"Dayı Dayı yapma nolur dayı!"
"Sen dilini uzattın lan bunun sen!"
Ağlamaktan içim çıkmıştı. Gözümün önünde yengemi dövüyordu her zaman ki gibi ama bu sefer daha beter.
"Tamam! Tamam evleneceğim tamam yeter dövme."
Yengemi bırakıp yanıma geldi.
"Pis besleme!"
Yengem zorla çıkan sesiyle anahtarı elime tutuşturup kaç dedi zorla kaç.
Kaç dakikadır böyle koşuyordum bilmiyorum. Arkamda ise beni yakalamak için gelen 2 adam vardı. Ayaklarımda derman kalmamıştı artık. Korkuyordum. Aslında bu kaçtığım çocukluğumdu, gençliğimdi, bendim. Kendimden kaçıyordum. Her şeyi beni ben yapan her şeyi bırakıp kaçıyordum. Geri asla dönemeyeceğim limanlara, hiç bilmediğim şehirlere, tanımadığım insanlara kaçıyordum. İnsanın en çokta kendinden kaçması canını yakıyordu. Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git tek başına kalınca kendine bile söyleyemediğin gerçekler yüzüne vuruluyordu. Nereye giderseniz gidin dönüp dolaşıp geleceğiniz yer gene kendinizdir.
Evden öyle perişan halde kaçmıştım ki ayağımda ayakkabı bile yoktu. Kars'ın bu soğuğunda bile can havliyle koşuyordum sadece. Eğer beni yakalarlarsa artık hiçbir eskisi gibi olmayacaktı. Koşmaktan nefes alamıyordum artık. Evimizin karşısında Tren garı vardı. Kendimi oraya atabilirsem her şey çok daha güzel olabilirdi. Koşuyordum sadece.
"Ahlem buraya gel! Kaçamayacağını sende biliyorsun!."
Peşimde bağıran adam kuzenimdi. Babasının her türlü pisliğini yapan Kerem. Beni yakalayınca ilk iş babasının yanına götürecek oda beni az önce para karşılığı evlenmeye zorladığı 60 yaşında ki adama verecekti. Yengem olmasaydı nasıl kaçardım bilmiyorum.
Can havliyle trenlerden birine atladım. Her kapı kilitliydi.
"Lütfen biriniz açık olsun."
Camdan gördüğüm kadarıyla yaklaşıyorlardı. Bir kaç kapı denedikten sonra bir tanesi açılmıştı. Hızla içeri girip yataklardan birinin içine uzandım. Biraz sonra vagonun için de ayak sesleri gelmeye başladı. Gözlerimi kapatarak dua etmeye başladım. Umarım beni görmezlerdi. Birisi bacaklarıma oturunca çığlık attım.
"Ah ayağım."
Üzerimi açan adam şaşkınca ve korkuyla bana bakıyordu.
"Sende kimsin?"
"Şey ben."
"Ne işin var burada."
Tam cevap verecekken kapı açılınca hemen kapattım yüzümü.
"Hayırdır birader pat diye giriyorsun içeri."
"Renkli gözlü uzun boylu bir kız gördün mü.?"
"Görmedim kardeşim çık vagonumdan."
"O yatakta ki kim?"
"Karım ve bu seni hiç alakadar etmez. Güvenliği çağırmadan git burdan."
Kerem ve yanında ki adam çıkınca kapıyı kitleyip yüzümü açtı.
"Sen bu adamlardan neden kaçıyorsun.?"
"Gittiler demi?"
"Gittiler. Soruma cevap verir misiniz. Ne işiniz burada ve neden kaçıyorsunuz."
"Ay tamam ya yemedik Vagonu al çıkıyoruz."
Kolumu tutup beni durdurdu.
"Dışarıdalar halâ. Sanırım yakalanmak istiyorsun."
Bay ukalânın tutuğu kolumu çekip karşısına oturdum. Ayaklarım feci halde kanamıştı ve acıyordu. Biraz sonra tren hareket edince camdan Kerem ve yanında ki adamı gördüm. Derin bir nefes alarak karşısına oturdum.
"Anlatacak mısın artık.?"
O sırada kapı çaldı. Biletler için gelmişlerdi. Ve benim biletim yoktu.
"Eşimin biletini unutmuşuz evde." Diyerek yüklü miktarda para uzattı adama. Başta itiraz edecek olsa da sonra vazgeçti ve parayı alıp gitti.
"Teşekkür ederim. Hem bilet için hem de hayatımı kurtardığın için."
"Artık sorularıma cevap verecek misin?"
"Teşekkür ettik işte daha ne bekliyorsun."
"La havle ve la."
"Bu tren nereye gidiyor?"
"Şanlıurfa." (CEYLANPINAR TREN İSTASYONU)
Oflayarak arkama yaslandım. Ne yapacaktım ben şimdi. Hiç bilmediğim bir memlekette hiç tanımadığım insanların arasında. Yorgunca kafamı cama yasladım. Yataklı vagon olduğu için içerde sadece ben ve adını bilmediğim hayatımı kurtaran bu adam vardı. Soru sorma faslı bitince dakikalarca koşmanın verdiği yorgunlukla gözlerimi uykuya teslim ettim.
_______________________________________________
"Hanımefendi uyanın."
Uyandığım da odada benden başka kimse yoktu ve tren durmuştu. Hayatımı kurtaran adama baktım burada değildi.
"Urfaya geldik treni boşaltmamız gerekiyor. Bu zarfı eşiniz bıraktı." Diyerek zarfı uzattı. Zarfta yüklü miktarda para vardı. Ayaklarım feci bir hâlde olmasına rağmen trenden zorla indim. Koskoca şehirde yapayalnız kalmıştım işte. Bekleme yerinde ki taksilerden birine binip kalacak bir otel aradım. Üstüm başım harabe gibiydi.
Taksicinin beni getirdiği otele gelip bir oda kiraladım. Ayaklarım çok kötü görünüyordu. Otelde ki çalışanlardan rica edip bir ayakkabı istedim. Geçici olarak verdikleri ayakkabıyı kenara bırakarak yorgunca yatağa uzandım. Tavanla bakışırken 24 yıllık hayatımda hiç yüzüm gülmemişti. Şimdi ise her şeyimi bırakıp bir başka memlekette yaşamak zorundaydım. Kars'a dönemezdim artık. Beni bulup yeniden hayatımı mahvetlemelerine izin veremezdim. Göz yaşlarımı silerek banyoya gittim. Yavaşça ayaklarımı yıkayıp bulduğum pez parçasıyla sardım. Bu halde gidip alışverişte yapamazdım. Vagonda karşılaştığım adını bilmediğim adam oldukça yüklü bir para bırakmıştı. Oflayarak balkona çıkıp etrafı seyretmeye başladım. Burada beni bulamayacaktı kimse. Arkadaşlarım, yengem de bulamayacaktı maalesef. Alışmadığım bir şehirde ağlayınca göz yaşlarımı silecek bir yengem yoktu artık. Hissettiğim acıyla etrafı seyretmeye başladım. İşten çıkıp eve yetişmeye çalışan insanlar, arabaların korna sesleri, çocukların neşesi, sokak satıcıları, her şey ve herkes yaşam mücadelesindeydi. Tıpkı benim gibi. Bakmadı kimse ardımdan, kimse el sallamadı. Sadece gidiyorum her yerden, kendimi de bırakıp. Uyanmak istediğim de bile kimse dokunmuyor tenime, bağırmıyor artık kimse. Alabildiğine tuhaf , karabasanlı yollardan geçiyorum. Kimse dur demiyor , dönüp bakmıyor. Sanırım kimse bana inanmıyor, el uzatıp yardım etmiyor. Hayatımızın bir bölümü birilerinin mahvettiği hayatımızı düzene sokmakla bir bölümü de kendimizi iyileştirmek zorunda kalmakla geçiyor. Kimse kimseye merhem olmaya çalışmadan hep acısından vurmaya özen gösteriyor. Çünkü kimse kimseye karşı iyi niyet beslemiyor artık. Değişiyoruz, bizimle beraber koskoca bir dünyada değişiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |
ChickLitŞanlıurfa'nın soylu ailelerinden olan Karabulut'ların varlık içinde yüzmesine rağmen kızını iyileştirmek için hiçbir çare bulamayan oğulları Asaf Mirza'nın tesadüfen karşılaştığı bir kadın ile yaşadığı soluksuz aşk ve hayat hikayesi. "Bazı insanlar...