Yoongi
Dağ evinden dönmemizin üzerinden uzun diyebileceğimiz bir zaman geçmişti. Okullar tekrar açılmış ve dersler sanki hiç tatile girmemişiz gibi bir ağırlık ile yine üzerimize çökmüştü bu yüzden Jimin'in masasını işgal ederek ikinci dönemin ilk haftasında işlemeye başladığımız konuları tekrar ediyordum. Ben neredeyse işlerimi bitirirken Jimin yaklaşık bir saat kadar önce ablası aradığı için ne olduğunu bile anlayamadan evden ayrılmak zorunda kalmıştı ve ben onun bir ablası olduğunu da bu sayede öğrenmiş olmuştum.
Çalışmam gereken son bir konunun sayfasını açtığım sırada evin içerisinde yankılanan kapı sesini duyduğumda kitabımı kapatarak masada bırakmış ve odadan çıkarak kapıya ulaştığım gibi kapı deliğinden baktığımda Jimin'i görebilmiştim fakat kucağında küçük bir bebeğin olmasını hiç beklemiyordum bu yüzden meraklı bir şekilde kapıyı açtığımda bir de sevimli bir çocuğun omuzlarından düşerek kollarına doğru kaymış olan çantası ile elindeki oyuncağı tutarken yerinde sallandığını görünce hiçbir şeyi anlamayarak Jimin'e döndüğümde gülümsemişti.
"Yeğenlerime merhaba dersen ve Minki'nin ayakkabılarını çıkarmasına yardımcı olursan sevinirim çünkü başım şişti" diyerek ayakkabılarını çıkararak içeriye geçen Jimin'e baktığımda o bakışlarını bana bakan küçük çocuğa çekerek "Yoongi hyungun sana yardım edecek dayıcım lütfen ona güzel davran" dediğinde dizlerimi kırarak Minki'nin önünde eğilirken kısık bir sesle "Merhaba" dediğimde küçük çocuk "Adın Yoongi mi senin hyung?" diye sorduğunda başımı sallarken ayakkabılarını çıkararak onu içeriye almış ve kapıyı kapatmıştım.
"Ben de Minki, Yeji'nin abisiyim hatta biliyor musun ben dört ve buçuk yaşındayım" dediğinde oyuncağını diğer eline alırken bana beş parmağını gösteren küçük çocuk ile salona doğru ilerlerken "Beş parmağını gösteriyorsun ama" dediğimde elini indirerek arkasına saklarken "Parmaklarımı kapatamıyorum ki" dediğinde gülümseyerek neredeyse düşecek olan çantasını sırtından alırken küçük montunu da çıkarmış ve koltuğun üzerinde duran bebek çantasının yanına bırakmıştım.
Koltuğun üzerine bebeğin kendi battaniyesini sererek üzerine Minki'nin bahsettiği kişi olan Yeji'yi yerleştirerek koltuğa oturan Jimin'in yanına oturduğum sırada Minki çoktan yere oturarak elindeki oyuncak robot ile oynamaya başlamıştı bile.
"Ablan çocuklarını neden sana bıraktı ki? İşi mi varmış?" diye sorduğum sırada kendi halinde uzanan bebeğe uzaktan bakarken Jimin belli belirsiz başını sallayarak "Eniştemin babası rahatsızlanmış, küçücük çocuklar hastanede ne yapsın diye bana bırakmak zorunda kaldırlar, o yüzden çabuk gel diye yanlarına çağırdılar ama gidene kadar ne olduğunu da asla söylemediler. Birine bir şey oldu diye gitmek bile istemedim gerçekten" dediğinde sırt üstü uzanmak hoşuna gitmemiş olacak ki Yeji huysuzlanmaya başlamıştı. Minki ise yanına yaklaşan Hera'ya nereden çıktığını sorarak tüylerini okşarken kendi kendine gülüyordu.
"Bebek bakmayı biliyor musun?" Omuzuna doğru yatırdığı bebeğin sırtında elini gezdirirken sorduğunda başımı iki yana doğru sallarken "En ufak bir fikrim bile yok" dediğimde gülmüştü ama ne yapabilirdim ki çevremde kimsenin bebeği olmadığı için nereden görecek bir de bakmayı öğrenecektim ben.
Sabit tutamadığı başını Jimin'in omuzuna doğru yaslamış ve baş parmağını ağzına götürmüşken bana doğru bakan Yeji'nin yüzünde gözlerimi gezdirirken parmağı ağzında olduğu için hareket eden tombul yanaklarını fark ettiğimde başımı koltuğa koymuş ve hafifçe aşağıya dönük olan yüzüne bakmaya çalışırken "Çok sevimli" dediğim sırada Jimin bana doğru döndüğü için bebeğin yüzü tamamen görüş alanımdan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...