7- Partilerin bu kadar gürültülü olması çok kötü

6.1K 647 267
                                    

Boş boş oturmak uykumu getiriyordu ve artık üşüyordum fakat bu kadar beklemişken şu anda gidemezdim, zaten dakikalar sonra hepsinin burada olacağından emindim çünkü çoktan bir buçuk saat gibi bir süre geçmişti ve Ji Yong da şu anda park yeri aramaya başlamıştı. Dirseklerimi cam masaya yaslayarak çenemi avucuma doğru koyarken arabasına park yeri bulabilmek için ikinci kere sokağı dolaşan Ji Yong hyung'u izliyordum. Sokak o kadar yoğundu ki kendisine park yeri bulamıyordu ve gördüğüm kadarıyla bu durum onu biraz sıkmıştı.

Ben onu izlemeye devam ederken bir süre sonra kafelerden birinde oturan başka bir adam aracını çalıştırarak bulunduğumuz sokaktan ayrılınca Ji Yong hyung en sonunda arabasını park edeceği yeri bulabilmiş ve park ettiği gibi ağır botları ile sertçe yere basarak yanıma yaklaşmıştı.

"Erken geldiysen arasaydın keşke beni, burnun bile kızarmış soğuktan. Çabuk içeriye geçelim." Masaya eğilerek burnuma dokunduktan sonra diğer elinde tuttuğu anahtarları sallayarak kafenin kapısına yaklaşmış ve doğru anahtarı bulduktan sonra kapıyı açarak acele ederek içeriye girmemi istemişti. "Diğerleri gelene kadar bir yere otur, ben hemen yanına geleceğim" diyerek önce kafenin ışıklarını yakmaya gitmiş sonra da aynı şekilde mutfağa girerek beni birkaç dakikalığına tek başıma bırakmıştı. Mutfağın kapılarını ayağı ile iterek açtıktan sonra iki elinde tuttuğu bardağa bakmaya başladığım sırada oturduğum masaya yaklaşmış ve karşıma oturduktan sonra elindeki bardaklardan birini önüme bırakmıştı.

"Acıkmadın değil mi?" Üşümüş olan ellerimi sıcak bardağa doğru sararken başımı iki yana salladıktan sonra sıcak çikolata dolu olan bardağı kaldırarak küçük yudumlarla içmeye başlamıştım. O sırada içeriye gelen Sehun bizi görerek yanıma oturduğunda diğerlerini beklerken genelde ne konuşuyorsak onları konuşmuş ve diğer ikisinin gelmesini bekledikten sonra herkesin burada olduğundan emin olduğumuz için doğum günü sahibi olan kişinin sabah getirmiş olduğu süsleri etrafa güzelce yerleştirmeye başlamıştık. Ben bir süre önce süslerin geri kalanını Ji Yong hyung'a bırakarak Sehun'a şekilli kurabiye hamurlarını pişirme tepsilerine koyması için yardım etmeye mutfağa girmiştim. Birçok kurabiye yapmamız gerekiyordu bu yüzden geldiğimiz andan beri defalarca yeni tepsiler hazırlıyor ve onları fırına vererek hazır olmalarını bekliyorduk.

Sehun kendi önündeki tepsiye tüm hamurları yerleştirdiği gibi sadece bir rafı boş olan fırına elindeki tepsiyi koyduktan sonra bir şeyler daha yaparak fırını çalıştırmış ve omuzunun üzerinde duran küçük bezi tezgaha bırakırken kendini sandalyelerden birine atmıştı. "İyi iş çıkardık dostum, bence biraz molaya ihtiyacımız var." Köşede tam olarak tamamlanmayı bekleyen diğer tepsilere bakarken başımı iki yana sallamıştım. "Olmaz Sehun, o tepsileri de hazırlamamız gerek ve daha her masaya o gereksiz peçeteleri yerleştirmemiz de gerekiyor bu yüzden molaya falan çıkamayız." Bir anda bu kadar şey yapmak açıkçası başımı şimdiden döndürüyordu.

"Birkaç dakika dinlenmekten zarar gelmez, bir anda çok çalıştık çünkü." Paketlerinde duran peçeteleri önüme doğru çekerken "Taman o zaman sen dinlenirken ben bunları yerleştireceğim" demiştim çünkü bir an önce burayı hallederek biraz oturmak istiyordum, açıkçası uzun zaman sonra kısa süre içinde bu kadar koşturmak gerçekten beni yormuştu çünkü kafe ne kadar yoğun olursa olsun bir şeyler hazırlamak için koşturmadığımız için işler daha kolay geliyordu ama şu anda öyle değildi. "Geldiğimizden bu yana bir şeyler yapıyorsun zaten oturmazsan seni Ji Yong hyung'a şikayet ederim."

"Yapmazsın."

Sehun gülerek kollarını birleştirirken Ji Yong hyung'un ismini bağırdığından birkaç saniye sonrasında mutfağın kapısı açılmış ve Ji Yong hyung'un bakışları ile karşılaşmıştık. "Sen neden hep bağırıyorsun?"

TEACHER | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin