Öğle arasına girdiğimizi belli eden zil çaldığında kendimi tam anlamı ile bitmiş gibi hissediyordum. Şimdiden girdiğim tüm derslerin sayısal olması zihnimi acayip derecede çok yormuştu bu yüzden bir an önce acıkan karnımı doyurmak ve imkanım olursa biraz uyumak istiyordum. Bugün fazlaca sayısal ders olması sadece benim değil diğer herkesin de zihnini yoruyordu fakat gelin görün ki hangi ülkenin eğitim sistemi bunu pek umursamıyordu.
Yemekhaneye inerken her adımımda daha fazla artmaya devam eden yemek kokusu ile iyice acıktığına emin olduğum karnımı tutarken hâlâ birçok kişinin bulunduğu sıraya girmiştim. Birçok kişi dışarıdan veya kantinden yese dahi yemekhanede olan sıra genelikle oldukça uzun oluyordu.
Her bir kişi ile bir adım ileriye gitmeye devam ederken en sonunda sıra bana geldiğinde elimdeki tepsiye hoşuma giden birkaç yemeği koyduktan sonra sıradan çıkmıştım. Oldukça açtım fakat fazla yiyebileceğimi de sanmıyordum ve eğer yiyemezsem geriye kalanını çöpe dökmek hoşuma gitmiyordu.
Elimdeki tepsiyi iki yanından sıkıca tutarak masaların arasında dolaşırken boş bir yer aradığım sırada birkaç saniye içinde bir yer bulmam ile beraber hızımı arttırarak oraya yönelmiştim. Yöneldiğim masanın yanında bulunan bir diğer masada oturan grup gülüşerek bir şeyler konuşurken içlerinden biri tepsisini alarak masasından kalkmış ve karşı çaprazında oturan kıza başı ile işaret ederek benim ulaşmak için ilerlediğim masaya geçmişti. Suyunun kapağını açarak büyük bir yudum alırken çağırdığı kız da yanına yerleştiğinde bana bakarak yemeğine devam etmişti.
Başka bir yer bulmak için geriye döneceğim sırada bakışlarım kızların az önce kalktıkları masaya kaydığında içlerinden birinin hâlâ gülerek bir şeyler anlattığını fakat diğerlerinin dinlemeyerek bir hana birde diğer masaya geçen iki arkadaşlarına baktıklarını görmüş ve umursamadan geriye dönmüştüm. Tepsinin tuttuğum kısımlarındaki tutuşum sıkılaşırken iç çekmiş ve gözlerimi etrafta gezdirerek boş bir yer bulmak umuduyla her bir masaya dikkatlice bakmış fakat yine de bulamayınca başka bir yerde oturabilmek için yemekhaneden yavaşça ayrılmıştım
Bay Park'ın bu öğle arası nerede olduğunu bilmiyordum ve bu yüzden kendi iradem ile de boş bir yer bulamayacağımı anladığım için oradan ayrılmıştım. Ben farkında olmasam dahi Bay Park'a alıştığım belliydi, o bana bu kadar iyi davranırken ona alışmamak zaten tuhaf bir durum olurdu bu yüzden bunu inkar etmeme gerek yoktu.
Düşüncelerimi de beraberimde götürürken yemekhaneden iyice uzaklaşmış ve ilk kattaki yangın merdivenlerinden birinin kapısını zorda olsa tek elim ile açarak içeriye girmiş ve kapının arkasındaki taşı kapı ile duvar arasındaki boşluğa koymuştum. Önceden birçok kez burada yemek yediğim için bu taş bana oldukça yardımcı oluyordu çünkü yangın merdivenlerinin kapısı bulunduğum yerden nedense çok zor açılıyordu.
Merdivenleri birkaç basamak çıkarak bulunduğum basamağa oturdum ve tepsiyi dizlerime koyarak yemeye başlarken bir yandan da bulunduğum yeri tekrar incelemeye başlamıştım. Önümdeki çoğu şeyi bitirirken bir süre sonra elimdeki çubuklarına tepsiye bırakarak yanımda duran pet şişenin kapağını açarak şişeden birkaç yudum su içmiştim. Karnım yeterince doyduğu için tepsiyi elime alırken yerimden kalkmış ve kapıya sıkıştırdığım taşı çekerek dışarıya çıktığım gibi kapıyı arkamdan güzelce kapatarak tekrar yemekhaneye dönüp elimdeki tepsiyi diğerlerinin yanına bırakmak için tezgaha yönelmiştim.
Elimde tuttuğum tepsiyi diğer tepsilerin üzerine bırakarak arkama doğru döndüğümde elinde olan dolu bir tepsi ile yanıma yaklaşan Bay Park'ı fark ederek bende ona doğru yürümeye başlamıştım. Sanırsam işleri olduğu için buraya daha yeni gelebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...