4 GÜN SONRA
Bu 4 günlük süreçte taziye işleri ile ilgilenirken bir yandan da hastanede yaşam savaşı veren Allah'ın emaneti 2 çiçeğimi de yalnız bırakmamaya çalıştım. Şu 4 günde zayıflamış, halsizleşmiş ve ruhsuzlaşmıştım.
Camın ardından onları seyrederken yengem geldi yanıma. Bora da benden farksız değildi. O da bir saniye olsun ayrılmamıştı. Gözlerimi camdan ayırmadan derin nefes aldım.
"Sanki asırlar boyu yaşayacakmışız gibi ne kadar gereksiz telâşları, ne kadar lüzumsuz yükleri sırtlanıyoruz. ruhumuza, kalbimize, aklımıza, efkârımıza, omzumuza kısacası her zerremize şunu öğretemiyoruz mülkü sahibine teslim etmeyi. Allah; kırılan kalplerin, solan çiçeklerin, yorulan atların, kar yükünü taşıyan dağların, yetim bir çocuğun, az gören bir gözün, dile gelmeyen mahzûn bir sözü, şükredenin, bekleyenin, sabredenin, vazgeçmeyenin, terketmeyenin mükâfatını ahirete saklamıştır yenge ama biz bunda bile acele ediyoruz. Ölümü unutup hep kalp kırıyoruz. İncitiyoruz.
Biliyor musun yenge, Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur. En büyük okul hastane koridorlarıdır. Hayat hastane önünde canından bir parçayı bekleyince sana en büyük dersi veriyormuş. "
Yengem elini omzuma atarak sırtımı sıvazladı.
"Dua et, bolca dua. Allah elbet bu imtihanı da seni denemek için verdi. Sabret."
"Sabır , başı meşakkatli, sonu bal gibi olan gizli bir meyve gibi. Ama biz insanlar olarak sadece meşakkatli kısmında kalıyoruz. Biraz sabretsek bal kısmı her şeye değecek."
Yengem elinde ki diğer bardağı da Boraya uzattı. Yengemin hakkını bir ömür ödeyemeyecektim. Annemden çok annelik yapmıştı bana.
Camın ardından ne kadar kaldım, onları ne kadar seyrettim bilmiyordum. Artık uykusuzluk ve üzüntüden harab olmuş bedenime yenik düşerek odalardan birine geçerek birazda olsa uyumayı denedim.
Gözlerimi açtığım da saat 18.35 civarıydı. Elimi yüzümü yıkayıp abdest alıp akşam namazını kıldıktan sonra yeniden yoğunbakımın önüne gittim. O sırada Bora ve Yengem ağlıyordu. Bir kaç adim ötemde ağlayarak Boraya sarılan yengeme bakınca ayaklarımın bağı çözüldü âdeta. Ne yapacağımı bilmeden sadece onları izledim. Tahmin ettiğim şeyin olmamasını dileyerek bir kaç adım atabildim sadece. Kafamı cama çevirdiğim de karşılaştığım manzara her şeye bedeldi.
Ahlem ve Narin gülümseyerek bize bakıyorlardı. İkiside o kadar yorgun ve halsiz görünüyorlardı ki. Bu hâlleri ile bile bakmaya kıyamayacağım kadar güzellerdi. Dolan gözlerimle elimi cama koyarak sadece onlara baktım. Biraz sonra Doktor içerden çıkarak yanımıza geldi. Ben hâlâ camın önündeyken konuştu.
"Gözümüz aydın , hastalarımız iyileştiler birazdan normal odaya alacağız. Geçmiş olsun."
Tutmak için savaşmadığım gözyaşlarım yanaklarıma hücum ederken yavaşça yere çökerek ayaklarımı kendime çektim. Şuan bu mutluluk için şükretmek ve dua etmekten başka nasıl teşekkür edilirdi bilmiyordum. Yengem ve Bora yanıma gelerek sarıldılar.
"Uyandı ablam , uyandı Asaf abi uyandı."
Uyandı. Sanki onunla beraber bütün dünya da uyandı. Akşam vakti sanki güneş yeniden doğdu. Ay'ın ışığı bile bir başka aydınlıktı şimdi.
Birkaç dakika sonra odaya girdiğim de Ahlem'in gözleri gözlerimi buldu. Annem ve Yengem başındaydılar. Onların arasından gözlerini benden çekmeden gülümsedi. Yavaşça yerinden kalktığında topladığı bütün gücüyle boynuma sarıldı.
Sanki yıllardır görüşmüyorduk. Yıllardır hasret kalmıştık. Kafasını boynuma gömerek bir süre sadece ağladı. Bende , o da. 'Çok özledim' döküldü sadece dudaklarından.
Yavaşça geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözyaşlarını silince gülümseyerek avcumu öptü. O sırada Narin de yanımıza gelip sarıldı.
Şu anı ne kadar istemiş ve ne kadar özlemiştim. Karım ve Kızım. Allah'a verdiğim sözü tutacaktım. Bir daha onlara zarar gelmemesi için gerekirse ölürdüm bile.
Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder. | Şûra , 30 |
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.VAGON | Tamamlandı,Düzenleniyor |
Literatura FemininaŞanlıurfa'nın soylu ailelerinden olan Karabulut'ların varlık içinde yüzmesine rağmen kızını iyileştirmek için hiçbir çare bulamayan oğulları Asaf Mirza'nın tesadüfen karşılaştığı bir kadın ile yaşadığı soluksuz aşk ve hayat hikayesi. "Bazı insanlar...