Zil çalana kadar bulunduğum lavaboya kaç kişinin girdiğini ve kaç kişiye çatlayan sesimle içerisinde olduğum kabinin dolu olduğunu söylediğimi hatırlamıyordum. İlk dönemin son haftası olduğu için derslerin çoğu boş geçiyordu böylece de çoğu öğrenci istediği gibi etrafta dolanabiliyordu, muhtemelen de bu yüzden ders boyunca bu kadar çok kişi girmişti lavaboya.
Zil sesini duyduğum an kapının kilidini açarak dışarıya çıkmış ve aynadan kendime kısaca baktıktan sonra soğuk suyu açarak birkaç defa yüzüme çarparak rahatlamaya çalışmıştım. Kağıt havlulardan birkaçını elime alarak ıslaklığı yüzümden almaya çalıştıktan sonra da elimdekileri çöpe atarken saçlarımı geriye atmış ve bulunduğum yerden çıktığım gibi katları inerek öğretmenler odasının içerisine kısaca göz atmıştım. Fakat Jimin'in içeride olmadığını görünce onu dışarıda beklemeye başlamak zorunda kalmıştım.
"Yoongi, beni mi bekliyorsun?" O kadar dalmıştım ki Jimin'in sesini duyduğumda irkilerek omuzuma tutunan koluna sarılmıştım. "Sakin bir yere gidebilir miyiz" diyerek ellerimi tekrar kendime çekerken başımı kaldırdığımda yavaşça kaşlarını çatmasını izlerken endişelenmiştim. "Kim ağlattı seni" diye elini yüzüme uzatarak sorduğunda acıyan boğazımı temizleyerek biraz yana kaymış ve etrafta birilerinin olduğunu hatırlatmak için etrafımıza doğru baktığımda yeni fark etmiş gibi elini çekmiş ve "Uzaklaşalım buradan da neler olduğunu anlat bana" dedikten sonra yürümeye başladığında yavaşça arkasından ilerlerken dudaklarımı dişleyerek hızına yetişebilmek için merdivenleri birkaç basamak atlayarak iniyordum.
Her zaman konuşmak için indiğimiz yere yine indiğimizde bu sefer benim korktuğum karanlık yere doğru yönelmişti fakat ben yine de geri çekilmeyerek peşinden inmiş ve el yordamı ile ışıkları bularak yakan Jimin'in yanına yaklaşırken gözümden akan yaşı elimin tersi ile silmeye çalışmıştım.
"Yine mi ağlıyorsun Yoongi? Ağlama ve anlat bana lütfen, yalvarırım." Kollarını sırtıma doğru sardığı gibi beni kendine çektiğinde "Jimin sözünü dinlemediğim için çok özür dilerim, o bana sarıldı gerçekten ben hiçbir şey yapmadım" diyerek yüzümü gömleğine gömerek ağlamaya başladığımda ellerini saçlarıma çıkararak yüzüme bakmak için başını eğmeye çalışmıştı fakat ben gömleğine tutunurken yüzümü biraz daha göğsüne bastırmış ve bunu yapmasına izin vermemiştim.
"Ne sarılması Yoongi, ne hakkında konuşuyorsun? Anlamıyorum ki ben hiçbir şey." Göğsüne doğru ve ağlayarak konuştuğum için beni ne kadar iyi duydu bilmiyordum ama önce dün Jihoon'un ablasının kafeye gelip bana anlattıkları şey ile beraber istediği şeyi anlatmış sonra da bugün müzik sınıfında olan her şeyi anlatmış ve en sonunda "Senin için çok kötü hissettim ben" derken titreyen sesim ile konuştuğumda sıcak ellerinin sırtımda haraket ettiğini hissedebiliyordum ve şu anda anlatmak istediklerimi ona anlattığım için biraz daha rahatlamış gibiydim.
"Yemin ederim sorun değil sevgilim, bu yüzden daha fazla ağlama."
"Sen onun ile konuşmamı istemiyorsun diye buna çok kızacağını düşündüm ben, çok korktum bana kızmandan" diyerek gömleğini serbest bırakırken kollarımı beline sarmış ve başımı biraz kaldırarak yüzümün bir yarısını göğsüne yaslamıştım. Islanan kirpiklerim yüzünden etrafı bulanık görüyordum bu yüzden gözlerimi kapatarak "O çocuğu sevmediğim için konuşmanı istemiyorum ama ablası senden rica etmişken onu kıramayacağını da biliyorum bu yüzden onun ile konuşmuş olman sorun değil. Hem sarılma konusuna gelirsek de, o sana sarıldı diye ben sana kızmam ki neden bunun için bu kadar korktun sen?" dediğini dinlerken başımı kaldırarak beni kendisine bakmaya zorlamasına izin vermiştim.
"Evet ben ona sarılmadım yemin ederim ama ikiniz için de çok üzüldüm. Onun babasına çok üzüldüm hastaymış diye. Sen kızmadın ama gerçekten değil mi Jimin, üzülmedin de? Doğru söyle ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...