İngiltere, Addison Malikânesi
Richard Addison'ın Ofisi
17 Haziran 2018
Tam tahmin ettiğim gibi. Bu malikâneden asla çıkamayacaktım. Derinlerde bir yerden boğuk bir şekilde babamın sesi yankılandı yine. Hislerine güven Havva! Hislerim buradan asla çıkamayacağımı bağıra bağıra söylüyor baba. Üstelik senin yüzünden. Şimdi ne yapacağım ben?
Büyükbabam olan bitenden habersiz aynı içtenlikle karşıladı beni. Randevumuza geç kalmam bir yana, yüzüme bakınca bende bir sorun olduğunu anlamıştı. Kaşlarını çatıp gözlerimin içine bakarak doğru cevabı arıyordu.
"Neyin var kızım?"
Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi dudağımı büküp "Malikâneden neden çıkamıyorum büyükbaba?" dedim.
Sıkıntımın ciddi bir problem olmadığı kanısına varır gibi tuttuğu nefesini sessizce bırakırken sempatik yüz ifadesiyle açıklamaya koyuldu.
"Güzel kızım, bu seninle alakalı bir durum değil. Güvenlik konusuna çok önem veriyoruz, bunu anlamışsındır. Sana bir şey olursa benim hâlimi düşünebiliyor musun?"
İçim burkulmuştu. Beni bu kadar önemsiyor muydu gerçekten? Bu samimi ifadelerine karşın altında yatan egoizm gözümden kaçmadı değil. Hiçbir şey söylemeden sadece başımı önüme eğdim.
"Bu konuda bir şeyler ayarlamaya çalışacağım kızım. Şimdi bugünkü eğitimimize başlayalım."
İki büyük baştan söz almıştım. Sözlerini yerine getirecekler mi ilerleyen günlerde görecektik. Biraz daha sakinleşmiş, büyükbabamın neler anlatacağına odaklanmaya başlamıştım. Ayağa kalktı ve yine "Beni takip et!" dedi. Bu kelimeden nefret etmeye başlamıştım. Bu evde, bu ailede yeni olabilirdim ama birisi ayaklanıp önümden gidince onu takip etmem gerektiğini anlayacak kadar da akıllıydım.
Büyükbabamın ofisindeki esrarengiz kapıdan geçip müzeye adım attık. Sadece eserlerin üstündeki spot ışıklar yandığı için ortam hafif loştu. Büyükbabam hızlı adımlarla müzeyi baştanbaşa geçerek arka tarafa doğru ilerliyordu. Bir yandan ona ayak uydurmaya bir yandan da eserleri incelemeye çalışıyordum. En azından Piri Reis'in haritasını bir kez daha bakabilseydim keşke. Acaba elime alıp incelememe izin verirler miydi? Harita ilk bulunduğunda inşaat işçilerinin onun üstünde yemek yediği düşünülürse, bir Addison olarak zarar vermeden incelemem çok da mantıksız sayılmazdı bence.
Müzenin sonuna doğru büyükbabamı gözden kaybetmiştim. Cahil bir kız edasıyla ağzım açık eserlere bakarken ayak seslerinin sustuğunu bile idrak edememiştim. Kendi etrafımda bir tur attıktan sonra ilk bakışta fark edilmeyen duvarla aynı renge boyanmış gizli kapıdan büyükbabam kafasını uzattı ve "Bu taraftan" dedi. Bu malikânedeki odalar hep böyle iç içe mi tasarlanmıştı acaba?
Müzeyi ilk gördüğüm andaki şaşkınlığımın iki katını şimdi girdiğimiz odada yaşıyordum. Tutuk dilimi çözülmeye zorlayarak ancak fısıltıya yakın bir sesle "B-burası bir rasathane" dedim. Yani bir tür gözlemevi.
Çatıda açılmış oyuktan hafif başını çıkarmış iki insan büyüklüğünde devasa bir teleskop, Dünya gezegenine ait çok fazla sayıda harita, kabartma ve küre bulunuyordu. Ayrıca bir köşede sonsuz galaksi minimize edilerek yapılmaya çalışılmış, siyah duvar üzerine yıldız kümeleri parlaklıklarına göre minik lambalarla gizlenirken tüm gezegenler tavandan sarkan misinalarla olması gereken sırayla peş peşe asılmıştı.
Galaksinin önüne geldiğimde, benimle birlikte gelen esinti yüzünden gezegenler hafif sarsılmış, yörüngelerinden kaymışlardı. Espirili bir tonda "Kelebek etkisi" dedim. Neptun, Jüpiter, Saturn, Güneş ve Sirius'a baktığımda dünyadaki yerimin ve değerimin ne kadar küçük olduğunu bir kez daha idrak ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/234582657-288-k884091.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021
Gizem / GerilimGizemli olan ev mi? Zaman mı? Yoksa insan mıydı? Elime bir hançer tutuşturdu. Bronzdan yapıldığını düşündüğüm bu sade hançer belki de malikânedeki en eski nesneydi. Ürpertiyle birlikte bir hançere bir de Robert Amca'ya bakarken içimden "Bütün tarika...