"Çocuklar dersiniz boşmuş sanırsam." Kapının açıldığını görecek bir açıda değildim fakat içeriye giren Jimin'i ve sesini tabii ki de duyabiliyordum. Sınıfta sadece benim olduğumu gördüğünde gülümsemiş ve kapıyı ardından kapatırken "Senin sınıfta olacağını biliyordum ama tek olup olmadığın konusunda emin değildim" dediğinde sınıfa girdiği gibi neden öyle söylediğini açıklamaya çalışmış olmasına gülmüş ve Jimin sınıf defterini kontrol etmek için masasına doğru yürüyünce yerimden kalkarak onun oturduğu masanın önünde duran ilk sıranın üzerine oturmuştum.
"Senin de dersin boş sanırsam" diyerek sınıfa ilk girdiği an söylediklerini taklit ettiğimde sınıf defterini imzalarken başını kaldırmadan gülümseyerek bana kısa bir bakış atmış ve defteri kapatana kadar gülümsemeye devam etmişti.
"Öğretmenler odasında boş muhabbetleri dinleyeceğime sevgilimin yanına gelmenin daha mükemmel bir fikir olduğunu anladığım ana kadar boş olan dersim pek hoşuma gitmiyordu." Başımı sallarken bir yandan da kapının yanındaki duvarın bir kısmının cam olması yüzünden o tarafa doğru bakınırken kimsenin olmadığını görünce gülümsemiş ve ayaklarımı sallarken "Bay Park, neler söylüyorsunuz siz öyle. Sevgiliniz de kim?" diyerek Jimin'in titreyen telefonuna bakmadan masaya bırakmasını izlemiştim.
"Sanırım bu kişi sizsiniz, yanlış bilmiyorum ama öyle değil mi?"
"Kesinlikle yanlış değil Bay Park ama şuna bakın ki size sahip olduğum için oldukça şanslıyım sanırsam." İkinci defa sınıfa giderken söylediği ilk kelime ile istemeden dalga geçsem de Jimin bunu hiç sorun ediyormuş gibi görünmüyordu. "Asla benim kadar şanslı olamazsınız bence çünkü ben de size sahibim" dediğinde ikimiz de gülmeye başlarken mesaj geldiği için tekrar titreyen telefona gözüm kaydığında "Belki önemli bir şeydir baksana artık" diyerek bacaklarımı sallamaya devam ettiğim sırada Jimin uzanarak telefonunu almış ve birkaç saniye ekrana baktıktan sonra sırıtarak bana kısa bir bakış atmasının ardından ona gelen mesajı seslice okumaya başlamıştı.
"Sen şanslı piçin tekisin. Hemen yarın bizi doğru düzgün tanıştırmanı istiyorum yoksa bir daha görüşmenizi yasaklıyorum, beni iyi anlıyorsun değil mi?" dedikten sonra gülerek "Bu Jin'di bu arada ve şey Yoongi sanırım yarın gerçekten arkadaşlarım ile tanışıyorsun" dediğinde kaşlarımı çatarak sıranın üzerinden atlamış ve yanına yaklaşarak ekranının açık olduğu ve arkadaşlarının az önceki mesaja katıldığı hakkında bir şeyler söylediği yazışmalara bakmıştım.
"Jimin neden hemen söyledin ki?"
"Gruba mesaj attıklarında yanlışlıkla söyleyebildim. Söylediğimin bile onlar bir anda milyon tane mesaj atmaya başladığında farkına vardım." Derin bir nefes verirken "Çok heyecanlandım ama ben" dediğimde Jimin'in gülmeye devam etmesine moralim bozulmuştu çünkü benim arkadaşlarından utanmam hoşuna gidiyordu. "Güzelim utanmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Onlar da senin benim gibi insanlar sonuçta."
"Ama onlar senin arkadaşların Jimin, senin yakınında olan birileri ile tanışacağım için heyecanlanıyorum işte. Yoksa sen beni anlamıyor musun?"
"Boşuna bu kadar kafana taktığını göreceksin çünkü gerçekten bunu düşünmeni gerektirecek hiçbir şey yok" derken bir yandan da güven vermek istercesine gülümsediğinde yanından ayrılarak az önce üzerine oturduğum masaya yaklaşarak bu sefer düzgün bir şekilde sıraya oturmuştum. "Utanıyorum ve heyecanlıyım sadece, hem biliyorsun yeni insanlar ile tanışmak benim için hoş bir şey değil."
Beni anlamasını istiyordum, bir kez olsun birinin ben ona bir şeyleri açıklamadan önce her şeyi anlamasını istiyordum sadece. "Eğer arkadaşlarım seni rahatsız edecek yapıda biri olsaydı emin ol ki tanışmamanız için elimden geleni yapardım fakat ben sadece bir sorunla karşılaşıp da o şeyi bana anlatmak istemezsen danışmak istediğin başka birileri de olabilsin diye seni onlarla tanıştırmak istiyorum. Beni sakın yanlış anlama bunda kötü bir amacım yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...