17

867 478 33
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

15 Haziran 2018

Oldukça büyük bir yüzme havuzu, kapalı spor salonu, hiçbir yerde görmediğim kondisyon aletlerinin bulunduğu fitness salonu, Türk hamamı, sauna, masaj odası, güzellik salonu, müzik atölyesi, sinema odası, hobi atölyesi ve en sevdiğim yer olan kütüphaneyi gezdikten sonra şimdi beyaz odada yuvarlak masada yaşam koçum Jack Thurston'la birlikte oturuyordum.

"Hanımefendi, şimdi sizinle birlikte bir plan oluşturmamız gerekiyor."

Robert Amca'yla konuştuklarımız hâlâ aklımdaydı ve beni huzursuz eden şeyler vardı. Babam her zaman içgüdülerime güvenmem gerektiğini söylerdi. Şu an ise içgüdülerim bu malikâneden kaçarak gitmem konusunda alarm çanları çalıyordu. Yaşam koçumun hanımefendi demesiyle irkildim ve gözlerimi devirerek ona baktım.

"Lütfen bana hanımefendi deme. Adım Havva ve spor yapmayı hiç sevmem. Sadece yüzme ve yürüyüş düşünüyorum."

Babam Abant Gölü'nde bana yüzmeyi öğretmişti. Daha altı yaşındayken göle girmekten korktuğum için babam tarafından suya itilerek, hayatta kalma içgüdümle yüzmeyi öğrenmiştim. "Bacaklarını çırp Havva, daha kuvvetli çırp!" diye bağırıyordu. Birkaç yıl sonra tek ve derin bir nefesle gölün bir ucundan girip diğer ucundan çıkmayı başarmıştım.

"Pekâlâ şöyle yapalım o zaman. Her gün yarım saat yürüyüş, yarım saat yüzme ve yoga, haftada iki kez fitness ve masaj nasıl olur?"

Dik dik ve şaşkın bakışlarla yaşam koçuna bakıyordum şimdi. "Spor yapmayı sevmem" cümlesinden anladığı bu muydu yani?

"İstemesem de bunları yapmak zorundayım değil mi?"

"Efendim -ters bir bakış atınca, düzelterek- Havva, bunlar sizin sağlıklı bir hayat sürmeniz için gerekli olan aktiviteler. Addisonlar için sağlıklı beden, olmazsa olmazlarındandır. Üstelik elinizin altında böyle bir imkân varken değerlendirmemeniz olmaz."

"Tamam, anlıyorum ama burada fazla kalmayı düşünmüyorum zaten. Şimdi yalnız kalabilir miyim?"

"O zaman bu kısa zamanı iyi değerlendirmemiz gerekecek. Günlük hayat çizelgenizi hazırlayıp size getiririm, iyi günler" dedi ve odadan çıktı.

Beni tedirgin eden çok şey vardı. Canım çok sıkkındı. Biraz sessiz kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Ley hatları teorisi gayet mantıklıydı. Babamla derslerimizde bu tarz bir konunun geçtiğini hatırlıyorum ama fazla detay vermemişti.

Tarikat olayı ise tüylerimi ürpertiyordu. İnançları neydi acaba? Göbekli Tepe'ye tapıyor olabilirler miydi? Orayı inşa eden ilk insanlar ve binlerce yıl sonra anıtları, İngiltere'ye inşa edenler aynı soydan mı geliyordu yani?

İyi ki kütüphane vakitlerim konusunda bir sınır konulmamıştı. Orada Addison ailesinin sırları hakkında bir şeyler bulabileceğimden eminim.

Kapının çalınmasıyla birlikte yine düşüncelerimden sıyrıldım. Gelen dünkü Doktor Stephan Cavan'dı.

"Merhaba Havva, bugün nasılsın?"

"İyiyim doktor teşekkürler." Neden gelmişti acaba?

"Buraya tahlil sonuçların hakkında seni bilgilendirmek için geldim. Görünürde ciddi bir şeyin yok. Sadece bazı vitamin değerlerinin düşük olduğunu tespit ettik. Bunun için kısa süreli bir ilaç tedavisini uygun gördüm. Her gün aynı saatte ilacın sana getirilecek."

"İlaç içmeyi hiç sevmem doktor."

"Zaten kısa süreli bir tedavi olacak merak etme. Bana sormak istediğin bir şey var mı?"

"Evet. Annemle babam morgda mı?"

Sanırım bu soruyu beklemiyordu. Yüz ifadesinden cevabı almıştım zaten ama o bir süre sessizce durdu. Sonra sadece "Evet" dedi ve ona başka soru sormamdan korkar gibi neredeyse koşar adımlarla odadan çıktı.

Öğle yemeğinden sonra koridorda duran yara izli koruma geldi ve akşam yemeğini Richard Addison'la birlikte yiyeceğimi söyledi. Başka bir Addison daha. Tanışalım bakalım.

SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin