Flashback
Yoongi'nin odadan çıkmasının üzerine ikilinin arasında rahatsız edici bir sessizlik oluşurken Jimin kendinden gayet emin bir şekilde gülümseyen Bay Lee'ye bakarken yüzünü ifadesiz bir şekilde tutmaya devam ediyordu. Bir süre boyunca daha okul müdürünün canını sıkacak şekilde sessiz kalmasının ardından "Yoongi bu okulda derslere girmeye devam edecek" diyerek Bay Lee'nin yüz kaslarının biraz daha gerilmesini sağlamıştı. "Ben size bir seçenek sundum ve o da gitmeyi kabul etti yani kimseye zorla bir şey yapmıyorum."
"Pekala o zaman ben de polis departmanına giderek bu okulda yapılan tüm gizli kapaklı işleri oradaki en yetkili kişiye anlatmak zorunda kalırsam ne yapacaksınız." Aslında aklında böyle bir tehdit ile konuşacak şeyler yoktu fakat karşısındaki adam kendini çok iyi biri gibi gösterdiği için işler bir anda tersine dönmek zorunda kalmıştı. "Tehdit mi ediliyoruz şimdi de?" Bay Lee'nin gülerek konuşmasının üzerine Jimin omuz silkerken "Bilemiyorum Müdür Bey, sonuçta bizim yaptığımız hiçbir kötü şey olmamasına rağmen biz suçlu görülebiliyoruz fakat sizin yaptıklarınız saymakla bitmediği halde iyi olan siz misiniz?" dedikten sonra karşısındaki adamın cevap vermesine izin vermeden "Mesela Yoongi'ye yapılanlar yüzünden kaç kişi ceza aldı?" diyerek devamı gelecek olan sorularına başlarken Bay Lee'nin cevap vermesi için biraz sessizleşmişti. "Ceza aldılar tabii ki" diyerek önündeki dosyaları bir kenara iten müdürün yanıtı Jimin'i güldürmekten başka hiçbir işe yaramamıştı.
"Öyle mi? Yani olayın ailelerine gitmesini istemedikleri için babalarının kredi kartından çıkan paralar ile size ödemeye yaptıklarında bu onların ceza aldıklarını mı gösteriyor? Benim o gün Yoongi'yi ne halde gördüğümü biliyor musunuz siz?" Bu olayın aklına gelmesi sinirlerini gerçekten çok bozuyordu. Minik sevgilisini o gün tüm bedeni titrerken aldığı nefeslerin yetmemesi sonucu sertce hareket eden göğsü ile kollarının arasında nasıl bilinçsiz bir şekilde duruyor olduğunu görmüş olmak bir insanın tüm hayatı boyunca görüp görebileceği en can yakıcı ve üzücü görüntüler olabilirdi. Yoongi kimseye kıyamayarak onlara bile eskisi gibi davranmaya devam ediyor olabilirdi fakat Jimin ne o gün gördüklerini unutabilecek ne de o kişileri affedecekti. Bu okuldaki herkes onun gözünde berbat insanlardan fazlası değildi.
Aklındaki düşünce karşısındaki adama daha çok neden sunabilmekti fakat hatırladığı şeyler yüzünden siniri artarken söyleyeceği şeyler önemini çoktan yitirmişti.
"Ne yapmamı istiyorsun benden. Yaptığınız şey normal mi?"
"Emin ol bu okulda yapılan her şeyden daha normal ve masum bir şeyler yapıyoruz biz. Daha önce hiç sevgimizin birini nefessiz bırakarak astım krizine girmesini sağladığını veya üzerine sıcak yemek dökülmesini sağlayarak göğsünü yaktığını hatırlamıyorum." Sadece Yoongi'nin okul hayatının ve tüm emeklerinin çöp olmasını istemediği için burada oturarak karşısındaki adama bir şeyler yaptırmaya çalışıyordu. Yoongi okulunu bitirdiği an, ne kendisi bu okulda çalışmaya devam edecekti ne de bu şehirde kalacaklardı. Buraya en uzak neresi varsa Yoongi'yi tüm kötülüğün içinden çıkararak oraya götürecek ve bir daha hiçbir şeyin ona zarar vermemesi için elinden geleni yapacaktı.
"Yani Bay Lee, eğer bu okulda müdür olarak kalmak istiyorsanız bir daha kimsenin böyle şeyler yapmasına izin vermeyeceksiniz. Hiçbir velinin parası bir insanın hayatından daha önemli değil çünkü. En önemlisi ise bizi rahat bırakacaksın, özel hayatımızda yaşadığımız şeyler sizi de o çocuğu da ilgilendirmez. Bu okuldaki hiçbir öğrencinin geleceği ile oynayamazsınız."
"Bunlar sadece sizin görüşleriniz." Jimin bu odadan çıkmadan önce ya delirecek ya da karşısında pişkince gülümseyen adamı boğazlayacaktı. "Bunlar sadece benim görüşlerim değil ama siz bunu anlayamayacak kadar tuhaf konuları düşündüğünüz için yine bunu size kanıtlamak bana kalıyor yani iyi günler, umarım yarın tekrar burada görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER | yoonmin
Fanfiction"Yürümeye devam etmelisin ama." O gülüyordu fakat ben sahiden donup kalmıştım. Her şey belli olsa dahi duymak çok daha farklı hissettirmişti. Öyle ki damarlarımdaki kanın sesini kulaklarımda bile duyuyordum. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni sev...