54. Bölüm (2. Kitap)

1.5K 71 2
                                    

İnstagram=_arikubra

54. Bölüm (2. Kitap)

Çantanın içinde siyah bir bluz çıkardım. Altına da siyah dar paça kot pantolonumu giyindim. Aynanın karşısına geçtim. Saçımı toplasam daha iyi olurdu. Bu yüzden atkuyruğu yaptım. Atkuyruğu yapmış olmama rağmen saçlarım belime kadar geliyordu. Yıllar saçlarımı uzatmıştı. Yüzüm, gözüm gayet düzgün görünüyordum. Makyaj yapsam mı diye düşünsem de hayatım boyunca hiç makyaj yapmadığım için bu riski göze almadım. Parfümümden de iki fıs sıktıktan sonra sırt çantamı aldım. Gerçekten çalışmaya başlayacaktım. Hem de çocuklarla çalışacaktım. Hazır olmama rağmen odadan hemen ayrılmadım. Aynadan yüzümü iyice inceledim. Sanki daha dinlenmiş gibiydim.

Hazırlanma işim bittiğinde dış kapıya doğru yürüdüm.

"Merih, ben hazırım!"

Merih'te hazırlandığı odadan bana doğru bağırmıştı.

"Geldim, hayatım!"

Hayatım?

Bana söylediği her söz kalbime işliyordu. Söylediği yüzümü güldürürken elim saçlarıma gitti. O burada olmasa da sanırım utanmıştım. Yani bu kelimeyi bana karşı ilk defa kullanıyordu. Gerçi bana karşı kullandığı her hitap sözü kalbimin küt küt atmasına neden oluyordu. Dış kapıyı açıp siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Bu ayakkabıyı Pamir beni kaçırdığı zaman da giyiyordum. Aslına bakarsanız bu ayakkabıyı hiç mi hiç giymek istemiyordum ama bundan başka ayakkabım yoktu. Mecburen giyecektim. Maalesef yaşadığım travmadan dolayı bu ayakkabıyı giyemem diyemiyordum. Hayat, yapmam dediğiniz her şeyi size yaptırıyordu. Her şeyi yapmaya hazırlıklı olmalıydınız. Bir ayakkabımı giydiğimde sonunda Merih'te yanıma gelmişti. Bana bakarak ıslık çaldığında gülümsememe engel olamamıştım. Gülümsememi ondan gizledim çünkü görseydi devam ederdi. Merih'te portmantonun altındaki çekmeceden ayakkabısını çıkarıp yanıma gelerek ayakkabılarını giyindi. İkimizde yan yana durmuş ayakkabılarımızın bağcıklarını bağlıyorduk.

"Sen dışarıya böyle çıkmayı düşünmüyorsun umarım!"

Ne dediğini anlamıştım. Tam anlamıyla da dışarıya bu şekilde çıkmayı düşünmüştüm. Ne sorun vardı ki? Anlam veremediğim bakışlarımı ona yönelttiğimde onun da doğrulduğunu gördüm. Ardından emekler pozisyona geçmişti. Ayakkabılarını giyindiği için halıyı kirletmemeye dikkat ederek portmantoya uzandı. Bu hali çok komik duruyordu. Haline bakarak küçük çaplı gülümsedim. Resmen emekleyen pozisyonunda portmantoya uzanmıştı. Orayı açtığındaysa içinden lila montumu çıkardı. Bu montumu da üç yıla yakındır giyiyordum. Montumu aldığında dışarının soğuğundan kıyafetime laf ettiğini anladım. Çünkü diğer türlü Merih böyle şeylere karışmazdı. Ben de karışmasına izin vermezdim.

Sonunda ikimizde arabaya yerleştiğimizde sessiz kalmıştık. Merih, arabayı sürmeye başladığında radyodan bir şarkı açtım. Başımı da cama yasladım. Bir süre sonra Merih telefondan biriyle konuşmaya başladı. Sesi çok sinirli geliyordu. Yine de konuşması boyunca sessiz kalmayı başardığımda başımı da ona doğru çevirmedim. Telefonu "Böyle işi si..." diye kapatmaya yeltendiğinde başımı ondan yana çevirdim. Söyleyeceği küfür bakışlarımla yarıda kalmıştı. Onu hiçbir zaman küfür ederken görmemiştim. Bu konularda çok dikkat eden bir adamdı. Bakışlarıma karşılık verirken yüznü buruşturup "Özür dilerim." dedi.

Küfre takılmamıştım, takılmıştım ama Merih'e küfür ettirecek meseleye daha çok takılmıştım.

"İşle ilgili sorunlar mı var?"

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin