Uyandığımda ev çoğu zaman olduğu gibi sessizdi, birkaç dakika öncesinde bu sessizliği bozan alarmımı da çoktan kapatmıştım çünkü. Dün gece birkaç saat boyunca ders çalıştığım için üzerimde bir yorgunluk vardı ve ben şu anda sıcak yatağımdan çıkarak okula gitmeyi hiç istemiyordum. Yine de biraz yatağımda uzandıktan sonra ayağa kalkmak ve banyoya gitmek zorunda kalmıştım. Salondaki ecza dolabından göğsümdeki yanık için bir şeyler çıkararak banyodaki aynanın karşısına geçmeden önce tişörtümü üzerimden çıkararak kirli sepetine doğru fırlamıştım.
Göğsümdeki bantları çıkardıktan sonra gazlı bezi çözerek köşeye bırakmış ve düne göre daha kötü görünen ve hava ile temas ettiği için sızlamaya başlayan göğsüme kısa bir süre için aynadan bakmaya çalıştım. Yanıma aldığım kremi sürerek tekrar temiz bir gazlı bez ile göğsümü sardıktan sonra yüzümü yıkayarak tekrar odama geçmiş ve temiz olan diğer gömleğimi alarak üzerime geçirmiştim. Kuruması için kaloriferlerden birinin üzerine astığım tişörtü almak için oraya yaklaştığımda tişörtün tam olarak kuruduğunu görerek katlamış ve unutmamak için hemen çantama koymuş ve geriye kalan işlerimi de hallederek evden çıkmıştım.
Önümde ve arkamda yürüyen diğer öğrencilerin peşine takılarak okula vardığımda ilk önce kantine giderek dolaptan su almış ve ücretini bırakarak sınıfıma çıkmıştım. Çok geçmeden Jihoon sınıfa girerek yanıma oturduğunda başımı kollarımın arasına alıp sıraya gömmüştüm çünkü kimse ile konuşmak istemiyordum, görünmez olmak ve öyle okula gelmek istiyordum. "Okul çıkışı beni bahçede bekle." Konuşunca başımı kaldırarak ona bakmak zorunda kalmıştım, kimseyle konuşmak istemesem de birileri illa ki konuşacak bir şeyler buluyorlardı. Neden bunu istediğinden emin olamasam da başımı sallamıştım. "Şimdi gidiyorum, sen benim yerime de güzelce dersi dinle." Gülerek konuştuktan sonra dersin hocası sınıfa girmeden sınıftan ayrıldığında çıkışta neler olacağını deli gibi merak ediyordum ve tüm bir ders boyunca da neden çıkışta beklememi söylediğini düşünmeye devam etmiştim, bu Jihoon du her an her şey olabilirdi. Jihoon pek nazik biri değildi bu yüzden az önceki sakin halleri insanı daha çok korkutuyordu.
Matematik dersinden çıktığımızda çantamdaki tişörtü alarak alt kata inmiş ve öğretmenler odasının kapısının önünde durarak Bay Park gelmesini beklemeye başlamıştım. Etrafıma bakınmak yerine elimdeki tişörte baktığım sırada görüş açıma giren bir çift ayakkabıyı gördüğümde sahibine bakmak için başımı kaldırmıştım.
"Ah, şey Bay Park ben size tişörtünüzü getirmiştim." Elimdeki tişörtü Bay Park'a uzattığımda tişörtünü almış ve birkaç saniye boyunca elindeki tişörte doğru bakmıştı. "Dün gece yıkadım. Temiz yani."
"O yüzden bakmadım sadece hemen bugün getirmene gerek yoktu. Daha sonra da alabilirdim."
"Başına bir şey gelmesin diye erkenden vermek istedim Bay Park, iyi günler." Eğildikten sonra yanından ayrıldığımda o da öğretmenler odasına girmişti. Hızlı olmaya çalışarak sınıfıma ilerlerken birine çarptığımda birkaç defa eğilirken "Özür dilerim, afedersin" diyerek sınıfıma doğru kaçmıştım.
...
"Bay Park seni bekliyor?" Öğle arası yemekhaneye doğru gittiğim sırada kolumdan tutarak beni durduran çocuk bunu söyleyince kaşlarımı çatarak kolumu çekmiş ve "Nerede bekliyor?" Diye sorarken etrafıma bakınmıştım. "Eski spor salonunun diğer tarafında bekliyor ve çabuk olmanı istedi." Spor salonunun bir tarafı sık sık su bastığı için bir süredir kullanılmıyordu, diğer tarafı ise soyunma odaları ile doluydu. "Neden beni oraya çağırsın ki? Gitmeyeceğim, çağırması umurumda değil." Bay Park'ın beni oraya çağırmış olması saçmaydı. Büyük ihtimalle bu işte başka bir şey vardı ama yoksa bile oraya gitmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...