49. Bölüm(2. Kitap)

1.5K 72 17
                                    

İnstagram=_arikubra

49. Bölüm (2. Kitap)

Merih'le ilk sevgili olduğumuz zamanlarda aklımın bir köşesinde hep yanlış mı yapıyorum sorusu oluyordu. Babam gibi bir adamla yaşadıklarımdan sonra acaba Merih'te babam gibi bir adam olur mu diye düşünüyordum. Bu korkum ilk zamanlar varlığını hep korumuştu. Şimdi ona güveniyordum ama ona koşulsuz güvenmiyordum. Annesi terk eden bir kız, babası tarafından sürekli şiddet görmüş, aşağılanmış bir kız hiçbir zaman birine koşulsuz güven duyamazdı. Ne yazık ki o kız bunu yapamazdı. Araba sonunda durduğunda ellerimle gizlenmeye çalışarak gözümdeki yaşları sildim. Merih bu süreçte tek laf etmedi. Emniyet kemerimi çözdüm. Onun yüzüne bakmadan elimi arabanın kulpuna yerleştirdim. Ondan utanıyordum. Ya da onun yüzüne neden bakamıyorum bilmiyordum. Karşısına sürekli ezik bir şekilde çıkmak gururumu kırıyordu.

Ben kapıyı açmadan Merih'in eli dirseğimi yerleşti.

"Dilşah."

Kibar bir şekilde adımı söylemesiyle gözlerimi kapattım. Bana sürekli kaba davranan bir babadan sonra böyle kibar davranan bir adamla nişanlı olmak çok başka hissettiriyordu. Derin bir nefes alıp kulptaki elimi indirdim. Yüzüme daha normal olduğunu düşündüğüm bir ifade yerleştirip Merih'e doğru döndüm.

"Efendim."

Sesim oldukça kısık çıkıyordu. Merih'in bal rengi gözlerine bakıyordum. Onun gözlerinde acıma değil de merhamet görüyordum. O benim gözlerimde ne görüyordu bilmiyorum. Merih'te emniyet kemerini çözmüştü. Bir bacağını diğer bacağının altına alarak sürücü koltuğunda daha rahat bir oturma pozisyonu aldı.

Merih önce gülümsedi. Ardından bir elini yanağıma doğru uzatıp baş parmağıyla okşadı. Bu hareketiyle gözlerimi yumsamda yaşlarım akmak için benimle savaş halindeydiler. Merih'in eli biraz daha orada dursaydı bu savaşı kaybederdim. Ben gözlerimi açmadan Merih'in eli boğazıma indi. Boğazımda babamın elinin izleri vardı. Merih elini o izlerin üzerinde gezdirdi. Benim gözlerim hala kapalıydı. Onun yüzüne bakamıyordum. Hayır, belki kendimi böyle ezik hissetmemeliydim ama hissediyordum. Merih ilk defa babamın bana uyguladığı şiddeti görmüştü. Ezilişimi babam haricinde sevdiğim adam da görmüştü.

Merih herhangi bir şey söylemeden elini boğazımdaki izlerin üzerinde gezdirmeye devam etti. O yaralarıma dokunurken gözlerim kapalıyken bile ağlamamak için direniyordum. Yaşlarım o kadar yoğundu ki ağlamamak ayrı bir işkenceydi.

"Çok acıyor mu?"

Bu soru bam telimdi. Kapalı gözlerimden aynı anda birer yaş süzüldü. Çok acıyordu. Yara oluğu için değil, yarayı babam açtığı için acıyordu. Hiçbir cevap vermedim. Sanırım cevabım boynumun üzerine süzülen yaşımdı. Bundan daha iyi bir cevap veremezdim. Bu sefer karşısında inkar etmedim.

"Ne zamandır şiddet görüyorsun?"

Merih'in ses tonu, can çekişiyor gibiydi. Bu soruyu sormanın ona da ağır geldiğini hissetmiştim. Gözlerimi hala açmamıştım. Bu sorularla yüzleşmek canımı yakıyordu. Gözlerimden birer tane daha yaş süzüldü. Merih, akan yaşlarımı silmeyi ihmal etmedi.

"Kendimi bildiğimden beri."

Merih'in sert bir soluk verdiğini duydum. Onun için de ağır olmalıydı. Şiddet her daim ağırdı. Şiddet yalnızca görene değil, sevdiklerine de ağrıdı. Şiddet, bir insanı ezmenin en adice şekliydi. Bunu sevdiğim adamla paylaşıyor olmak daha çok can yakıyordu.

Merih, daha fazla bir şey sormadı.

"Gözlerini açar mısın sevgilim?"

Onun söylediklerinden sonra gözlerimi açmak zor bir durumdu. Açmak istemiyordum. Şimdi gözleriyle bakışmak istemiyordum. Merih benim bir çok ailevi meseleme denk gelmişti. Buna da denk gelmişti. Onun beni bu hallerimde görmesi canımı yakıyordu. Yavaşça gözlerimi açtım. Yine de onun gözlerine bakmadım. Utandığım için değil nedenini bilmediğim bir şekilde gözlerimi açamıyordum. Belki de kanayan yaramı görmesini istemiyordum. Ben babamı öldürmek için uğraşmıştım. Babam da beni öldürmek için defalarca uğraşmıştı. Zaten beni hiçbir zaman ne annem ne de babam sevmişti.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin