22. Bölüm

3.1K 106 14
                                    

İnstagram=_arikubra

22. Bölüm

"Beni bırakıp giden kadının şu anda ne durumda olduğu umrumda değil duydun mu? Sen bana kendinden haber ver."

Odanın içinde bir ileri bir geri giderek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Muhtemelen Agâh'ta Mira'da uyanıktı. Kavgamızın bitmesini bekliyordu. Ha bir de başıma bir şey gelmemesi için dua ediyordu.

"Hadi o çekip giderek hayatını kurtarmış. Benim suçum ne baba?"

Tekrar tam karşısındaki yere çökerken cevap bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Evet bu gece çok ama çok uzun bir gece olacaktı.

"Benim sizin çocuğunuz olmaktan başka ne suçum vardı baba?"

Gözleriyle bana ciddi ciddi bakarken beni tekrar döveceğini düşünüyordum. Her an ayağa kalkabilirdi. Ellerimi birbirine kenetlerken kendi kendime destek olmaya çalışıyordum. Babamın gazabını hiçbir destek hafifletemezdi.

"Senin suçun benim gibi bir babanın ve onun gibi bir annenin kızı olman."

İşte bu cümleye kahakaha atılırdı. Attım. Evi inletecek kadar büyük bir kahkaha attım. Öyle bir güldüm ki yanaklarım ağrıdı. Babam bana büyümüş gözlerle bakarken ayağa kalkamayacak kadar sarhoş olması şu an avantajıma olurdu.

"Ciddi misin ya? Madem bizi sevmeyecektiniz. Madem kurduğunuz aileye sahip olamayacaktınız ne diye böyle bir işe kalkıştınız?"

İki eliyle yüzünü sıvazlarken oldukça gergin görünüyordu. Umrumda mıydı? Hayır. Ellerimin titremesini durduramıyordum. Tüm vücudum kutuplarda kalmışım gibi çok fazla üşüyordu; ancak boyun kısmım yanıyordu. Hem böyle bir cümleyi kurarak bütün suçu üzerine alıyordu hem de hiçbir çözüm yolu bulmuyordu?

"Annemi seviyor muydun baba?"

Bu soruyu benden beklenilenin aksine çok kısık seste sormuştum. Bu durum oldukça ağrıma gidiyordu. Sevmediğini biliyordum ya da seviyor muydu. Odanın içinde büyük bir sessizlik hakim olurken alacağım cevabı az çok biliyordum.

"Ben onu çok seviyordum."

Artık kafayı sıyıracaktım. Madem seviyordu neden bizim evde kavgalar eksik olmuyordu. Karmakarışık bir adamdı babam. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Yine beni çelişkiler içerisinde bırakıyordu. Her zaman aynısını yapmıyor muydu zaten? Canım yanıyordu. Bunu neden görmüyordu. Babam uyudu uyuyacaktı. Gözleri kapanmamak için direniyordu.

Babamın dikkatini çekecek bir nefes aldım. Bakışları bana dönerken yüzümde gezinen hiçbir yaşı önemsemiyordu artık.

"Neden sürekli bize hem psikolojik hem de fiziksel olarak şiddet uyguluyorsun?"

İşte bu soru en can alıcı noktamdı. Çünkü babamdan gördüğüm şiddet vücuduma değil gururuma yapılıyordu. Daha kaç kere bu durumla karşılaşacağımı bilmiyordum. Sorularımla onu bunaltıyordum; zira hareketleri de oldukça gergindi. O duymaya dayanamazken hepsini bizlere yaşatıyordu.

"Özür dilerim kızım."

Babam kesinlikle bana oyun oynuyordu. Yoksa imkânı yok benimle bu şekilde konuşmazdı. Benimle dalga geçiyordu. Beni elinde daha fazla oyuncak yapmasına izin vermeyecektim. Son bir sorum kalmıştı. Geçmişe daldıkça içinden çıkamıyorduk. Ben zaten bunca zaman çekeceğimi çekmiştim. Bana bundan sonrası lazımdı.

"Peki bundan sonra her şey değişecek mi?"

Uzun uzun gözlerime baktı. Biraz evvelki uyku hâli yok olmuşa benziyordu. Başını hafifçe aşağı yukarı sallayarak kabûl ettiğini gördüm. Ama ben biliyordum. Babam hep aynı babamdı. Zaten daha fazla soru sormama gerek yoktu. Öğreneceklerim, yaşayacaklarımı değiştirmeyecek, aksine daha da zorlanmama neden olacaktı.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin