Pastaneden çıktığımızda Jimin elinde pastanenin logosunu taşıyan bir kese kağıdı taşıyordu, ben ise konuşmak için hızla arabaya yaklaşarak kapıları açması için Jimin'e bakıyordum. Kapıları açtığı gibi ilk olarak arabaya bindiğimde Jimin de zaman kaybetmeden binmiş ve elindeki kese kağıdını kucağıma bırakarak arabayı çalıştırmıştı. "Çok açık sözlüsün bu kadar açık sözlü olmak başına bela açabilir." En sonunda aklımdakileri dile getirmiş olmak birkaç dakikadır tüm bu kelimeleri içimde tuttuğum için beni rahatlatmıştı. "Bunu ilk önce seni sevdiğim konusunda sonra da burada kullandım ve ikisinde de gayet olumlu yanıtlar aldım. Bu yüzden açık sözlü olmak o kadar da kötü bir şey değildir güzelim." Buna asla katılmıyordum çünkü bozuk saat günde sadece iki kere doğruyu gösterirdi. Buna güvenerek bir şeyleri lap diye söyleyemezdim. "Böyle düşünme Jimin ve bizi başka kimseye söyleme lütfen."
"Sadece son birkaç kişiye söyleyeceğim o kadar tamam mı? Ondan sonra zamanı gelene kadar kimse bilmeyecek" dediğinde tereddüt ettiğim için kimlere söyleyeceğini sormuştum. "Kafeye bir keresinde arkadaş grubum ile beraber gelmiştim hatırlıyor musun?" diye sorduğunda bana Jimin hakkında sorular soran adam aklıma geldiği an başımı sallayarak hatırladığımı belirtmiştim.
"Bir de onlar bilecekler işte o kadar. Ama kendini hazırlasan iyi edersin çünkü muhtemelen tanışmak isteyeceklerdir. Daha öncesinde de senin ile tanışmak istiyorlardı zaten ama ben hep ertelemeye çalışıyordum." Neden ertelediğini sormak yerine daha büyük bir derdim olduğu için başımı bu sefer iki yana sallamıştım. "Olmaz Jimin ben asla tanışamam kimseyle. Hemde senin arkadaşların olan kişilerle hiç olmaz. Çok utanç verici bir şey ben konuşamam. Sahiden çok utanırım bak."
"Bu sefer sahiden yapabileceğim bir şey yok sevgilim. Çok utanırsan ben bir şekilde seni kaçırırım ordan."
"Şimdiden heyecanlandım ama ben. Acaba onlara söylemesen mi?" Masum bir şekilde sormama karşılık okul yoluna girerken gülmüştü. "Bir şeyleri en başından beri bildikleri için bunu öğrenmeye hakları var" dediğinde, okulun bahçesine tam anlamı ile girmiştik. "O bir şeyler ne oluyor tam olarak?"
"Senden hoşlandığımı biliyorlardı. Yani aslında ben sadece seni öğrencim olarak gördüğüm ilk zamanlarda onlara senden bahsediyordum ve bir zaman sonra da farklı hissetmeye başladığımı da ilk onlar farketti zaten. Beraber geldiğimizde kim olduğunu görmek için çok ısrar ettikleri için onları kafeye götürmek zorunda kalmıştım. Hoseok da o yüzden sana sorular sormaya başladı zaten." Bunca zamandır benden hoşlanıyor olduğunu duymak karnımda ve göğsümde tuhaf sancıları oluşturmaktan başka hiçbir işe yaramamıştı.
O hep bahsettikleri kelebekleri sanırım artık ben de hissedebiliyordum. "Sen en azından fark edebilmişsin. Ben, sen o gece beni ..şey yani, işte öptükten sonra anca emin olabilmiştim." O geceyi düşünmek hâlâ yüreğimin hoplamasına neden oluyordu.
"O kadar sevimlisin ki sen konuşurken yüzünü izlemekten bazen söylediklerini kaçırıyorum. Çok aşık olunası birisin, eminim ki seni başka bir yerde görüp tanısaydım yine aşık olurdum." Ona öyle geliyordu çünkü ben sevimli olduğumu da aşık olunası olduğumu da düşünmüyordum. Öyle olsaydım herkes beni severdi. "Yani az önce beni dinlemedin öyle mi?" Gülerek saçlarımı karıştırırken "Dinledim ya, gerçekten" dediğinde okulun bahçesinde diğer öğretmenlerin arabalarının yanına doğru park edilmiş arabanın içerisinde durmaya devam ediyorduk.
Arabanın önü okulun duvarına dönük olduğu ve geri kalan camların hepsinin de filmli olduğunu bildiğim için pek endişeli olmasam da herhangi bir yerden birinin çıkma ihtimali hâlâ ürkmemi sağlıyordu.
"Bence artık arabadan inmeliyiz, zil çoktan çaldı." Aslında bu bir yalandı çünkü saatin kaç olduğunu bilmediğim için zilin çalıp çalmadığını da bilemiyordum ama bahçede de hiçbir öğrenciyi göremediğim için muhtemelen doğru bir sallama olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...