23. Bölüm

3.1K 98 62
                                    

İnstagram=_arikubra

PAMİR'DEN

Elimde bir buket çiçek, giydiğim lacivert smokinle yüzsüzce mezarlığa gelmiştim. Burayı bulmam çok zor olmamıştı. Kapıdaki güvenlikten yardım alınca kolaylıkla bulabilmiştim. Buraya gelene kadar geçirdiğim sürede temkinli davranıyordum. Ailesinde herhangi biriyle karşılaşmak istemiyordum. Karşılaşırsak bana yükleneceklerdi.

Nihayet iki tane küçük mezarın yanına geldiğim zaman duvar taşındaki yazı duyduğum vicdan azabına ket vurdu.

Elif Kara ve Emre Kara ruhuna El Fatiha

Aldığım buketi topraklarının üzerine koyduktan sonra ellerimi semaya kaldırdım. Ben Pamir Baştemir ilk defa ellerimi semaya kaldırıp dua edecektim. Hissettiğim bu yük nasıl bir şeydi. Dualarım bittikten sonra konuşmaya başladım.

"Hiçbir suçunuz yokken burada yatmanıza sebep olan adam benim. Biliyor musunuz? Dilşah'ta beni severse bizimde sizler gibi çocuklarımız olabilir. Her neyse konumuz bu değil,"

Bilinçsizce titreyen sesimi önemsememeye çalışsamda konuşmamı engelliyordu. Mezarlığın içinde ben ve o görevliden başka hiç kimse yoktu. Zaten o görevli de giriş kapısında bekliyordu. Ellerimi mezarların üzerindeki topraklarda gezdirirken nasıl bir halt yediğimi daha iyi anlıyordum.

"Sen bizim hayatımızı mahvettin."

Duyduğum sesle ailelerinden biriyle karşılaşma korkusuyla hızlıca etrafıma bakınıyordum. Etrafta küçük böceklerin çıkarttığı sesten başka hiç kimse yoktu. Vicdanım burada da rahat vermiyordu. Vermesinde. Ben bu yaşadıklarımdan daha fazlasını hak ediyordum. Tekrar çocukların mezar taşlarına dönerken gördüğüm isimler acılarımı arttırıyordu.

Sen aptal bir Pamirsin!

Senden hiçbir bok olmaz!

Sen kendini bir halt sanan ama hiçbir boka yaramayan asalak bir insansın!

O mezar taşlarına baktıkça ne konuşacağımı da bilmiyordum. Bu durumda ne söylenebilirdi ki daha fazla. "Ben sizden özür dilerim. İnanın çektiğim vicdan azabından nefes alamıyorum,"

"Biz sana hiçbir şey yapmadık!"

Yeniden ses duymuştum ve duyduğum bu sesten adım kadar emindim. Biri benimle dalga mı geçiyordu? Hayır, dalga geçiliyor olsa bu şekilde mi yapılırdı. Hem ses çok yakınımdan geliyordu İyice çıldırmaya başlamıştım. Gözlerimi etrafta gezdirirken bu konuşmayı yapacak bir kişi aradım ama hiç kimse yoktu. Bir dakika...

"Boşuna etrafına bakma tam karşında yatıyoruz."

Titreyerek Elif Kara ve Emre Kara yazan mezar taşına bakakaldım. Konuşamıyordum ancak hızlı hızlı nefes alıyordum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Aceleyle yerden kalkmaya çalışırken dizlerimin üstüne düşmemle iki tane çocuk kahkahası duymaya başladım. Ben gerçekten iyice kafayı yiyordum. Yerden destek alarak tekrar kaçmak için teşebbüste bulunduğum sırada yeniden seslerini duydum. Benimle alay ediyorlardı.

"Sen ne kadar korkak bir insansın."

Yeniden gülüşme sesleri gelirken titremelerim daha da şiddetlendi. Neyse ki burası sessiz ve bomboştu. Ben korkak bir insanım. Ben gerçekten korkak bir insanım. Yaptığı hatayı telafi edemeyen korkağın tekiyim.

Gözlerimi hızla açtığım zaman henüz rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Ben nasıl yaşayacaktım böyle?

Gözlerimi hızla açarken odanın içini iyice taradım. Nerede olduğumu kavramam gerekiyordu. Kaldığım odadaki eşyaları görünce rüya olduğunu anladım. Ne boktan bir rüya görmüştüm. Hayır yani neden rüyamda sevgilimi görmüyordum.Gece yatmadan önce bile bile sadece onu düşünmüştüm ama yine rüyamda görememiştim. Bugün fizik tedavi günümdü.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin