5

1.1K 592 197
                                    

Türkiye, Bolu

Abant Gölü

13 Haziran 2018

Robert Amca yaklaşık yirmi dakika sonra geldi. Arka koltukta yanıma otururken korumaya "Abant Gölü'ne gidiyoruz" dedi ve bana döndü.

"Havva, nasılsın kızım? Daha iyi misin?"

"Evet, iyiyim. Geldiğin için çok teşekkür ederim Robert Amca. Hem de çok hızlı geldiğin için. Bundan sonrasını kendim halledebilirim sanırım."

Cümlem biter bitmez yüzünü bana çevirip gözlerimin içine baktı.

"Sen neden bahsediyorsun? Bak, bunu eve gidince konuşmayı planlıyordum ama şimdi söylesem daha iyi olacak sanırım. Havva, seninle pek vakit geçiremedik. Birbirimizi de çok iyi tanımıyor olabiliriz ama senin benimle İngiltere'ye gelmeni istiyorum. Seni buralara bağlayan hiçbir şey yok."

Bir an şaşkınlıktan oturduğum yerden düşeceğimi sandım. Böyle bir teklif yapmasını hiç beklemiyordum. İngiltere'ye gitmek mi? Türkiye dışında bir ülke görmek, hatta yaşamak mı? Bolu'dan çıktığım bile söylenemezken hatta evden bile çıkmazken şimdi İngiltere'ye gitmek mi?

"Beni İngiltere'ye bağlayan bir şey de yok" diyebildim sadece. Sesim çok kısık çıkmıştı.

"Yanılıyorsun Havva. Sandığından çok bağlısın. Senin köklerin oraya ait. Ama acele karar vermeni de istemiyorum. Eve gidelim önce. Kendine gel. Cenaze işlemleri ile ben ilgileneceğim." Durdu. Gözleriyle beni tarıyordu. Ne tepki vereceğimi kestiremiyordu sanırım. Açıkçası ben de kestiremiyordum ve o hâlâ konuşmaya devam ediyordu.

"Özel uçağım Cengiz Topel Havalimanı'nda bizi bekliyor olacak. Bu arada babanı ait olduğu yere, İngiltere'ye götürmek istiyorum. O oraya ait Havva. Bu konuda beni anlamanı istiyorum. Ama anneni nereye istersen oraya defnedebiliriz. İstersen Şanlıurfa'ya gönderebiliriz."

Kafam çok karışmıştı. Yolculuk etmenin etkisiyle de başım dönmeye başlamıştı. Bu adam neler diyordu böyle? Neden annemle babamı farklı yerlere gömmek isteyeyim ki! Onlar birbirini seviyordu ve kıyamete kadar yan yana yatmaları gerekiyordu. Tabii şimdi bir de hangi ülkeye gömülmeleri gerekiyor onu tartışmamız gerekecekti. Bir karar vermek için erkendi ama ne ben ne de ailem Türkiye'yi terk etmeyecektik.

"Düşünmem gerekiyor Robert Amca, ilgin için teşekkürler. Buradan ayrılma fikrine şu an sıcak bakmıyorum."

Siyah cip, evimizin çakıllı yolunda sarsılarak durdu. Robert Amca elimi avuçlarının arasına alarak "Tamam, düşün o zaman Havva. Acele karar verme. Eğer İngiltere'yi sevmezsen seni geri getiririm zaten" dedi.

Bu kadar ısrar edilmesi canımı sıkmıştı. Kibarlık yapıp bir anda "Hayır" demek istememiştim. Hırçın tarafımı şu an ortaya çıkarmak istemezdim ama tüm yaşadıklarım düşünülürse biraz nazlanmaya hakkım vardı bence. Elimi Robert Amca'nın avucundan çekip "Düşüneceğimi söyledim Robert Amca. Şimdi yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedim.

"Yalnız kalmak istediğine emin misin?"

"Evet. Bu daha iyi olacak."

Bu konuşmayı babam duysa kulaklarına inanamazdı. Daha bu sabah yalnızlık korkumu yenemediğim için bir tartışma yaşamıştık. Üzerinden on iki saat geçmemişken yalnızlığın benim tercih edebileceğim bir durum olacağını kim söylese inanmazdım.

Robert Amca elini ceketinin iç cebine sokup bir cep telefonu çıkardı.

"O zaman bu cep telefonunu al. Numaram içinde kayıtlı. Beni istediğin zaman arayabilirsin. Kendime yakınlarda bir otel bulurum. Sen dinlenmeye çalış."

SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin