26- Seni seviyorum

4.9K 506 1.1K
                                    

Çıkış zili çaldığında diğer tüm öğrenciler gibi okuldan ayrılarak yeni yağmaya başlayan kar eşliğinde yürümeye başladığımda şu anda eve değilde kafeye gitmeyi daha çok isterdim. O ev beni her şekilde huzursuz ediyordu. Annem olduğu zamanlarda kavga etmekten korktuğum için gitmek istemezken o olmadığı zamanlarda da tuhaf bir havası olan evimiz beni korkutuyordu. Nedense her an bir yerinden biri fırlayabilirmiş gibi hissediyordum bu yüzden muhtemelen bu gece açtığım televizyon sabaha kadar öylece çalışmaya devam edecekti.

Evde tek başıma kalıyorsam kesinlikle bir yerlerden yalnız olmadığımı hissettirecek bir ses olması lazımdı.

Bugün öğleden sonra da sınıftan hiç çıkmadığım için Bay Park'ı hiçbir yerde görmemiştim ve çıkışta da burada değildi. Nerede olduğunu merak etsem de şu anda öğrenebilmek için elimden bir şey gelmezdi. Bende onun yerine hafifçe yağan karların altında yavaşça evime doğru yürüyordum.

Kış aylarında üşüyerek sokakta gezmek belki bazılarına saçmalık olarak gelebilirdi ama bence çok zevkli bir şeydi. Hemen hasta olabilen biri olsam bile dışarıda dolaşmayı çok seviyordum. Babam yolda yürürken kulaklıklarımı takarak bir şeyler dinlememe kızmasaydı şu anda tamda bu dediğimi yaparak daha eğlenceli bir şekilde eve dönebilirdim ama yapamadım.

Her ne kadar yavaş yürümeye çalışsam da evimin önüne geldiğimde kaçmanın bir anlamının olmadığını düşünerek anahtarlığımı çıkarmış ve eve girdiğim gibi odama koşarak yatağıma girmiştim. Burada beni kimse bulamaz diye düşünürken sıkıntıdan gülmeye başlamış ve başıma kadar çektiğim örtüyü indirerek biraz öyle kaldıktan sonra televizyonu açmak için salona geçmiştim.

Koltuğun kol koyma yerlerinden birine otururken televizyonu açmış ve ilk gelen kanalın sesini biraz daha arttırarak ekrana bakındığımda program hoşuma gittiği için koltuğa oturmuştum. Üzerimdekileri biraz daha sonra değiştirsem bunun kimseye zararı olmazdı sonuçta.

Programı izlerken bir süre sonra ortamın sakinliği ile uykuya daldığımda ve ne kadar uyuduğumu bilmeden telefonumun sesi ile uyandığımda ilk olarak salonda bulunan cama doğru bakarak kar yağışının devam edip etmediği kontrol etmiştim. Yağan karların her yeri beyaza bulamasını seviyordum çünkü hava en fazla yirmi dakika içerisinde kararacak olsa bile etraf onun sayesinde daha aydınlık görünüyordu.

Ve bu sayede ışıkların bozuk olması bile bu gece kimsenin bu sokaktan geçmesine engel olamayacaktı.

Gözlerimi dışarıdan çekebildiğimde çoktan sessizleşmiş olan telefonumu alabilmek için odama giderek bir arama ve birkaç mesaj gelmiş olan telefonumu açarak ilk olarak Sunmi noona'nın mesajlarına girmiştim çünkü az önce arayan kişi de ondan başkası değildi.

Noona: bugün izinli olduğunuzu
biliyorum ama sana kafede ihtiyacım
var bu yüzden gelirsen çok iyi olur.
Üzgünüm, gerçekten çağırmak
istemezdim ama önemli.

Sorun olmadığını ve yarım saate orada olacağımı söylediğim bir mesajı attıktan sonra televizyonu kapatmış ve üzerimden çıkarmadığım montumun fermuarını çektikten sonra anahtarlarımı yanıma alarak evden çıkmıştım. Sokaklar şimdiden bembeyaz olmuştu ve çocuk parkında karlar ile oynayan çocukların sesini de duyabiliyordum.

Hızlı adımlar ile yürümeye başladığımda etrafta buz olmadığı için şanslı sayılırdım çünkü eğer olsaydı şu ana kadar birçok kez yere düşmüş olurdum.

Kafenin önüne geldiğimde hava çoktan kararmış, sokak lambaları da yanmıştı fakat yeni yağan kar sayesinde etraf her gece olduğundan daha aydınlık görünüyordu ve ben kış aynının bu yönünü çok seviyordum.

TEACHER | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin