Vedalar hep güzel yürekleri acıtır derler ya öyle gerçekten. Bana o son bakışını hiç unutmayacağım Asaf Mirza. Hayatımı değiştiren adam.
ASAF MİRZA'DAN DEVAM
Eve geldiğimiz de Narin'i yatağına yatırıp bahçeye çıktım. Babam ve annem karşı da oturuyordu onları es geçerek hamağa oturdum. Hayatım da sayılı kez ağlamıştım ama şuan deli gibi ağlamak istiyordum. Yengem ve abim yanıma gelip bir tatsızlık olduğunu anladılar.
"Yengecim bu ne hâl noldu sana?"
"Asaf Mirza iyi misin kardeşim?"
Cevap verecek takatim bile yoktu.
"Gidiyor."
Diyebildim zorla.
"Kim nereye gidiyor?"
"Ahlem, şehir dışına ve bir daha görüşmeyelim dedi."
Yengem ve abim şaşkınca bir birine bakarken annem geldi.
"O kızın arkasından mı ağlıyorsun?"
"Anne yeter üstüne gitme görmüyor musun ne halde?"
"O kenar mahalle kızını unutacaksın Asaf"
Sinirle ayağa kalkınca yengem kolumu tuttu.
"Yengecim tamam sakin ol."
Dolan gözlerimle sadece yüzüne bakıp odama çıktım. Bu kadın annem olamazdı...
AHLEM'DEN DEVAM
Asaf Mirza'nın mutlaka konuşmak isteyeceğini bildiğim için bu geceden gittim Fahriyeye. Fahriye'nin ailesi köye taşındığı için ev bize kalmıştı. Artık beraber hayatımızı düzene sokacaktık.
Kapıyı açınca sadece gözlerime baktı. Bu veda hayatımın en zor vedasıydı çünkü. Hemen odaya geçip sadece uzandım. Uyumak değildi maksadım ama bir şeyler duymakta istemiyordum. En çokta Narin'i bırakmak acıtmıştı canımı. En çok o zor geliyordu bana.
2 gün sonra gizlice evin uzağından Narin'i görmeye gittim. En azından bunu yaparak özlemimi dindirebilirdim. Hâlâ olayı bilmediği için ya da asla anlatamayacakları için yüzü gülüyordu. Onu böyle mutlu görmek bana huzur veriyordu. Az da olsa yüreğime su serpiyordu.
Aynı şehirde artık Karabulut ailesine görünmeden, varlığımı dahi hissettirmeden yaşayacaktım. Neden kaçmıştım Asaf'tan? Annesi istedi diye mı? Yoksa o kendime bile itiraf edemediğim sebep yüzünden mı? Neydi maksat? Aslında bu sorunun cevabı beni bile korkutuyor ve üzüyordu. Artık onlarsız DEVAM edecektim.
Akşam yemeğin de Fahriye ile bundan sonra yapacaklarımızı konuştuk.
"Benim çalıştığım mağazada çalış sende hem ikimiz bir üstesinden geliriz her şeyin."
"İyiki varsın Fahriye iyiki."
"Sende iyiki varsın güzelim."
"Ben şu ilerde ki Kuran Kursu ile görüştüm. Orada hafta sonları kızlara kuran dersi vereceğim gönüllü."
Güldü."Oh mis. Desene bundan sonra istemesen de beraberiz."
Güldüm."Seni ben ahirette bile isterim , senin gibi dostu başka nerde bulurum."
Gülümsedi."Hadi yemek yiyelim de biraz Risale Dersi yapalım özlemiştim valla."
"İyi hadi bakalım."
Biz Risale Dersi yaparken kapı çaldı.
"Kim ki bu saatte?"
Perdenin arkasından bakıp geldi.
"Asaf Mirza kapıda."
"Ne?"
Perdenin arkasından baktım.
"Bunun ne işi var burda?"
"Sen saklan zaten içeri almam."
Kapının arkasına geçtim Fahriye açtı kapıyı.
"Fahriye rahatsız ediyorum özür dilerim."
"Buyur Asaf Mirza bir şey mi oldu?"
"Ben Ahlem için gelmiştim."
"Ahlem gitti biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum, biliyorum da. Eğer seni ararsa , ne biliyim bir haber verirse banada söyler misin?"
"Ne için?"
"Onu merak ediyorum. Bu gidişi sadece beni değil hepimizi çok üzdü."
Sesi o kadar kötü geliyordu ki.
"Peki Asaf haber veririm."
"Teşekkür ederim iyi geceler."
"Sanada."
Kapıyı kapatınca gözlerime baktı.
"Kızım bu adam sana deli gibi aşık ben sana söyleyeyim."
Perdenin arkasından ona bakarken konuştum.
"Olmaz diyorum Fahriye, unutması gerek."
"O belki unutur da sen onu nasıl unutacaksın?"
Haklıydı belkide o beni unuturdu ama ben onu nasıl unutacaktım. Bu imtihanda da hayırla çıkmak için Allah'a dua etmekten başka çarem yoktu. İkimizin daha fazla üzülmemesi için en hayırlısı buydu çünkü. İnsan yana yana da vazgeçermiş, zorundaymış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |
Chick-LitŞanlıurfa'nın soylu ailelerinden olan Karabulut'ların varlık içinde yüzmesine rağmen kızını iyileştirmek için hiçbir çare bulamayan oğulları Asaf Mirza'nın tesadüfen karşılaştığı bir kadın ile yaşadığı soluksuz aşk ve hayat hikayesi. "Bazı insanlar...