Boş masalardan biri çoktan dolduğunda oraya yönelmeye başladığım ilk andan sonra geri giderek o masaya başka birinin bakmasını istemeyi düşündüm ama sonradan bundan vazgeçerek emin adımlarla o masaya ulaştım. Jihoon da beni görünce kaşlarını hafifçe kaldırmış ve hemen ardından tuhaf bir şekilde gülümsemişti. Ona tepki vermeden "Hoşgeldiniz, siparişlerinizi ben alacağım" diyerek not defterimi sıkı sıkıya tutmaya tutarken Jihoon mimiklerine kondurduğu yalancı şaşkınlık ile "Burada çalıştığını bilmiyordum" diyerek konuşmaya başladığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum
"İnsan burada çalıştığını söylemez mi ama Yoongi gerçekten çok kırıldım sana." Hiçbir şekilde ona cevap vermiyordum fakat Jihoon konuşmaya devam edecekmiş gibi görünüyordu. "Tanışıyorsunuz sanırım?" Karşısında oturan kadın Jihoon konuşmadan araya girdiğinde daha çok emin olmak ister gibi konuşmuştu. "Çok yakınız biz abla."
"Güzelim çocuğu serseriliklerine alet edersen çok pis dayak yersin benden." Ablası elindeki çanta ile Jihoon'un başına vurduğunda böyle bir şey beklemediğim için kendimi tutamayarak gülmüş ve Jihoon'un ters bakışlarının hedefi olmuştum. "Abla kimin tarafındasın sen. Birde yoldan bu yana bana vurmak için zaman kolluyorsun resmen." Ablası tekrar vuracakmış gibi yapıp menüyü kaldırsa da vurmamıştı. "Birincisi ben seni sevmiyorum bu yüzden tabii ki arkadaşının tarafındayım, ikincisi ise vururum vurmam bu seni ilgilendirir mi?"
Bir insanın kendi bambaşka biriyken ablasının bambaşka biri olmasını tuhaf mı karşılamam gerekiyordu hiç bilmiyordum ama nedense oldukça komiklerdi.
"Senin yüzünden çocuğu da burada yarım saat beklettik, kusura bakmazsın umarım tatlım." Jihoon'a sinirle söylendikten sonra bana dönerek sakince ve gülümseyerek konuştuğunda aynı şekilde gülümseyerek önemli olmadığını söylemiştim ve yalan değildi, sahiden sorun olmamıştı çünkü Jihoon'u bir daha asla böyle bir şekilde görebileceğimi hiç sanmıyordum.
Siparişlerini alarak yanlarından ayrıldığımda ablası için kurabiye ve yeşil çay getirirken Jihoon için sadece soğuk bir içecek getirmiştim çünkü ablası sadece o içeceği ödeyeceğini söylemişti. Siparişlerini tekrar masalarına bıraktığımda Bay Park kucağındaki çanta ile bize doğru yaklaşarak "Çantanı eve gidince yıkasan iyi edersin Yoongi çünkü Hera'nın içeride neler yaptığını bilmiyorum" dediğinde başımı sallamış ve elimdeki boş tepsi ile yanına adımlarken duyduğum ses yüzünden kendimi durdurarak Jihoon'a dönmüştüm.
"Bay Park bu ne güzel tesadüf, ne işiniz var burada?" Jihoon yarım ağız gülerek konuşurken bana baktığı için başımı iki yana sallayarak "Bir şey söyleme" diye mırıldandığım sırada masadan biraz uzakta duran Bay Park yanımıza yaklaşırken gözlerimle Jihoon'a yalvarmaya çalışıyordum. Eğer o fotoğraflar ile ilgili bir imada bile bulunursa her şey çok kötüleşecekti çünkü.
"Bana bir şey soracak konumda olduğunu hiç sanmıyorum." Bay Park'ın geldiği ilk günden beri Jihoon'dan pek hoşlanmadığı gözle görülür bir gerçekti. İkisinin arasında o günden bu yana büyük bir anlaşmazlık vardı ve bunu gözler önüne sermekten ikisi de asla çekinmiyordu. "Bay Park en iyisi biz gidelim buradan." Konuşurken tam anlamı ile Bay Park'ın yanına yaklaşmış ve koluna tutunarak onların masasından yavaşça uzaklaşmamız için biraz çekiştirmiştim. Bir an önce uzaklaşmak istemiştim çünkü ne Jihoon çenesini tutacak biriydi ne de o konuşmasın diye ben onu durdurabilecek biriydim. Bu yüzden en iyisi ortamdan uzaklaşmaktı ve Bay Park'a da beni terslemeyerek peşimden geldiği için minnettardım.
"O çocuktan nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim?" Olabildiğince onların masasından uzaklaştığımızda beni durdurarak konuştuğunda başımı iki yana sallayarak "Bunu fark etmiştim ama daha önce hiç sizden duymamıştım" diyerek çantanın içerisinden çıkmak isteyen Hera'ya doğru bakmıştım. Bunca zamandır oraya fazla bile dayanmıştı ama hâlâ servis yaptığım için onu şu anda kucağıma alamazdım. "Öyleyse bundan sonra çok duyacaksın çünkü o çocuktan sahiden nefret ediyorum." Durduğum yerde hafifçe salladığım sırada gözlerimi etrafta gezdirirken "Bende nefret ediyorum" diyerek yüzümü astığımda Bay Park elini omuzuma koyarak bana doğru biraz ve "Boşversene onu, gereksiz insanlar yüzünden üzülmemelisin" diyerek göz kırpmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...