"Sıcak çikolata ve yumuşak battaniyeler olursa bu iş daha eğlenceli olur." Salona girerek yanıma yaklaşan Jimin'e doğru bakarken kucağımdaki albümü yanıma bırakmış ve bana uzattığı bardakları tutarken Jimin'in battaniyenin bir tarafını üzerime örttükten sonra yanıma oturarak diğer tarafını da kendine çekmesini izlemiştim. Elimdeki kupalardan birine uzandığında bir tanesini Jimin'e verirken fotoğraf albümünü tekrar kucağıma çekmiş ve kapağı açarak ilk fotoğrafı gözler önüne sermiştim. Albüm ilk olarak bebekliğimden başlıyordu ve geri kalan yerlerde her birkaç sayfada biraz daha büyüdüğüm resimler bulunuyordu.
"Şuna bakın ne kadar minik." İlk sayfadaki fotoğraf ile ilgili konuştuğunda yatak olduğunu tahmin ettiğim bir yerde sırt üstü uzanıyor ve sanırım uyuyordum ama sadece birkaç günlük olduğum için gözlerimi açamıyor da olabilirdim, bu konuda pek emin değildim. Arka sayfayı çevirdiğimde altındaki tarihe bakmış ve bunun bir önceki fotoğraftan sadece beş gün sonra çekildiğini fark ettiğimde fotoğrafta yanıma uzanmış ve parmağını tutmama izin vermiş olan bir erkek çocuğunu görünce dudaklarıma küçük bir gülümseme yayılmıştı.
"Ölümünde beni suçladıkları abim bu işte. Sence de çok sevimli değil mi?" Gülümseyerek Jimin'e döndüğümde dikkatli bakışlarını fotoğraftan çekmiş ve "Abine gerçekten çok benziyorsun" demişti. Açıkçası buna daha önce hiç dikkat etmemiştim fakat fotoğrafa biraz daha dikkatli baktığımda sahiden benzer yanlarımız görülebiliyordu.
Birkaç sayfa böylece bebekliğim ile geçtikten sonra beş yaşında olduğum bir fotoğraf karşımıza çıktığında ikimiz de gülmeye başlamıştık çünkü durduğum yerde fotoğraf çekilmeden dakikalar önce yerdeki çamur birikintisine düşmüş olmalıydım. Babamın kızmasını beklerken fotoğraf çekmesine şaşırmış bir şekilde kameraya bakıyordum ve çamur olmayan hiçbir yerim yokmuş gibi görünüyordu. Üzerimde ise sadece bir bebek bezi vardı ve o da kirlenmişti tabii ki.
"Yüz ifaden öyle farklı ki ne düşündüğünü anlayamıyorum" diyerek gülen Jimin'e cevap vermeden önce sıcak çikolatamdan küçük bir yudum almıştım. "Kirlendiğim için babamın kızmasını beklerken fotoğraf çekmesine şaşırırken bir yandan da tekrar çamurun içine atlamak istiyormuş gibi görünüyorum." O günü gerçekten hatırlamıyordum, sonrasında ne oldu veya orada tekrar oynamama izin verildi mi hiçbir fikrim yoktu bu yüzden sayfayı tekrar çevirmiştim.
"Senin yok mu fotoğrafların?" Sayfaların arasında her birini teker teker inceleyip bazılarına gülerken yarılamış olduğum sıcak çikolatamı önümdeki sehpaya bırakırken sorduğumda Jimin önüne çektiği albümden başını kaldırmıştı. "Vardır muhtemelen ama burada hiç yok. Annem ölümüne saklıyordur onları, başlarına bir şey gelmesine izin vereceğini sanmam."
"Ben de senin çocukluğunu görmek istiyorum." Küçükken nasıl olduğunu ve çekilen fotoğraflarının anılarını merak ediyordum. "Bir daha annemler buraya gelirken getirmelerini isterim onlardan" dediğinde başımı sallamış ve bir sayfayı daha atlayan Jimin'e bakarken "Ailen nerede yaşıyor?" diye sormuştum. "Onlar Busan'dan ayrılmak istemediler. Hem tüm arkadaşları orada olduğu için ben de buraya gelmelerini pek istemedim." Sonuçta kurulu olan bir düzenin kolayca bozulamadığını en iyi ben bildiğim için ailesinin memleketinden ayrılmamış olmasına sevinmiştim.
"Bunun olayını öğrenmek istiyorum." Deli gibi gülmeye başlayan Jimin'e döndükten sonra hangi fotoğrafı kast ettiğine bakmak için bakışlarımı albüme çektiğimde aklıma gelen anılar ile gülmeye başlamıştım. En sonunda çocukluğumun en eğlenceli zamanlarına gelmiştik ve bu fotoğrafta süslü bir kız odasında bir sürü renkli ayıcığın arasında oturuyorduk. Yüzümüzde asla ismini sayamayacağım birçok makyaj malzemesi vardı ve üzerimize ise prenses elbiseleri giydirmişlerdi, başımda altın sarısı küçük bir taç bile duruyordu ve en kötüsü yanlış görmüyorsam Jaebum'un sırtında kelebek kanatları vardı. Tam anlamı ile rezil gibi görünüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...