50

668 368 3
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

17 Temmuz 2018

Bebeğimin varlığından haberdar olduğum bu ilk gecede heyecandan uyuyamıyordum. Hiçbir huzur düşü karanlığa adım atmama yardımcı olmuyordu. Vakit gece yarısını çoktan geçmiş, malikâneye tam bir ölüm sessizliği hâkim olmuştu. Yatakta doğrulup kanepede uyuma fikrini düşünürken odamın kapısının hızlı bir şekilde açılıp kapanmasıyla irkildim.

Victoria'nın gelmiş olma ihtimali yüksekti. Odama izin almadan ve birinden kaçar gibi girebilecek bir tek o vardı. Yine ne olmuştu acaba? Beni tebrik etmek için geldiğini hiç sanmıyordum.

Victoria'yı karşılamaya oturma alanına geçerken üzerimde yine Bolu'dan getirdiğim pamuklu pijama takımım bulunuyordu. Tam kapı eşiğinden geçecekken biriyle çarpıştım.

Bu Eliot'tı.

"Aman Allah'ım! Eliot" diyerek boynuna atıldım. Beni kucağında döndürüyor bir yandan da öpüyordu. Asıl şimdi mutluluğum zirve yapmıştı.

Beni yere indirdiğinde ise başım dönüyordu ve midem bulanıyordu. En sevdiğim hareketi olan alnını alnıma dayayarak konuştu.

"Tebrik ederim Eva."

"Ben de seni tebrik ederim" dedim.

Mutlu gözüküyordu. Yatağa oturup on gündür neler yaptıklarımızdan bahsettik. Yaşam koçum Jack Thurston'la geçirdiğim vakitlerden, okuduğum kitaplardan, bebeğin haberini nasıl aldığımdan, neler hissettiğimden bahsettim. Zaten çenesi düşmüş bir karga gibi genelde ben konuşuyordum ve o da sadece esprilerime gülüyordu.

Aramızda kısa bir sessizlik oldu. Pijamamın düğmesini açmak için kurcalarken beni çoktan kendisine doğru çekmiş, öpmeye başlamıştı bile. Onu çok özlememe rağmen doğru gelmeyen bir şeyler vardı. Onu zorla durdurup beni tedirgin eden şeyi sordum.

"Eliot, bebeğe zararı olmaz mı?"

"Merak etme olmaz."

"Eva uyan. Gitmek zorundayım."

Benim için yine yalnız kalma zamanı başlamak üzereydi. Gidişine üzülüyor bir yandan da buraya nasıl geldiğini merak ediyordum.

"Bu kurallara aykırı değil mi?"

"Aslına bakarsan evet."

Tüm kıyafetlerini giyinen Eliot, artık gitmeye hazırdı.

"Eliot, bunu daha önce yapmışa benziyorsun yanılıyor muyum?"

Güldü ve "Yani sadece akademik amaçlı diyelim. Bakire olma şartı adaylar için var benim için yok" dedi.

Her zamanki gibi espri yaptığını zannederek gamzesi belli olacak şekilde gülümsüyordu.

"İyi de bana kimse bakire olup olmadığımı sormadı ki" dedim.

Anlaşılmayacak kadar sessiz bir şekilde söylemiştim. Yüzüm ciddileşmiş suratım asılmıştı. Yataktan kalkıp pijamamı giyindim. Odamda bir geri bir ileri giderek odaklanmaya çalışıyordum.

"Ne oluyor Eva?"

"Bir saniye sessiz olur musun? Düşünmeye ihtiyacım var" dedim.

Malikâneye adım attığım ilk andan itibaren tüm yaşananları gözlerimin önüne getirerek düşünüyordum. Cevabı biliyordum ama her anıyı tekrar tekrar sorguluyor, iyi niyetli biri gibi düşünmeye çalışıyordum fakat bunu başarmak şu an için mümkün gözükmüyordu. Bana kimse bakire olup olmadığımı sormamıştı.

"Eva neler oluyor? Korkutma beni."

"Neden sürekli benden bir şeyler saklanıyormuş hissine kapılıyorum? Neden tam güvenmek isterken kandırıldığımı öğreniyorum?"

"Ne demek istiyorsun Eva?"

"Bana kimse bakire olup olmadığımı sormadı Eliot. Sence bunu nasıl öğrendiler?"

"Eva inan bu konuda bir bilgim yoktu."

"Eliot, sana sadece bir kere soracağım."

Gidip gözlerinin içine baktım. Doğru söylediğine emin olmalıydım.

"Benden ne saklıyorsunuz?"

"Bir şey sakladığımız yok. Bana güven."

Yüzünde tek bir çizgi bile yerinden oynamamıştı. Bu durum hiç hoşuma gitmese de Eliot'a güvenmekten başka çarem yoktu.

"Tamam, sana güveniyorum."

Bütün gece koltukta oturmuş tüm olayları gözden geçiriyordum. Benden sürekli bir şeyler gizlemişlerdi. Yeniden Doğuş Günü, adaylık, annemle babamın intiharı, gizlice ilaç vermeler, önce benden çalınan babamın defteri, sonra kayıp olan sayfaları ve bakire olduğumu nasıl öğrenmiş olabilirlerdi ki?

Huzursuz gecelerden birini daha uykusuz geçireceğimiz belliydi. Ama bu sefer iki kişiydik. Ben ve bebeğim. 

SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin