ASAF MİRZA'DAN DEVAM
Ahlem gidince sinirle eve girdim.
"Anne ! Anne ne yaptığını zannediyorsun sen gene ne yaptın ya!"
"Gelip bana o kenar mahalle kızını savunma sakın. Almış işte."
"Gördün mü gözlerinle, şahit oldun mu?"
"Görmem mi gerekiyor?"
"Sen , sen nasıl bir kadınsın! Utanıyorum senden."
Sinirle anneme bakarken yengem geldi koşarak.
"Asaf yetiş Narin bayıldı."
Koşarak yukarı çıktığım da yerde baygınca yatıyordu. Kucağıma alarak hemen hastaneye götürdüm.
Doktor bir süre kontorl ettikten sonra çıktı odadan.
"Kızım iyi mi?"
"Asaf bey size geçen geldiğinizde de söyledim. Narin'in stres ve üzüntüden uzak durması gerekiyor. Kızınız sırf bu yüzden konuşmuyor bunu sizde biliyorsunuz. Böyle giderse ömür boyu konuşmayacak. Kalp hastası ve küçük kalbi bu kadar üzüntüyü kaldıramaz. İstanbulda ki sonuçlar çok olumluydu. Bugün görüyorum ki o kadar emeğimiz boşa gitmiş."
"Peki şuan nasıl?"
"Şimdi kendine gelene kadar ağrısı olmasın diye sakinleştirici ve ağrı kesici verdik. Bir süre uyur. Eve götürebilirsiniz ama yine söylüyorum kızınızın kalbi bu kadar üzüntüyü kaldıramaz."
"Teşekkür ederim daha dikkatli olacağım."
Narini alıp eve getirdik. Halâ uyuyordu. Benim odamda ki yatağa yatırarak bende yanına oturdum. Abim ve yengem de başımda bekliyordu.
"Annemi görmek istemiyorum sakın gelmesin buraya."
"Tamam yengem sen merak etme. Narin ile ilgilen sen."
Onlar odadan çıkınca kucağıma alarak saçlarını öptüm.
"Sen gidersen ben napacağım bu dünyada? Sensiz nasıl katlanacağım dünyanın kötülüğüne? En çıkmaz zamanımda hayata bağlayan sen oldun beni. Şimdi böyle gidersen naparım güzelim."
Bir tek Narin söz konusu olduğun da ağlardım. Sadece onun için gerekirse ölebilirdim. Narin iyi olması için götürnediğim doktor kalmamıştı. Maalesef ki para kızımı iyi edemiyordu. Ona bir şey olacak diye aklım çıkarken bu korkuyla nasıl yaşanır bilmiyordum. Küçücük kalbi bu kadar üzüntüyü kaldıramaz demişti doktor. Haklıydı da ben bile kaldıramazken o nasıl kaldıracaktı?
_______________________________________________________
Sabaha kadar başında beklemiş 1 saniye bile uyumamıştım. Sabah uyanıp gözlerime baktı.
"Günaydın sevgilim , aşkım, her şeyim."
Sıkıca sarılarak ağlayamaya başladı.
"Neden ağlıyorsun bir tanem."
Kucağıma alarak sakinleştirmeye çalıştım. Sesimize yengem geldi.
"Uyanır uyanmaz ağlamaya başladı."
"Kıyamam kuzuma ben niye ağlıyorsun yengecim."
Yengemde kucağına alıp her ne kadar sakinleştirmeye çalışsada fayda etmiyordu. Ağlaması sanki daha da şiddetleniyordu.
"Ben sana diyeyim Ahlemi istiyor bu kız."
"Kapalı telefonu. Ayrıca açık olsa ne olacak sanki gelecek mi."
Sinirle ayağa kalkarak camı açtım. Nefes almak istiyordum huzurla. Narini sakinleştirmek için aşağı indirip abim ile oynatmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar anlam ifade etmiyor , ya ağlıyor ya da mızmızlanıyordu. Biraz sakinleşince bu sefer de yemek yemiyordu. Her şey güzel gidiyor derken bu gidişat onun sağlığı için hiç iyi değildi.
________________________________________________________
Aradan 2 gün geçmesine rağmen Narin süt dışında bir şey içmiyor, yemiyor, doğru dürüst uyumuyordu bile. Yüzünde ki mutsuzluk içimi parçalıyordu. Yemek yemediği için de halsiz kalıyordu. Koltukta resim yaparken diz çöktüm önünde.
"Bir tanem, biraz yemek yiyelim mi?"
Hayır anlamında başını salladı.
"Aşkım ama hasta olacaksın böyle yapma nolur."
Hayır anlamında başını sallayarak gözlerime baktı dolu dolu. Öperek kucağıma aldım.
"Ben seni böyle görünce çok mutsuz oluyorum aşkım ama. Nolur yapma kızım bir şeyler yemezsen ilaç içemezsin, sonra hasta olursun."
Ağlayarak boynuma sarıldı tekrar. Yengem çok haklıydı Ahlem'i istiyordu. Narini yengeme vererek İlker'i aradım. Beraber çıkıp evini bulmaya çalışacaktık.
"Kocaman şehirde nerede kim bilir oğlum evi."
"Ne yapıp edip bulmamız gerekiyor yoksa kızım gözümün önünde ölecek."
"Allah korusun oğlum dur bir hemen celallenme buluruz."
Telefonunu 2 gündür açmadığı için mesaj da atamıyorduk. Çok kırmıştı annem Ahlem'i.
"Safiye teyze de ağır konuşmuş ben olsam bende açmazdım telefonu."
"Ne güzel destek oluyorsun sen öyle valla ya."
"Ya tamam sen bırak beni de nasıl yapacağız da bulacağız kızı onu söyle."
"Bilmiyorum bilmiyorum. Korkuyorum yine kriz geçirecek diye. Bu kadar emek boşa gidecek yoksa."
"Ah be ah keşke elimizden bir şeyler gelse."
"Kardeşim 2 tarafa ayrılalım elbet tanıyan çıkar."
"İnşallah dostum bakalım. Kolay gelsin sanada o zaman."
Beraber ayrılarak aramaya başladık. Onu bulamam gerekiyordu. Kızım için onu bulmam gerekiyordu. Gözümün önünde ölmesine izin veremezdim. Ne olursa olsun affetmesi için elimden geleni yapacaktım. Gerekirse annem özür dileyecekti ondan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |
ChickLitŞanlıurfa'nın soylu ailelerinden olan Karabulut'ların varlık içinde yüzmesine rağmen kızını iyileştirmek için hiçbir çare bulamayan oğulları Asaf Mirza'nın tesadüfen karşılaştığı bir kadın ile yaşadığı soluksuz aşk ve hayat hikayesi. "Bazı insanlar...