İnstagram=_arikubra
24. Bölüm
TANKUT ARAS'TAN
Bilgisayarın başında sözde holdinglerdeki işlerin durumunu inceleyecektim; ancak bir anda açtığım fotoğrafta Dilşah'ın resmine denk geldim. Açtığım fotoğrafı biraz daha yakınlaştırarak yüzünü incelemeye başladım. Çok benziyordu. Dilara odanın kapısını tıklatınca hemen dosyadan çıktım. Biraz sonra başını içeriye uzattığında yine ağladığını gördüm. Ayağa kalkıp yanına gittikten sonra boynuma sarılmasını bekledim. Her seferinde kendini bunun için yiyip bitiriyordu. Onunla yalnızca onu sevdiğim için evlendiğimi bildiği hâlde kendini bu konuda çok sıkıyordu.
Bana sıkıca sarılırken ağlamaya hâlâ devam ediyordu. Burnunu yavaş yavaş çekerken kızıl saçlarını yavaşça okşadım. Ona ilk aşık olduğum zamanlarda daha başkaydı, bambaşkaydı. Benden önceki hayatı artık önemsizdi. Sakinleştirmek için sırtını sıvazlarken artık bu duruma onunda istediği bir şekilde son vermek istedim. Dilara kısırdı ve bu onun kendisini suçlu hissedeceği bir şey değildi. Çalışma masamın önündeki rahat koltuklardan birine yönlendirerek yavaşça oturttum. Gözlerinin içine baktığımda göz rengine artık alıştığımı fark ettim. Saçları, gözleri, giyinişi, makyajı... Her şeyi değişmişti. Ama aşık olduğum kalbi hep aynıydı. Benim için bu yeterliydi. Koltuğa oturttuktan sonra Dilara kendini toparlamaya çalışırken, bende ona bir bardak su doldurup eline verdim. Bana hem mahcubiyet hem de minnet duygusuyla bakarken kaşlarımı çatmakla yetindim. Dört yıldır evli olmamıza rağmen hâlâ bana karşı böyle hissetmemesi gerektiğini öğrenememişti. Suyunu içip masaya koyduktan sonra önünde diz çöktüm. Ağlıyordu ve gözlerini benden kaçırıyordu. Benden, sevdiği adamdan... Biz onunla neler atlatmıştık.
Nihayet konuşmaya başladığında gözlerini çalışma masasının üzerindeki evraklarda gezdiriyordu. Gözlerini benden hâlâ kaçırıyordu. Bir elimi çenesine koyarak yüzünü kendime doğru çevirdim.
"Kaçırma o gözlerini benden."
Dudakları tir tir titriyordu. Gözlerindeki yaşlar durmaksızın akmaya devam ediyordu. Ellerimle yaşlarını silerken kendini bu kadar üzmesine kızıyordum. Elimi avuçları arasında tutarken, titreyen kirpiklerinin ardından bir zamanlar mavi olan kahverengi gözlerini yüzüme çevirdi. Kendini suçlu hissettirecek bir durum yoktu ortada halbuki. Ben onu çok zor bulmuştum. Kaçırmaya da hiç niyetim yoktu.
"Özür dilerim. Özür dilerim Tankut. Bizim de bir bebeğimiz olsun çok isterdim,"
Ellerimi daha çok sıkarken hıçkırığını tutamadı. Bende ondan çocuğum olsun isterdim ama olmaması benim için bu kadar sorun teşkil etmiyordu. Kendisi de görmüyor muydu? Ben o kadar yıl onun hasretini çektikten sonra, onu hiç hayal edemeyeceğim bir vaziyetin içinde bulduktan sonra, o tekrar benim kollarıma geldikten sonra bunun bir önemi yoktu. Bu bebeği yalnızca benim için istemiyordu. Kendisi de ağlıyordu ve yalnız bana değil kendisine de ağlıyordu.
"Doktor bu denemelerinde sonuç vermediğini söyledi. Artık tamamen çocuğum olmayacak Tankut. Ben onları çok özledim."
Söylediği cümleyle ona sıkıca sarıldım. Yüzüne bakmaya devam etseydim ondan bir şeyler gizlediğimi bilecekti. Bunu şimdi öğrenmemeliydi. Yoksa her iki taraf içinde hiç olumlu sonuçlar elde etmezdim. Ağlamaya devam ederken yine kendi kendine bir şeyler saydırıyordu.
"Her şey benim yüzümden."
İşte yaşadığı onca şeyden sonra bu cümleyi asla kaldıramazdım. Onun yüzünden olan hiçbir şey yoktu. Çenemi başının üstüne yaslarken belime sıkıca sarılan kollarında ellerimi aşağı yukarı kaydırarak okşuyordum. Sakin kalmaya çalışarak konuşmayı denedim. Sakinleşemiyordum, çünkü kendini suçlaması adil değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilşah +18 (Tamamlandı)
Ficção GeralTakıntılı bir mafya onun peşindeyken onun kalbi kim için atacaktı? "Hayatım boyunca tek bir kadın sevdim Dilşah." Bakışları vedalaşıyor gibiydi. Başındaki silah kalkar kalkmaz iki silah patladı. Biri polislere aitti. Diğeri... Ağzım açık kalmış, ka...