Ertesi sabah Narin ben ve Asaf Mirza çocuk esirgemeye gittik. Müdür Okan bey yanımıza gelerek odasına davet etti. Narin'den dolayı Asaf Mirza ile araları iyiydi. Asaf Mirza dün yine bir evlât edinmek istediğimizi söylemiş. Narin de olduğu gibi yeni doğmuş bir çocuk olmasını istediğimizi söyledik.
"Asaf bey sizi Narin den dolayı tanıyoruz. Evlât edinmek isteyen aileleri ilk başta araştırıp gerekli kriterleri sağlayabilirlerse izin veriyoruz. Ama Narinin ne kadar rahat bir hayat yaşadığını ona gözünüz gibi baktığınızı biliyoruz. Bu yüzden belgeleri siz gelmeden hazırladım imza atmanız yeterli olacak."
"Teşekkür ederiz Okan bey. Dediğim gibi erkek ve yeni doğmuş bir çocuk olmasını istiyoruz."
"İşin garip tarafı 1 hafta önce Trn garında terk edilmiş bir bebek geldi. Babası yok annesi de bıraktıktan sonra inithar etmiş."
"Tren Garı mi dediniz?"
"Evet soğuktan donmak üzereydi biz bulduğumuz da. Henüz isim bile koymadık."
İstemsizce dolan gözlerle Asafa baktım. Gülümseyerek Okan beye döndü.
"O bebeği evlât edinmek istiyoruz."
"Emin misiniz? Başka bir ço-"
"Eminiz."
Narin heyecanla bana ve babasına bakıyordu. Biraz bekledikten sonra bebeği getirdiler. Her hâli ile o kadar muazzam ve kusursuzdu ki. Minicik elleri, dudakları, gözleri her şeyi ile huzur doluydu.
"Sen ne kadar güzel şeysin öyle."
Asaf Mirza imza işini hallederken bizde Narin ile arabada onu bekledik.
"Anne kardeşim çok tatlı demi?"
"Evet aşkım çok tatlı."
Gülerek öptü kokusunu içine çekerek.
"Ayy çok güzel kokuyor."
Cennet gibi kokuyordu. Asaf Mirza gelince ilk iş olarak Alışverişe gittik. Gerekli olan birçok eşyayı alıp eve geldiğimiz de Buket abla ve Fahriye heyecanla bebekle ilgileniyorlardı.
"Ee adını ne koyacağız bu yakışıklının."
Gülerek Asafa baktım.
"Savaş. Savaş olsun mu? Hayata dair hep en güzel şekilde savaşması için."
"Tam da ona lâyık, olsun."
Narin biran olsun başından ayrılmıyor kardeşiyle ilgileniyordu. Onları böyle görmek mutlu ediyordu bizi. 4 kişilik mükemmel bir aile olmuştuk işte tamda şuan.
Savaş ve Narin ikiside ailemize neşe katacaktı. Asaf Mirza ise mutluluktan dört köşeydi.
"Aşkım Savaş çok güzel değil mi?"
Ellerime krem sürerken ona döndüm.
"Öyle valla. Narin de çok sevdi, akşama kadar başından ayrılmadı. En son uyuyakaldı da öyle ayırdık."
"İnşallah ikisi de çok iyi anlaşacaklar."
"İnşallah sevgilim."
Asaf Mirza'nın yanına Savaşı bırakıp mama için aşağı indim. Geri geldiğim de gördüğüm manzara her şeye bedeldi. Narin bir tarafına Savaş bir tarafına uzanmış üçüde uyuyordu.
Bir kadın için dünya da ki en güzel görüntü sanırım bu olabilirdi. Anne olmak yalnızca evlât doğurmak değil her anlamda onlara annelik yapabilmekti. Asaf Mirza ve ben belki hiçbir zaman kendi evladımızı sevemeyecektik ama Narin ve Savaş bize anne baba olma duygusunu en güzel şekilde hissettiriyorlardı.
İki çocuğunuzu da Allah'a lâyık bir kul, Hz. Muhamed sav'e lâyık bir ümmet ve bizlere lâyık birer evlât olacak şekilde yetiştirmek için elimizden ne geliyorsa fazlasını yapacaktık.
“Göklerin ve yerin hâkimiyeti Allah’ındır. O dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlat, dilediğine erkek evlat verir, yahut kızlı oğlanlı olarak her iki cinsten karma yapar. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi mükemmel bilir, her şeye kadirdir.” (Şura, 42/49-50)
“Bir şey verip ikramda bulunduğunuzda (erkek-kız ayırımı yapmaksızın) çocuklarınıza eşit verin. Şayet ben bir tarafa fazladan vermeyi tercih etseydim, kızları / kadınları tercih ederdim.” (Zevaid, h. no:6759; Kenzu’l-Ummal, h. no:45359)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |
ChickLitŞanlıurfa'nın soylu ailelerinden olan Karabulut'ların varlık içinde yüzmesine rağmen kızını iyileştirmek için hiçbir çare bulamayan oğulları Asaf Mirza'nın tesadüfen karşılaştığı bir kadın ile yaşadığı soluksuz aşk ve hayat hikayesi. "Bazı insanlar...