Bu sabah olan kavgadan sonra müdür öğle arasından önceki derste sınıfa gelerek kavganın neden çıktığı hakkında bir şeyler bilip bilmediğimizi sorduğunda Jihoon'un söylediği dalga geçme meselesinden bahsetmeyi düşünmüş fakat gerisini bilmediğim için sadece bu bilginin hiçbir işine yaramayacağını düşünerek susmuştum.
"Yoongi bir şeyler biliyor musun?" diyerek elindeki kalemin yuvarlak ucu ile omuzumu dürten kişiye bakabilmek için geriye dönerken başımı iki yana sallamış ve "Ben nereden bilebilirim" demiştim çünkü bana sorması gerçekten anlamsızdı. "Siz bir şeyler biliyorsunuz sanırım" diyen müdürün sesini duyduğumda tekrar ona dönerken bakışlarının üzerimde olduğunun farkına varınca başımı iki yana sallamıştım. Normalde benden pek hoşlanmıyordu fakat geçen gün olanlardan sonra artık benden hiç hoşlanmadığına dair yemin edebilirdim.
"Bir şeyler bilmediğine emin misin?" diyerek aptalmışım gibi kelimeleri vurgulayarak konuştuğunda tekrar başımı sallayarak "Gayet eminim" demiştim. Parça parça bildiğim, daha doğrusu bugün bizzat bana söylenen şeyler vardı fakat bunları söylemem onun hiçbir işine yaramayacaktı.
Müdür zaten dersin sonlarına doğru geldiği için kısa sürede zil çaldığından dolayı diğer birkaç kişi ile sınıftan ayrılırken nereye gitmek için çıktığımı bilmiyordum sadece sınıfta kalmak her zaman olduğu gibi hoşuma giden bir şey değildi bu yüzden koridorda ilerlerken mesaj sesi ile titreyen telefonuma bakmak için anlık bir şekilde duraksarken elimi cebime atmış ve telefonumu çıkarırken yavaşça yürümeye devam etmiştim.
Mesaj kutumda teyzemin ismini gördüğümde küçük adımlar ile indiğim merdivenin köşesine geçerek en alt basamağına otururken mesajına girmiştim. Annemin bir süredir telefonlarına bakmadığını ve mesajları da hiç okumadığını bu yüzden neler olduğunu soran mesaja bir süre baktıktan sonra uygulamadan çıkarak ona hiçbir cevap yazmadan ayağa kalkmış ve aslında öğle arasında olduğumuzu fark edince yemekhaneye inmiştim fakat okuduğum mesaj aklımı kurcaladığı için elimdeki tepsi ile sıradan çıkarak henüz Jimin'in gelmemiş olduğunu fark edince boş bulabildiğim bir masaya geçtiğim gibi telefonumu çıkararak önce bir kere annemi aramıştım fakat bunun saçma olduğunu anlayınca aramayı sonlandırarak babamın ismine girmiştim.
Onu arayacak cesaretimin olmadığını söylesem dahi bu gibi anlarda her şey istisna gibi geliyordu bu yüzden uzun bir çalışın sonunda açılan telefon bana pek bir şey hissettirmemişti.
"Annemi kontrol et çünkü bir süredir teyzeme cevap vermiyormuş, nesi var öğren."
"Sen onunla değil misin?"
"Değilim."
"Ne demek değilim? Neredesin o zaman Yoongi?"
"Evde kalmıyordum ve nerede kaldığım ile de pek ilgilendiğini düşünmüyorum bu yüzden sadece istediğimi yapar mısın?"
"Nerede kalıyor da ne yiyip içiyorsun Yoongi, sen delirdin mi! Evde kalmıyorum da ne demek?"
"Bu bir süredir orada yaşamıyorum demek baba."
"Evine geri dön."
"Ben hiçbir yere dönmüyorum ama istersen sen dönebilirsin."
"İkimizin olayı farklı."
"Değil, ikimiz de annem ile yaşamak istemiyoruz yani sorunlarımız aynı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...