Canımızın çektiği hiçbir şeyi evde bulamamamız üzerine Jimin ile evden ayrılarak evimize en yakın olan markete gittiğimizde sadece bir şey için evden çıkmış olsak bile o kadar çok çeşit yiyeceğin arasında dolanırken gözümüze hoş gelen daha birçok şeyi de sepetimize attığımız sırada ne olduğunu bilmediğim bir konu için ağlayan küçük çocuğu duyduğum için istemsizce sesin geldiği yöne dönmüştüm.
Kadın bacaklarına sarılan küçük çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyor fakat çocuk asla onu dinlemeyerek kucağındaki oyuncağını annesi olduğunu düşündüğüm kadına doğru uzatıyor ve ağlamaya devam ediyordu. Kadın en sonunda oğlunu kucağına aldığı sırada gördüğüm yüz ile beraber duraksarken yumruk yaptığım ellerim ile gözlerimi ovuşturmuş ve öylece tekrar kadının suratına bakmıştım. İlk birkaç saniye bu duruma imkan verememiş olsam da şu anda kucağındaki küçük çocuğu sakinleştirmeyi başarmış olan kadın Jaebum'un ablasına acayip derecede çok benziyordu.
Eskiden onun yüzünü o kadar çok görüyordum ki unutmak elde değildi kesinlikle bu yüzden o değilde öylesine tanımadığım biri olsa bile aklımda kalacağına gidip konuşmanın daha iyi olduğunu düşündüğüm için Jimin'i geride bırakarak alışverişine devam eden kadının yanına yaklaştığımda beni fark ederek duraksamıştı.
Şu anda rezil olarak tekrar Jimin'in yanına utanç dolu bir şekilde dönme ihtimalim olsa bile bunu düşünemeye çalışarak "Merhaba" demiştim, hemen ardından da bakışlarım başını annesinin omuzuna doğru koyarak kendi halinde bir şeyler mırıldanan çocuğa kayarken "Sizi bir tanıdığıma çok benzettim, acaba yanlış anlamazsanız isminizi sorabilir miyim?" derken oldukça endişeliydim çünkü bu sorunun üzerine karşımdaki kadın düşündüğüm kişi değil de başka biri çıkarsa muhtemelen gereksiz bir şekilde sapık damgası yiyebilirdim ama şanslıydım ki bu olmamıştı çünkü kadın gülerek kucağındaki çocuğu yere indirirken onun bir elinden tutmuş ve "Yoongi bu sensin değil mi?" diyerek yüzüme biraz daha dikkatli bakmaya çalışmıştı.
Aradan geçen senelerin onu biraz olsun bile değiştirmemiş olması benim için sahiden büyük bir şans olmalıydı çünkü eğer çocukken benim onu tanıdığımdan oldukça değişmiş olsaydı onu burada asla tanımayacak ve bir daha da karşılaşmayacaktık muhtemelen. Bana burada mı yaşadığım hakkında bir şeyler sorduğu sırada Jimin bir anda nereye kaybolduğum hakkında söylenerek yanımıza ulaştığında neden tanımadığı bir kadın ile konuştuğumu oldukça merak eder gibi bana döndüğü için ikisini tanıştırdığımda Jimin'in aklına yine giydiğim o elbiseler gelmiş olacak gayet imalı bir şekilde gülerek bana döndüğünde kaşlarımı çatarak yüzüne bakmıştım.
Sonrasında Jaebum'un da üniversiteyi burada kazandığını ve bu yüzden de bir süre boyunca ablasının yanında kalacağını öğrendiğimde o kadar çok sevinmiştim ki hemen telefon numarasını almış ve ablasının eve döndüğünde ona haber vermemesini çünkü Jaebum'u kendim arayarak sürpriz yapacağımı söylemiştim.
Aynen söylediğimi de yapmış ve eve dönünce Jaebum'u aramıştım, her zamanki meraklı Jaebum daha ilk çalışta kim olduğuna bakmak için telefonu açtığı için çok da beklemem gerekmemişti. Onun bu merakı yüzünden o küçük yaşımızda bile başımıza gelmeyen kalmamıştı o zamanlar.
İlk başta alakasız birkaç şey söyledikten sonra o neredeyse telefonu yüzüme kapatacakken daha fazla onun ile uğraşmak istemediğimden dolayı "Senin ile beraber küçük banyonuzda yüzümüzdeki tonlarca makyajı çıkarmaya çalışmayı bile özledim" dediğimde uzunca bir süre sessiz kalmış hemen ardından ismimi öyle sesli bir şekilde bağırmıştı ki bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonuç olarak daha fazla dayanamayarak ertesi gün buluştuğumuzda ben onun ile Jimin'i tanıştırmış ve ikimiz de seneler sonra birbirimizi bulmanın acısını aylarca beraber çıkarmıştık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fiksi Penggemar"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...