma imkanım olmasına rağmen hala tam olarak nefes alamıyordum. Kısık kısık nefes almaya çalıştım.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin