57. Bölüm (2. Kitap)

1.5K 69 0
                                    

İnstagram=_arikubra

57. Bölüm (2. Kitap)

Zaman...

Zaman ne garip bir şeydi böyle. İnsan affetmem dediğini affediyor, bugün üzüldüğü şeye yarın gülüyordu. Zaman yaralarımızın kabuk tutmasını sağlayan bir hekimdi. Tedavisini içinde barındırıyordu. Müdahale etmeden, geçip giderek bizleri iyileştiriyordu. İyileştim mi diye sorarsanız...

Evet, iyileştim.

Ben, Dilşah Mert. Sırf kardeşleri için yaşamayı tercih ederken şimdi yaşamak için can atıyorum. Sadece kardeşlerim için değil, sadece sevdiklerim için değil...

Ben kendim için yaşamayı da öğreniyordum. Gündüzlerim iş yerinde çocuklarla ilgilenerek geçiyordu. Eve geldiğimdeyse neredeyse tüm vaktimi ders çalışmaya ayırıyordum. Merih'le bu bu aralar pek görüşemiyorduk. Hatta uzun süredir eve kendim dönüyordum. Söylediğine göre davasına az kalmıştı. Bundan dolayı ben de onu çok zorlamıyordum. Bir tek yemek yerken ve uyurken beraberdik. Bu durum üzse de çok takılmıyordum. Merih'in de beninle beraber vakit geçirmek istediğini biliyordum. Bu yüzden onu da bu konuda üzmek istemiyordum. Zaten duruşmasına az kalmıştı. Bu duruşmadan sonra rahatlayacağını söylüyordu. Ders konusuna gelecek olursak da yavaş yavaş alışmıştım. Yani ilk zamanlar yaşadığım o sorunları artık yaşamıyordum.

Anneme gelecek olursak...

Artık annemle de görüşüyordum. Geçmişi artık açmamaya çalışıyordum. Çünkü geçmişe daldığımda geleceğimi de bulandırıyordum. Hayatımı güzel geçirmek için uğraşıyordum ve ben mutluydum. Çok mutluydum. Yıllarca hayalini kurduğum düzenli hayat kavramına kavuşmuştum. Düzenli bir hayatım olmuştu. Kardeşlerim yanımdaydı. Hasretini çektiğim annem yanımdaydı. Babam bizden uzaktaydı. Onu özlüyor muyum, bilmiyorum. Sanırım özlediğim babam değil de yapmadığı babalığıydı. Agah'ın sağlığı yerindeydi. Mira okuluna gidiyordu. Yavaş yavaş okuma yazma öğreniyordu. Tankut Aras'ın kardeşlerimle arası çok iyiydi. Ben ise ona karşı artık nötrdüm. Dilara Hanım'ın annem olduğunu öğrendiğimde attığım tokat için ondan özür dilemiştim. O zaman gerçekten duygularım çığrından çıkmıştı. Ne yaptığımı kendimde bilmiyordum. Tankut Aras'ta hak ettiğini söylemişti. Annemle bizi daha önceden kavuşturmasının gerektiğini de söylemişti. Belki de haklıydı. Sanırım o da her iki tarafı bu duruma alıştırmaya çalışıyordu. Yine de yanlış yapmıştı.

Bunu da boş verdim. Uzun zamandır çok fazla şeyi boş veriyordum. Meğer mutluluğun yolu boş vermekmiş. Bunu yapamadığım için hep mutsuzmuşum. Şu an ise Merih'le beraber hazırlanıyorduk. Bugün kına ve düğün için alışverişe çıkacaktık. Bu alışverişte Merih'in de olmasını istemiştim. Şaka maka bir yana düğün günümüzde zaman ilerledikçe yaklaşıyordu. Hem sınavımın hem de düğünümün heyecanını yaşıyordum. Kıyafetlerimi odamdaki dolaba yerleştirmiştim. Dolabımdan düz paça mavi kotumu ve üzerine de beyaz kazağımı çıkarmıştım. Bu kıyafetlerimin hepsini para kazandıkça almıştım. Bu arada üçüncü maaşımı da almıştım. Bu maaşımı da bu sefer Nükhet ablanın söylediği bir aile vardı. Onlara vermiştik. Böyle olması çok güzel oluyordu. Evin masraflarını ve bizim masraflarımızı da Merih'in maaşıyla karşılıyorduk.

Kot pantolonumu giydikten sonra üstüne de beyaz kazağımı geçirmiştim. Saçlarımı balık sırtı örmek istiyordum ama becerebilir miydim, bilmiyorum. Aynanın karşısına geçip örmeye başladım ama zorlanıyordum. Son bir kez daha örmeyi denemek için elimi kaldırdığımda Merih kapıyı tıklatmıştı. İki kolumu da kaldırmış saçlarımı parmaklarımın arasından geçirerek balık sırtını örmeye çalışıyordum ama geriye doğru örmek gerçekten işimi zorlaştırmıştı.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin