25- Kafe sorunsalı

3.8K 461 362
                                    

Unutmamın imkanının olmadığı sesi duyup da Yukwon hyung'un boynuna sarıldığımda çok beklemeden kollarının belime gitmesine gülümsemiştim. Bir anda kendi tarafından bazı problemler ile okuldan izin almıştı ve biz o gittiği günden beri konuşmamıştık. Bir eli sırtıma çıkarken güldüğünü duyabiliyordum. "Bu kadar özlediysen araman gerekirdi." Açıkçası bunca olay arasında Yukwon hyung pek aklıma gelmemişti ve şimdi de o böyle söyleyince kendimi biraz kötü hissetmiştim.

"Gerçekten hiç zamanım olmadı hyung, o kadar çok şey oldu ki bir günüm bile olaysız geçmedi neredeyse." Geriye çekilerek konuştuğumda Yukwon hyung gülümseyerek başını sallamış ve bakışları arkama doğru kayarken "Size de merhaba" dediğinde Bay Park yanımıza biraz daha yaklaşmış ve sadece başını sallamakla yetinmişti.

"Daha zilin çalmasına zaman var, biraz sohbet edelim mi?" Yukwon hyung odasının anahtarlarını cebinden çıkarmaya çalışırken sorduğunda gülümseyerek başımı sallamış ve o ikimizin arasından geçerek yürümeye başladığında Bay Park'a kısaca bakarak Yukwon hyung'un ardından yürümeye başlamıştım. Bay Park'ın da ardımdan geldiğini fark edince duraksayarak yanıma gelmesini beklemiş yaklaştığında ise onun ile beraber yürümeye devam etmiştim.

Odanın önünde geldiğimizde Yukwon hyung odasının kapısını açarak içeriye girdiğinde ondan sonra ben girmiş ve uzun süredir gelmediğim odada gözlerimi gezdirirken Bay Park da içeriye geçtiğinde Yukwon hyung "Tabi sizde gelebilirsiniz" diyerek kapıyı kapattığında daha çok havaya söylemiş gibi olmuştu çünkü Bay Park'ın ona baktığı dahi yoktu. Masanın önündeki tekli koltuklar yerine karşısındaki ikili koltuğa oturduktan sonra yanına doğru hafifçe vurarak "Buraya gelsene" dediğinde bende diğer koltukları boş vererek istediği yere oturmuştum. Biz oraya geçince Yukwon hyung da kendi yerine oturmak yerine benim tarafımda kalan tekli koltuğa oturmuştu.

"Ee, nasılsın? Ben burada değilken neler oldu?" Tişörtümün etekleri ile oynarken geriye doğru yaslanarak daha rahat bir şekilde oturmaya başlarken "Çok şey oldu" diyerek ona doğru bakmıştım. Anlatmamı ister gibi baktığında ise beynimde her şeyi toparlayabilmek için bir süre sessizce düşünmüştüm.

"Babam artık bizimle yaşamıyor, birkaç gün öncesinde beni arayarak ayrılacaklarını söyledi. Annem ile uzun zaman sonra bayağı büyük bir kavga ettik, acayip derece kızdı bana. Ah bir de şey-" yutkunarak susmak zorunda kaldıktan sonra dudaklarıma hiç uymayan rahatsız bir gülümseme dudaklarıma yerleşirken "Abim için bile beni suçluyor ama ben suçumun olmadığını biliyorum hyung. Annem sadece canımı yakmaya çalışıyor" dediğimde Yukwon hyung tüm her şeyi bildiği için anlayabiliyordu fakat Bay Park'ın bazı şeyleri anlayamadığını biliyordum.

"Tabii ki abinin ölümü ile bir alakan yok Yoongi. Annen git gide daha da saçmalamaya başlıyor sadece." Omuzumu tutan el ile beraber o tarafa dönerken "Hyung endişelenme ben öyle olmadığını biliyorum" dedikten sonra Bay Park'a hyung dediğimi fark ettiğimde ise hiçbir şey yapmamıştım. O da sorun etmiş gibi görünmüyordu, aksine gülümseyerek kolunu omuzuma doğru sarmış ve biraz daha yanıma yaklaşmıştı. "Bu seferlik endişelenmiyorum" diyerek saçlarımın arasına bir öpücük kondurduğunda şaşırarak tam anlamı ile ona doğru dönmüştüm.

"Görünüşe göre başka bir şeyler de olmuş." Yukwon hyung gülerek konuştuğunda bu sefer ona dönerek "Ne olmuş?" diye sorduğumda Bay Park da gülümseyerek "Evet Yoongi bir şeyler olmuş sanki" dediğinde onu iterek kendimden uzaklaştırmış ve kollarımı birbirine bağlarken kaşlarımı çatmıştım. "Neden her zaman ben ortada kalıyorum ya! Olmadı işte bir şey!"

Bay Park birbirine bağladığım kollarımı çözmeye çalışırken ondan kurtulmaya çalıştığımda "Nasıl olmadı bir şey" diyerek elimi tutmuştu. "Ne oldu ki? Ben hiçbir şey bilmiyorum."

"Sen ısrarla benden duymak istiyorsun yani." Omuz silkerek elimi avucundan çekerken "Duymadığım bir şeye inanamayacağımı söylemiştim" dediğimde kaşlarını çatarak "Duyduğun her şeye inanıyor musun sen?" demişti. "Yani sana da inanmamam gerektiğini mi söylüyorsun. Öyle söylemiyor mu hyung?" Oldukça eğlendiğini saklamaktan çekinmeyen Yukwon hyung'a döndüğümde başını sallayarak öyle söylediğini belirtmişti.

"Ben hariç kimseye inanma tabii ki Yoongi. Bana inanabilirsin."

"Bay Park sizin ne farkınız var acaba?"

"Öğretmeninim ben senin. Bana değil de kime güveneceksin." Gülerek Yukwon hyung'a baktığımda bana göz kırparak "Bana güvenecek mesela" dediğinde Bay Park elini saçlarına götürüp alnına dökülen saçlarını geriye atarken kendi kendine gülmeye başlayarak "Ben çok tuhaf bir şey oldum, yemin ederim her şeyi kıskanabilme potansiyeline eriştim sayende" demişti. Söylediği şey beni bir miktar utandırırken bunun kötü bir his olduğunu söyleyemezdim aksine çok hoşuma gidiyordu.

"Hyung! Bu arada işe başladım ben." Birden bire başka konuya atlamamın nedenini anladıkları her hallerinden belli oluyordu. "Bunun ile ilgili sana önceden bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum." Sanırım kendimi kurtarmak isterken konuya yanlış yerden girmiştim çünkü Yukwon hyung da en az Bay Park'ın ilk başlardaki hali gibi çalışmamdan nefret ediyordu.

"Hyung bu sefer öyle bir yer değil." Endişe etmemesi için içten bir şekilde söylesem dahi tereddüt ettiği belliydi. Böyle yapmakta da haklıydı aslında ama şu anda çalıştığım kafede hiç dışarıya servise falan çıktığım yoktu ki. "Sakın bana yine dandik bir bisikletle servise çıktığını söyleme" dediğinde başımı iki yana sallarken "Garsonum sadece, servise falan çıkmıyorum. Gerçekten" diyerek inandırmaya çalışmıştım çünkü yalan da değildi zaten.

"Durun bir saniye. Ben hiçbir şey anlamıyorum, neler olduğunu bana da anlatmanız gerek." Bay Park tüm ilgisini vererek sorduğunda bakışlarımı çekerek küçük odanın camına doğru bakmaya başladığım için Yukwon hyung anlatmayacağımı anlayınca kendisi konuşmaya başlamıştı. "Servise çıktığında kaza yapmıştı-" sözünü keserek ileriye doğru atıldım ve "Benim suçum değildi" diyerek kendimi savundum. Çünkü gerçekten benim suçum değildi. Araba kırmızı ışıkta geçmişti ve bende kaçamamıştım işte. Hatta şanslı bile sayılırdın çünkü sadece omuzumdan yaralanmıştım. Bay Park yerinden kıpırdanarak "Şimdi de çok fazla çalışıyor, gecenin yarısı eve dönüyor ve beni bu konuda asla dinlemiyor" dediğinde şaşkın bir yüzle ona dönmüştüm. Bu konuyu da biz daha önceden defalarca konuşmuştuk.

"Orayı sevdiğimi söylemiştim ve sende orada çalışmaya devam etmeme izin vermiştin ama!"

"Oradakiler ile konuşup daha erken çıkmanı da istemiştim Yoongi!" Evet, bunu istemişti fakat herkes o saate kadar çalışmak zorundayken benim hiçbir sebep olmadan erken çıkmam hoş olan bir şey değildi. O eve erken gitmeyi bile istemiyordum ki ben. "Geç çıkmam sorun olmuyor." Az önceki sesime oranla daha sakin bir tonla söylediğimde Bay Park kaşlarını daha çok çatmıştı. "Başının çoğu zaman ağrıyor olması ve kendini kötü hissetmeni sen sorun etmiyor olabilirsin ama ben sorun ediyorum."

"Hey! Birbirinize bağırmayı keser misiniz? Karşımda kavga etmeniz hoşuma gitmedi ve Yoongi, o haklı. Yani eğer gerçekten onun söylediği gibi oluyorsa haklıdır."

"Ben eve erken gitmek istemiyorum! Sabaha kadar orada kalmamı isteseler yine kalırım çünkü eve dönmek istemiyorum! Eve gitmemek için yolumu ne kadar uzattığım hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Haklısınız kafede yoruluyorum ama kavga etmek gerçekten daha yorucu bir şey." Defalarca söylemiştim fakat yine söylüyordum ki, bir şey bilmeden konuşan insanlara çok sinir oluyordum. "Böyle düşündüğünü gerçekten bilmiyorduk Yoongi. Üzgünüm." Başımı iki yana sallayarak sorun olmadığını belli etmeye çalıştım. Her şeyi anlamalarını bekleyemezdim sonuçta.

Hepimiz sessizleştikten kısa bir süre sonra zil çaldığında da bunu bekliyormuş gibi önce ben kalkmış ve odadan çıkarak sınıfıma doğru ilerlerken düşündüğüm tek şeyde bu konuyu açtığım için pişman olduğumdu. Gayet mutlu bir şekilde girdiğim yerden bir tek ben böyle üzgün çıkardım zaten. Ne olurdu sussaydım da şu konuyu açmasaydım sanki. Biraz çenemi tutabilseydim şu anda bu kadar rahatsız hissetmezdim sanırım.




Geçiş bölümü oldu biraz ama yarın gelecek olan bölümde Sunmi ile Jimin'in ne karıştırdığını öğreneceğiz🤫

TEACHER | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin