"Hiç sınıfa gitmeden okulun arkasına ilerlesen iyi olur."
Soğuk havada ellerimi ceplerime sokmuş okul binasına doğru yürürken kolumdan çekiştirerek durmamı sağlayarak bana bunları söyleyen çocuğun yüzüne bakabilmek için başımı kaldırmam gerekmişti. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu çünkü onu sadece tenefüslerde kantinde otururken veya koridorlarda görüyordum. Doğrusu ben okuldaki çoğu kişiyi tanımıyordum zaten.
Hâlâ bana bakmaya devam ederek yerinden kıpırdamayan uzun boylu çocuğa söylediklerini anladığımı belli etmek için başımı onaylar biçimde sallamış ve bakışlarımı ondan çekerek ilerlemek için bir adım atmıştım. Benim hareketim ile eş zamanlı olarak kolumu tekrar kavradığında bakışlarım önce kolumdaki parmaklarına sonra da yüzüne çıkmıştı.
"Dikkatli ol." İlk konuşmasına oranla daha sessiz bir şekilde konuştuktan sonra elini kendine çektiğinde gözlerimi birkaç defa kırpıştırarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Bu okulda olan insanların davranışlarını nasıl anlamam gerektiği hakkında hiçbir iyi taraf barındırmamaya çalışıyordum çünkü bu okuldakiler iyi insanlar değildiler. Bu yüzden tek kelime etmeden yanından ayrılarak okulun merdivenlerine doğru yürümeyi reddetmiş ve köşeyi dolaşarak arka tarafa geçmeye çalışmıştım.
Kimin çağırdığını tahmin edebiliyordum ama bu sefer ne için çağırıldığım hakkında hiçbir şey bilmiyordum sadece biraz korktuğumu hissediyordum. Bu sefer ne olacaktı? Zaten ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı bu yüzden artık neler yapabileceklerini asla kestiremiyordum.
Zilin çalmasına da az bir zaman kaldığını oldukça iyi biliyordum ve ben şimdiden içimde büyümeye başlayan korku sayesinde bu derse istesem dahi giremeyeceğimden emindim. Hiçbir şey bilmeden birilerinin ayağına gitmek kadar korkunç bir şey yoktu.
"Biraz daha hızlı olmayı deneyerek buraya yaklaş." Etrafta duran beş kişide gözlerimi gezdirirken Jihoon'un sesini duyduğumda irkilerek daha hızlı adımlar atmaya başlamış ve Jihoon ile arama birkaç adım mesafe bırakarak önünde durmuştum. Kalbim göğüs kafesimi döverken terleyen ellerimi iki yanımda bırakmıştım.
"Şu fizikçi. İsmi neydi, Jimin..? Her ne boksa umurumda bile değil. Geçen gün okulda olman gereken saatte mükemmel öğretmenimizin evinde ne işin vardı? Aranızda bir şey varsa açık açık söyleyebilirsin Yoongi, şunun şurasında iki yakın arkadaşız biz senin ile. Öyle değil mi?" Etrafta dolanan bakışlarım Jihoon'un konuşmaya başladığı ilk andan itibaren onun yüzünde dolanırken her kelimesi ile biraz daha çok büyüyordu. "Ne demek istiyorsun? Ben.. ben sadece hastaydım." Yanlış şeyler düşündüklerini anlatmaya çalışırken başımı iki yana sallıyor ve en azından birinden bile farklı bir karşılık almak için gözlerimi hepsinde gezdiriyordum. "Okulda da oldukça yakınsınız Yoongi. Böyle bir şeyi bana anlatmadığın için çok kırıldım sana, nasıl affettireceksin kendini?" Sahiden dışarıdan böyle mi görünüyordu yoksa hepsi Jihoon'un abartması mıydı bilmiyordum fakat Sunmi noona ve Sehun'un da bu konuda bana takılması sanırım dışarıdan öyle göründüğünü kanıtlıyordu.
"Tabii ki hastasındır Yoongi, biz hepimiz biliyoruz bu numaraları. Okuldan çıkmak için gerçekten harika bi' nedendi, doğru söyle kimin aklından çıktı bu fikir. Sonrasında çok eğlendiniz mi peki? Neler yaptınız mesela biraz anlatsana. Yani biliyorsun, dinlemeyi çok seven bir insanımdır o yüzden soruyorum." Şöyle ki daha önce de bu tarz imalarda bulunulduğu olmuştu ve bir yarım dönem boyunca böyle bir konu ile ilgili çok rahatsız edilmiştim fakat bu sefer farklıydı çünkü bahsettikleri kişi bir öğretmendi. Bu her şekilde yasak bir şeydi.
"Yanlış anlıyorsunuz, hepiniz gerçekten çok yanlış anlıyorsunuz." Biraz ileride duran çocuk yaklaşarak elindeki telefonu elini ona doğru uzatan Jihoon'un avucuna bıraktığında Jihoon ilk önce telefonun ekranına kendisi bakmış hemen sonra da telefonu bana doğru uzayarak ekranı görmemi sağlamıştı. "Bu fotoğraf yanlışlıkla müdüre giderse neler olacağından haberin vardır muhtemelen ama ben yine de sana bunun sonucunu açıklamak istiyorum lütfen beni iyi dinle" diyerek boğazını temizledikten sonra "O çok mükemmel olan sevgilin okuldan atılır, hatta diploması elinden alınır ve sende bir daha bu okula giremezsin. Ne kadar yazık değil mi Yoongi, tam anlamı ile korkunç" derken telefonu kendine çekerek cebine yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...