53. Bölüm(2. Kitap)

1.5K 73 12
                                    

İnstagram=_arikubra

53. Bölüm (2. Kitap)

 Sabah olmak üzereydi. Merih'le nikahımız kıyılmıştı.Nikahımızın kıyılmamasının üzerinden yaklaşık dört gün geçmişti. Bugün günlerden pazartesiydi. Belimde sevdiğim adamın kolları vardı. Gözlerimi bir türlü kapatamamıştım. Gece boyunca uyuyamamıştım. Merih hemen uyumuştu. Çünkü birkaç saat sonra işe gitmesi gerekiyordu. Sanki bazı şeyleri düzene sokabiliyordum. Sanki hayatım düzene giriyordu. Yine de eksik olan bir şey vardı. Canımı yakmaya devam eden bir şey vardı. Annemin sözleri kulağımda çınlamaya devam ediyordu. Sorguladığım tam olarak neydi, ben de bilmiyorum. Sırtım,Merih'in göğsüne yaslanmış vaziyetteydi. Saçlarımı topuz yapmıştım. Üzerimde kendi kıyafetlerim vardı. Nükhet abladan kıyafetlerimi getirmesini isteyecektim ama bunu yapabilir miydi, emin değilim. Babamı ne zaman serbest bırakacaklarını bilmiyordum. Babam serbest kaldığında bize bir şey yapar mıydı? Yapmasından korkuyordum. Beynimdeki düşüncelerden kurtulmak istiyordum. Merih'in belimdeki elini onu uyandırmamaya dikkat ederek kaldırdım. Zaten çok yorgun olduğu için uyanacağını sanmıyordum. Bedenimi de yatağın üzerinde doğrulttuğumda kaldırdığım elini diğerinin üzerine koydum ve sessiz olmaya çalışarak ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Merih, yataktan kalktığımda yönünü diğer tarafa çevirmişti. Sessiz adımlarla odadan çıktığımda koridor boyu yürüyüp mutfağa girdim. Kapının hemen yan tarafındaki düğmeye basıp ışığı açtığımda gözlerimin ışığa alışması için birkaç saniye bekledim.

Gözlerim ışığa alıştıktan sonra mutfağın en sonunda, balkonun hemen yanında duran masaya doğru ilerledim. İki kişilik bir masaydı. Oldukça küçüktü. Buranın bekar evi olduğunu düşünürsek gayet normaldi. Sandalyelerden birini çekip oturduktan sonra parmaklarımı masanın üzerine vurmaya başladım. Gözlerimle de öylece parmaklarımın masaya vuruşunu izledim. Ben ne yapıyordum? Akıntıya karşı yüzmekten vazgeçip akıntının beni sürüklemesine izin verdiğimi hissediyordum. Bu his beni mahvediyordu. Şimdi ne yapmam gerekiyordu? Öylece Merih'in eline mi bakacaktım? Onun getirdiği parayla mı geçinecektim? Gerçi artık benim de bir işim olmuştu. Yani evi beraber geçindirmiş olacaktık. Yine de kendimi bana iyi hissettirmeyen bazı şeyler vardı. Kardeşlerimi bu eve getirtebilir miydim? Kardeşlerimi o kadının yanından alabilir miydim? Kardeşlerimi yanıma almak istiyordum ama bunu yapamazdım. Burası Merih'in eviydi. Böyle bir şeye izin vermek istemeyebilirdi. Hayır, istemese bile bana istemediğini söylemezdi ama bu doğru değildi. Kardeşlerime güzel bir hayat kuramamış olmanın verdiği huzursuzluğu taşıyordum.

Peki annem...

Anneme nasıl davranmalıydım? Kalbimden geçtiği gibi davranmaya kalksam bana öfkelenen yanlarımla karşılaşıyordum. Maskemi kullanıp onu yok saydığımda kalbim acıyordu. Ellerimle yüzümü kapattım. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Belki de en iyisi akışına yaşamaktı. Düşündüklerimden elime pek de yararlı şeyler geçmiyordu. Derin bir nefes alıp oflayarak geri verdim. Şimdilik sadece bugünü yaşamalıydım. Ellerimle masadan destek alıp ayağa kalktım. Güneşin yavaş yavaş doğduğunu görebiliyordum. Bugün yeni bir gündü. Her yeni gün bir umut demekti. Hangi günlerden gelmiştim ben? Bugünleri mi atlatmayacaktım? Annemi atlatamıyordum işte. İçinde bulunduğum bu karamsarlıktan çıktım ve içine su doldurduğum çaydanlığı ocağın üzerine koydum. Kahvaltı hazırlamak için bana göre oldukça lüks duran buzdolabını açtım. Gözlerimi içerideki yiyeceklerin içerisinde gezdirdim. Ne yalan söyleyeyim, hayatım boyunca hiç böylesine ağzına kadar tıka basa doldurulmuş bir buzdolabı görmemiştim. İçinden kahvaltılıkları seçip bir bir masaya dizdim. Zaten hepsi tabaklarındaydı. Bütün kahvaltılıkları tek tek masaya dizdikten sonra çaydanlığın içindeki çayın kaynamış olduğunu duydum. Çayı demledikten sonra ocağın gözlerinden birine tavayı koydum ve içine de yağını ekledim. Şu an bunları yapmak kafamı dağıtıyordu. Kafamın içinde hiçbir şey kalmayana kadar dağılmasını istiyordum. Buzdolabının içinden yumurtaları da çıkardıktan sonra onları tam kıracakken belimi saran kollarla duraksadım.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin