Sabah telefonumun alarmı ikinci defa çaldıktan uzun bir süre sonra susarken gözlerimi ağrılı bir sabaha açmıştım. Dün gece ağırmaya başlayan başım aynı şekilde ağırmaya devam ediyordu, sadece biraz azalmış gibi hissediyordum. Hâlâ yatakta uzandığımı hatırlatırmış gibi alarmım tekrar çalmaya başladığında uzanarak telefonumu almış ve alarmı kapatmıştım. Derin bir nefes alarak yatağımdan kalkarak yüzümü yıkayabilmek için odamdan çıktıktan kısa süre sonra geri dönerek üzerimdeki rahat kıyafetleri değiştirdiğim gibi mutfağa giderek hızlı bir şekilde bir dilim ekmeğin arasına birkaç şey koyarak evden ayrıldım. Normalde yemek istemiyordum fakat dün akşamdan beri yemediğim için biraz yesem iyi olur diye düşünmüştüm fakat doğru konuşmak gerekirse evden çıktıktan sonra ekmeğin yarısını sokağın sonunda yerde uzanan köpeğe vermiştim ama sorun değildi, zaten yiyememiştim.
Böyle yavaş yürümeye devam edersem geç kalacağımı biliyordum fakat bu elimde değildi, bacaklarım bedenimi taşıyamıyordu sadece. Bugün kendimi daha ağır ve halsiz hissediyordum bu yüzden istediğim şekilde yürüyerek okula ulaşmış ve parmaklarım ile alnımı ovuşturarak merdivenleri yavaşça çıkarak sınıfıma girmiştim. Sırama oturduğum gibi boynuma ağır gelen başımı masamın üzerinde duran kollarımın arasına gömdüğümden sonra aynı şekilde rahatsız olarak üç ders sıramda kıvranmıştım. Ne derslerden bir şey anlamıştım ne de okula geldiğim için daha iyi olmuştum, aksine daha berbat hissetmeye bile başlamıştım. Bir yönden şansım vardı ve o da Jihoon'un bugün okula gelmemiş olmasıydı, zaten bugün başka yönden bir şansım da yoktu. O olmadığı zamanlarda benim ile uğraşan pek kişi olmuyordu, herkes geride durmaya çalışıyordu çünkü artık en küçük hareketlerinde ceza alacaklarını çok iyi biliyorlardı.
Tüm bu üç ders boyunca dersi dinlemeye çalışarak bunu başaramamış ve tenefüslerde de biraz olsun kendime gelebilmek için dinlenmeye çalışmıştım. Tek kelime ile berbat hissediyordum. Tekrar bir ders zili çalarken başım hâlâ kollarımın arasında duruyordu ama birazdan dersin öğretmeni geldiğinde tekrar başımı kaldıracağımı biliyordum. Dersimizin Bay Park ile olduğunu da o içeriye girerek kısa bir selam verdiğinde hatırlayabilmiştim. Aklım uçmuş gibiydi sanki. Vücudumun belirli bir yerinde acı yoktu fakat tuhaf bir şekilde oturduğum yerde rahat durmama izin vermiyordu bu yüzden alnımı ister istemez tekrar masaya yaslamak zorunda kalmıştım. Gözlerimi açacak gücü kendimde bir türlü bulamıyordum.
Bay Park ise ilk gün dersine geldiğimde beni kaldırmasına oranla bugün hiçbir şey söylememişti hatta normal derslerine göre daha sessiz ve yavaş bir şekilde dersini işliyordu ve arada sırada da birkaç kişiye söz hakkı vererek kafasında sözlü notlarını oluşturuyordu. Böyle yaptığı için ona gerçekten minnettardım çünkü fazla ses daha kötü hissetmemi sağlıyordu.
Kırk dakika en sonunda geçip tekrar zil çaldığında sınıftaki çoğu kişi her zaman yaptığı gibi hava almak için sınıftan ayrılırken ben etrafıma bile bakınmadan gözlerimi kapalı tutmaya devam etmiştim. Sınıfta az kişi kaldığımız için şu anda yürüyen kişinin ayak seslerini duyuyordum ama tepki vermeye gerek duymamıştım. Fakat gelen kişi yukarıdan bana doğru gelen ışığı engellemeye başladığında kim olduğuna bakabilmek için gözlerimi aralamış ve Bay Park olduğunu görünce başımı kaldırarak ona bakmaya başlamıştım. "İyi misin?" Yalan söylemeye gerek duymadan başımı iki yana sallarken kesik bir nefes almıştım.
Elini bana doğru uzattığında ne olduğunu anlayamayarak öylece ona bakmaya devam ettiğim sırada biraz daha uzanarak avuç içini dün gece yaptığı gibi alnıma bastırmıştı. "Sen delisin, yemin ediyorum aklını kaçırmışsın Yoongi! Hastaysan neden okula geliyorsun." Söylediği kelimeleri duyabiliyordum fakat aklım o kadar karışık ve ağırdı ki ne Bay Park'ı tam anlamı ile görebiliyordum ne de söylediği şeyleri anlamlı bir şekilde duyabiliyordum. Başımı tekrar elime yaslarken yapmak istediğim tek şey biraz uzanmaktı. Nereden geldiğini anlayamasam da çevremi saran bir sıcaklığı hissedince üşüyen bedenimi ısıtabilmek için o şey her neyse ona daha çok sokulmuştum fakat bu da tahmin ettiğim kadar uzun sürmemişti çünkü etrafımdaki sıcaklık tekrar gitmişti ve ben şu anda soğuk bir yerde uzandığımı hissedebiliyordum ama söylediğim gibi aklım bulanıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...