Yemek yedikten sonra sadece aç oldukları için geldiklerini söyleyerek gitmelerinin üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmalıydı. Hepimiz masaya oturunca bir anda hiç anlamadığım bir şekilde ortaya bir konu atılmış, onun hakkında konuşurken birden bire yine konu Namjoon hyung'un eski sevgililerine gelmiş ve Jin hyung yine kendi kendine konuşarak sinirlenirken konu yine hiç anlayamadığım bir şekilde kapanmıştı.
Jin hyung'un kişiliği sahiden çok tuhaftı.
Diğer yandan Hoseok hyung her şeye gülüyordu hatta bazen güldüğü için konuştuğu şeyi bir türlü bitiremiyor ve gülüşü yüzünden bizim de gülmemize sebep oluyordu. Hayatımda karşılaştığım en pozitif ve eğlenceli insanlardan biriydi.
Şimdi ise Jimin ile televizyondan yabancı bir filmi izlerken telefonum titrediği için koltuğun en köşesine kadar gitmiş olan telefonumu almak adına başımı Jimin'in omuzundan kaldırmış ve uzanarak elime aldığım telefona bakmıştım.
Chanyeol:
Muhtemelen yine evinde değilsin :)
Bu yüzden söyle sevgiline seni parka
getirsin
Bekliyoruz bizYoongi:
Salıncağımı bana ayırınChanyeol:
Şu anda bile boş zaten ;)Yoongi:
Tamam sen daha fazla ayrıntıya girmeden
geliyoruz bizChanyeol:
Çok acele etmenize gerek yok
Yavaş yavaş gelin"Parka gidebilir miyiz?" Telefonumu karnıma doğru koyarken başımı kaldırarak sorduğumda "Bu saate mi?" diye soran Jimin'e doğru bakarken başını sallamıştım. "Chanyeol çağırıyor, hem dışarısı soğuk olduğu için çok kalmayız orada." Karnımda duran telefona uzanarak saate bakarken "Yarın erken kalkacağız bu yüzden söylediğin gibi çok kalmıyoruz anlaştık mı?" dediğinde başımı sallayarak oturduğum yerden kalkmış ve televizyonu kapatarak peşimden gelen Jimin'e askılıktan aldığım montunu uzatmıştım. Üzerimizi değiştirmemize gerek olduğunu hiç düşünmüyordum bu yüzden hemen böyle giderek biraz onlar ile oturur ve çok geç olmadan geri dönerdik.
"Atkını al" diyerek elinde tuttuğu kırmızı atkıyı boynuma sardığında arabaya doğru yürümeyi bir an için bırakarak nefes alabilmek için atkıyı biraz aşağıya çekiştirmiş ve arabayı açan Jimin'in yanına ilerleyerek içerisi soğuk olan arabaya binmiştim.
"Yolda uyuma sakın." Gülerek söylediği şeye kaşlarımı çatarken "Sen kahvaltıları yakmayı bıraktığın zaman ben de her yerde uyumayı bırakacağım" dediğimde bu sefer bozulan o olduğu için ben gülmeye başlamış ve ellerimi montumun cebine doğru sokmadan önce boynuma denk gelen emniyet kemerini biraz geriye çekiştirmiştim.
"Bunu gerçekten de unutmayacaksın sen."
"Sen bana laf atacaksın ve ben susacak mıyım yani? O eskidendi, artık öyle olmuyor." Yavaş yavaş hayatımdaki her şey değişiyordu, eskilerinin yerine daha iyileri geliyor ve yeni gelen kişiler ile hayatım daha iyi bir düzene giriyordu.
"Yeni Yoongi'yi de çok sevdim ben, hiç sorun değil yani ama feminen olan da güzeldi." Gayet sakin bir şekilde ona döndüğümde gözünü birkaç saniyeliğine yoldan çekerek bana bakarken gülümseyen suratımı görünce tekrar yola döndüğünde "Eminim ki annenin sakladığı bir sürü rezil fotoğrafların vardır. Hepsini göreceğim günü sabırsızlık ile bekliyorum" dediğimde ilk birkaç saniye gülmüş fakat sonrasında bir şey hatırlamış gibi ifadesi birden bire donmuştu.
"Annem asla o fotoğrafları getirmemeli, ikimizin de can güvenli için o fotoğrafların hiç açığa çıkmaması gerekiyor bu yüzden anneme bir şey söylemeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...