31. Bölüm

3.4K 95 17
                                    

İnstagram=_arikubra

31. Bölüm

Agah bana hiç tepki vermedi. Daha sıkı sarstım. Ama bana hiç tepki vermiyordu. Mira koşa koşa aşağı indikten birkaç dakika sonra Nükhet abla gelmişti yanımıza. Birkaç bir şey söylemişti ama ne dediklerini anlayamamıştım. Agah'ın simsiyah saçlarını okşadım. Burnundan kan geliyordu. Yine başına güneş mi geçmişti? Bu aralar burnu çok sık kanıyordu. E kanar tabii. Tatil olunca bu sıcakta sokaktan içeriye girdiği yoktu ki. Agah'ın saçlarını okşadım. Biraz sonra sağlık ekipleri eve girmişti. Kardeşimi yavaşça sedyeye kaldırdılar. Ben hala kardeşim elinden tutuyordum. Nükhet abla Mira'yı sakinleştirmek için uğraşıyordu. Onu kucağına alıp sağlık ekipleri gelmeden önce kendi evine götürdü. Bana bununla ilgili birkaç cümle kurmuştu ama içinden sadece bunu anlamıştım.

"Kızım, Mira bizim evde duracak. Çözeceğiz kızım,"

Omzumu sıktı. Bana sarıldı, ağladı. Ben sadece kardeşimin gözlerine baktım. Sağlık ekipleri bir şeyler söylüyordu ama algı yetimi kaybetmiştim. Sonra Nükhet abla gitti. Sonra ben Agah sedyenin üzerinde beyaz önlüklüler onu aşağı indirirken bende onlarla beraber aşağı indim. Apartmanın kapısının önüne geldiğimde iki ambulans bir tane polis aracı vardı. İnsanlar ben çıktıktan bir süre sonra kendilerini polisin önüne siper etmişlerdi. Neden yaptıklarını anlayamamıştım. Polisler birini arıyor gibiydiler ve galiba aradıkları kişiyi bulamamışlardı. İnsanların oluşturduğu kalabalığın içinde kardeşimle beraber ambulansa bindik. Neden böyle davrandıklarını anlayamamıştım. Biz daha önce de kardeşimle bu ambulansa binmiştik. Hemşireler bir şeyler yaparken ben kardeşimin ellerini okşuyordum. Ambulans sirenlerini çalıştırdı. Ağlıyordum. Kardeşim öylece yatıyordu. Önemli bir şey olabilir miydi. Elimi yanağına çıkarttım. Yavaş yavaş okşadım. Gözümden süzülen bir damla yaş kardeşimin gözlerine düştü. Saçlrını öptüm. Kokusunu içine çektim. Başında bekleyen hemşireye döndüm.

"Önemli bir şeyi yoktur, değil mi?"

Hemşire bir yandan kardeşime serum takıyordu bir yandan da benimle konuşuyordu.

"Şu an pek emin olamayız. Yani herhangi bir şey çıkmayadabilir, bir şeyi çıkadabilir. Size en iyi cevabı hastanede vereceklerdir hanımefendi. Siz yine de içinizi ferah tutmaya çalışan."

Yalnızca başımı salladım.

Babam ayrı bir ambulansla kaldırılmıştı. Kardeşim başka bir ambulansla kaldırılmıştı. Babamın açık kalan gözleri, gözlerimin önünden gitmiyordu. Ben onu öldürmüş olabilir miydim? Öldürmüş müydüm? Ne yapacağımı bilmiyordum. Saçım başım birbirine girmişti. Bileğim çok kötü durumdaydı. Onu kullanamıyordum.

"Hanımefendi, hastaneye gider gitmez elinizi doktora gösterin. Kırık gibi görünüyor."

Bu söylediklerine de başımı salladım. Boşlukta gibiydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şu an da istediğim tek şey Agah'ımın durumunun iyi olmasıydı. Kardeşlerimin iyi olmasından başka bir şey istemiyordum. Bir de babam...

Katil olmuş muydum bu sefer?

Gözlerim yalnızca bir yere odaklanmıştım. Öylece bakıyordum. Binlerce düşünce geçiyordu kafamdan. Binlerce duygu geçiyordu kalbimden. Ben artık yaşamak istemiyordum. ben daha fazlasını kaldıramıyordum. Ama yaşamak zorundaydım. Onlar için yapmak zorundaydım. Babamın katili olsam bile onları kurtarmıştım.

Aptal...

Aptal Dilşah...

Böyle mi kurtardın onları?

Sen hapse girersen kim bakacak onlara?

Annen dedi içimden bir ses. O kadın bakar mıydı kardeşlerime?

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin