A L T I N C I B Ö L Ü M

47.6K 2.5K 463
                                    

Duyduğum ses ile arkamı döndüm ve karşılaştığım şey ile şok oldum. Vagonda karşılaştığım adını bilmediğim adam meğerse Asaf Mirza Karabulut'muş. Bu şok ile göz göze geldik.

"Anne ne yaptığını zannediyorsun sen?"

"Oğlum sen karışma."

"Ne demek karışma anne! Ne demek karışma. Kızımın hayatı söz konusu iken sen nasıl olur da bize yardım etmeye çalışan birisine böyle davranırsın?"

"Kızına yardım edecek insan bir bakıcı değil, annedir anne."

"Yeter artık! Bıktım bana yaptığın baskılardan, hayatıma burnunu sokmandan yeter."

Ben çantamı alıp evden çıkarken peşimden gelip kolumu tuttu.

"Bekler misin biraz , lütfen."

"Neden? Annenin söyledikleri yetmedi sıra sende mi?"

"Özür dilerim. Annemin söyledikleri için, tavrı için."

"Annenin derdi seni uygun birini bulup seni başgöz etmek. Anladığım kadarıyla bakıcıya karşı."

"Narin annemin değil benim kızım. Bugün yengem senin sayende adam akıllı bir şeyler yediğini söyledi ne kadar mutlu oldum anlatamam. Lütfen, bu olanları olmamış sayıp işine geri dön. Biliyorum senin için çok zor ama benim kızım söz konusu. O söz konusu olunca her şey bitiyor bende."

"Bu olanları sırf hayatımı kurtardığın ve bıraktığın para için teşekkür edememiştim diye teşekkür anlamında kabul ediyorum. Ama aynı şey yine tekrarlanırsa."

"Söz veriyorum olmayacak."

"Peki bu seferlik öyle olsun bakalım."

"Tanışamamıştık. Ben Asaf Mirza Karabulut."

"Ahlem Aktaş."

"Çok memnun oldum Ahlem yarın görüşürüz o zaman."

"İyi akşamlar."

"Ben bırakayım seni?"

"Yok sen kızınla ilgilen. Ben giderim."

"Kapıda şoför seni bekliyor olacak akşam vakti tek gitme isterim."

İtiraz etmeden kabul ettim. Eve geldiğim de Fahriye ayaktaydı sadece.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum. Biraz müsaitsenkonuşalım mı?"

Beraber bahçeye çıktık.

"Geldiğimden beri Allah razı olsun elinizden gelen her şeyi yaptınız. Evinizi açtınız, yemeğinizi paylaştınız, ne desem az kalır size. Gerçekten hakkınızı ödeyemem."

"Olur mu öyle şey ne rahatsızlığı?"

"Ben bir kaç ev sahibi ile görüştüm. 1+1 evlere baktım bir tanesi olumlu konuştu sağ olsun. Yarın oraya taşınmayı düşünüyorum. Hem işte buldum para konusunda sıkıntı çekmem artık."

"Keşke bu kadar acele karar vermeseydin canım. Bize rahatsızlık falan da verdiğin yoktu ayrıca. Ama sen kendini nasıl iyi hissedeceksen öyle olsun tabi."

"Her şey için teşekkür ederim."

"Burada bir ailen olduğunu unutma sakın olur mu? Bizim kapımız sana hep açık."

"Sık sık ziyaretinize geleceğim bundan hiç süphen olmasın. "

_________________________________________________________

Ertesi sabah bana kucak açan açan güzel aile ile vedalaşıp tuttuğum eve gittim.

(Evin küçük olmadığını bende biliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Evin küçük olmadığını bende biliyorum. Sadece RESİM ÇOK HOŞ OLDUĞU İÇİN KOYDUM. Kırıcı yorumlar yapmazsanız sevinirim.)

Çok küçük aynı zamanda tamda bana göreydi. Yavaş yavaş hayatımı düzene koyabiliyordum. Üstelik Karabulut'ların evine de çok uzak değildi. Sabah erken geldiğim için temizlik işini akşama bırakarak hazırlanıp Karabulut'ların evine gittim.

İçeri girince Narin koşarak kucağıma geldi.

Gülerek öptüm. "Oh kuzum benim. Günaydın."

O sırada Buket hanım ve Asaf Mirza bey de yanımıza geldiler.

"Hoş geldin canım."

Buket hanım bu evde ki en samimi insandı. Aramızda 8 yaş falan vardı bu sebeple daha çok abla gibi yaklaşıyordu.

"Hoş buldum Buket hanım."

"Şu resmiyeti aradan kaldırsak artık. Ben böyle şeylerden hiç hoşlanmam."

"Peki nasıl isterseniz."

Asaf Mirza da oradan lafa atlayarak onayladı.

"Banada adımla seslenirsen sevinirim. Resmiyetten hoşlanmam."

"Peki."

"Bu arada Narin bugün hiç yemek yemedi biliyor musun Ahlem ablası."

Kucağımda ki Narini öptüm.

"Neler duyuyor bu kulaklar aman Yarabbi."

Gülerek bana baktı.

"Bende kahvaltı yapmamıştım sana sıcak poğaça aldım beraber yiyelim mi?"

Evet anlamında kafasını salladı gülerek.

"Artık yemek için de seni bekleyecek anlaşılan."

Gülerek beraber bahçede ki koltuklara oturduk.

Narine yemek yedirirken Safiye hanım geldi bahçeye.

Dün Asaf Mirza annesi ile konuşmuş olacak ki sadece bana ölümcül bakış atmak ile yetinerek tekrar içeri geçti. Bu kadının bana karşı olan saçma sapan düşmanlığını anlamıyordum. Narin bana çizdiği resimleri gösteriyordu.

"Aslında resime yeteneği var bunu geliştirse çok güzel olur."

Asaf Mirza karşımda oturuyordu.

"Piyano çalmayı çok istiyor o yüzden aldık piyano ama kimseye yaklaşmadığı için haliyle öğrenemedi."

"Piyanomu?"

"Biliyor musunuz piyano?"

Gülerek Narini kucağıma aldım.

"Bir kaç müzik aleti biliyorum tabi piyano çok severim ben beraber çalalım mı?"

Sevinçle boynuma sarılınca içeri geçtik.

Narin âdeta hayranlıkla beni seyrediyordu. Bende gülerek onu. Narini kucağıma alarak yavaş yavaş tuşlara bastırdım. Yüzünde ki mutluluk görülmeye değerdi. Sanırım bu şehrin bana kattığı güzelliklerin başında Narin geliyordu.

7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin