"En çok kimi sevdin, dürüst ol ama." Her birini tekrar teker teker gözümün önüne getirerek biraz düşündükten sonra "Hepsini çok sevdim aslında ama sanırım Jin hyung'u birazcık daha çok sevdim" dediğimde gülerek başını sallamış ve önümüzdeki kavşaktan dönerken "Benden bile mi çok sevdin yoksa?" diye sorduğunda başımı iki yana sallamıştım. "Hayır, seni daha çok seviyorum."
Yanlış hatırlamıyorsam şu anda evinin bulunduğu sokağa girmiş olmalıydık ve ben bir an önce arabadan inmek istiyordum artık çünkü arabanın içindeki sıcak acayip derecede uykumu getirmeye başlamıştı.
"Sen hep uykulusun ama hiç olmuyor bak böyle." Yüzümü asarak ona döndüğümde beni taklit etmesi ile beraber başımı geri çevirmiştim. "Yoruluyorum ben ne yapabilirim" konuştuktan sonra biraz duraklayarak bakışlarımı Jimin'e çekerken sakince "Sonra da uykum geliyor işte" demiş ve başımı geriye doğru yaslamıştım.
Bazı geceler zamansız bir şekilde tuhaf rüyalar görerek uyanıyor ve geri uyuyabilmek için biraz zaman harcamam gerekiyordu. Hayatımı tam olarak ne zaman düzene sokacağımı bilememek de benim için kocaman bir kaygı yaratıyordu. Bazen endişelerim yüzünden gerçekten çok bunalıyor ve uyku sıkıntıları çekiyordum ki bu sadece dağın görünen kısmıydı birde içimde yaşadığım daha tonlarca sıkıntı varken arada sırada rahatca nefes alamadığımı bile hissediyordum ve bu kesinlikle astım hastası olduğumdan falan değildi.
Çünkü bazen bedenim değil ruhum nefes alamıyordu ve inanın ki bu görüp görebileceğiniz tüm astım krizlerinden daha kötü hissettiriyordu. İşin kötü yanı ise bir anda bayılarak saatler sonra gözlerinizi hastanede açamıyordunuz çünkü kimse ruhunuzun nefessiz kaldığını falan fark etmiyordu.
İçinizde yaşayıp içinizde bitiyordu tüm bu hisler.
"Hadi in ve Hera'ya gidelim." Arabanın çoktan durmuş hatta Jimin'in arabadan inerek kapımı açmış olmasını fark edemeyecek kadar çok düşündüğümü fark etmek doğru konuşmak gerekirse beni korkutuyordu. Çok sık sık kendi düşüncelerim ile baş başa kalıyor olmak bir noktadan sonra gerçekten çok ağır geliyordu.
Kemerimi çözerek arabadan indiğimde Jimin'in yanında yavaşça yürürken "Sen bayağı uykulusun ya, gel buraya" diyerek beni kendine çeken Jimin'in bedenine yaslanırken hızlı olarak dairesine çıktığımızda kapıyı açarken içeriden gelen Hera'nın sesini duyduğumda gülümsemiştim. Kapı açıldığında ise kapının ardından küçük bedenini görmüş ve içeriye girerek onu kucağıma almıştım.
"Seni çok özledim ben, bana küsmedin ama değil mi?" Cevap beklerken Hera'nın tombul yüzüne bakmaya devam ettiğim sırada omuzlarımdan itilerek koridorda bulunan bir odaya yönlendirildiğimde "Bana küsmüş bu Jimin, miyavlamıyor artık" diyerek Hera'nın göbeğini okşamıştım. "Küsmemiştir, daha fazla yemek için naz yapıyordur o. Bana da yapıyor aynısını."
"Çocuğumuz çok oyuncu olmuş. Babanı nasıl kandırırsın sen. Bu çok kötü bir davranış." Ne kadar konuşursam konuşayım Hera kucağımdan atlayarak Jimin'in yatağına çıktığı gibi bana arkasını döndüğünde yanına oturarak "Tartışmanın ortasında kaçmak hiç hoş değil" dediğimde en sonunda Hera'dan kısa bir mırıltı duyabilmiştim.
"Hera'yı şimdilik bana ver ve üzerini değiştir. O zamana kadar obur karnını biraz doyursun sonra yine küser bize."
Jimin Hera'yı yatağın üzerinden alarak elindeki eşyaları yanıma bıraktığında Hera'ya el sallamış ve az önce çıktıkları kapıyı kapatarak üzerimdeki tişörtü çıkardığım gibi Jimin'in verdiğini üzerime geçirdiğimde çalan kapının tıkırtısını duyarak oraya doğru bakmıştım.
"Oldular mı sana, başka bir şey vermemi ister misin?"
"Oldular, girme içeriye." Kapıya doğru bakarken okulun siyah pantolonunu da çıkarmış ve yatağın üzerindeki pijamayı alırken kapının ardından gelen gülme sesini duymuştum. "Bir şey olmaz geliyorum" dedikten sonra kapının kolunu indirdiğinde kapıya koşarak geri kapatmış ve bir kolumu kapıya yaslamıştım. "Hayır hayır dur!" Kapıyı tekrar açmaya çalıştığında sadece benim ile oynadığını çok iyi biliyordum çünkü benden kat kat güçlü biri olduğu için tek hamlesiyle kapıyı açabilirdi ama şu anda sadece kapıyı zorluyormuş gibi yapıyordu. Benim uğraştığım kadar güç kullandığını bile hiç sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...