Yoongi'nin Anlatımından
"Dileyin, size verilecek."İtalya/Roma.
Sıfırdan uzaklaşmak güzeldi.
Hiçlikten, hiçbir şeyden ve belirsizlikten çıkmış olduğumuza inanmak her uyandığım sabah ilginç geliyordu. Sanki daha dün umutsuzca Hindistan'a gitmiştik, daha bir hafta önce bırakmanın eşiğine gelmiştik.
Bunların hepsi geride kalmıştı, düşünmesi kolay ancak kabul etmesi zaman alan bir gerçekti. Alıştığın çaresizliğe bir çözüm gelmesini bekliyordun; bekliyordun beklemesine de buna hazır oluyor muydun?
Bilmiyordum, bilmem önemli de değildi zaten. Artık sıfır değildik, başlangıç noktası tüm gizemin gömüleceği dev bir mezarlıktan çıkmıştı. Bize çözümü getiren, dahi olduğuna emin olduğum deli bir kız olmuştu ve açılan yoldan gitmek tereddüt etmeyeceğim bir şeydi.
Tekrar sıfırı görmek istemiyorsam, yapmam gerekenler vardı ve tam da bunun için büyük kilisenin kapısından giriyordum.
"Acaba bizi yine ne bekliyor?" Eun Mi ceketinin cebine ellerine sokarken, etrafı izliyordu. "İtiraf edeyim, suçluların idam edilmiş olmasını hiç beklemiyordum. Ne bileyim, bir iki suçlu sorgularız sanmıştım."
Hiçbir şeyin sandığımız gibi olmayacağını biliyordum, bizim zihnimizin sınırlarını görüyordum. Bir bahçedeysek eğer çitler hemen oradaydı, Hyeri'nin zihni ise ufuk çizgisine doğru uzanıyordu. Nereye gittiği, ne kadar gittiği bilinemezdi.
"Senin için eğitici olurdu." Anında kafasını bana çevirdi, yüzünde aydınlık bir gülümseme belirmişti. "Hem eğitici, hem de eğlenceli. Sorguları severim, her zaman bir sorunu çözüyormuş hissi oluşturur." Kafamı salladım, Eun Mi'de en çok şaşırdığım özellik buydu.
Mesleğinden bahsederken heyecandan hafifçe yükselen sesi, yüzüne yerleşen umut dolu ifade ve bakışlarında gördüğüm sert kararlılık. Ruhuna tezatmış gibi dursa da, yeterince bakıldığında bu tutkunun ona tam oturduğunu görmek zor değildi.
"Sence bu sefer bizi ne bekliyor?" Kilisenin oyma motiflerine dokunurken hafifçe öksürdü ve devam etti. "Bize bırakılan dava dosyasının failleri idam edildi, ailelerinden hiçbir şey çıkmadı. Yakılan yetimhanenin yerine komik olmayan bir mizahmış gibi kilise yapılmış," Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Baya kötü fikir, oldu olacak katilleri getirip burada günah çıkartsalardı. O çocukların cesetlerinin üzerinde yeni doğan çocukları vaftiz falan ediyorlar, tüyler ürpertici."
"Katliamın sorumluları basit katillere benziyorlar, bir şeyler arıyorsak," Adımlarımı devam ettirdim, Eun Mi de beni takip etmeye başladı. "Her yere bakmalıyız, olay yeri de dahil olmak üzere. Kim bilir bu sefer neler hazırladı bize."
"Bu kilisede bir şey bulmayı diliyorum, aksi takdirde bu sefer bizi çok daha fazla zorlayacak gibi."
Hyeri, umarım biraz insaflı davranmışsındır.
Senin gölgende kalsa da yadsınamaz bir zekası olan kardeşin ve yeni dahi ortağı aramızda değil. Bir hacker ve avukatın çözebileceği şifre bırakmış olsan güzel bir kıyak olurdu, oldukça minnettar kalırdık.
"Çok yönlü düşünmeye çalışıyorum ama ucuz aksiyon filmi efekti geçmiyor." Yürürken bir anda durdu ve tavana baktı, İsa motifi korkutucu bir hakimiyet oluşturur gibi tepeden kollarını açmıştı. "Ne bileyim, şu sıraların altına kağıt falan koymuş olabileceği aklıma geliyor."
"Düşünme, sadece incele o zaman." Kafasını ani bir hareketle bana çevirdi ve koluma vurdu. "Resmen gerizekalı fikirlerini işimize karıştırma diyorsun, hatırlatmak isterim ki bu basit fikirle başlatmıştım her şeyi." Kollarını birbirine bağladı ve memnuniyetiniz bir ifadeyle "Kendimle övünmeyi de hiç sevmem, insanı zorluyorsun." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deeper KTH
Fanfiction*Tamamlandı.* Hayatından vazgeçmiş, belki de doğduğu günden beri hiç yaşamamış bir çocuk. Pes etmekten ve vazgeçmekten delicesine nefret eden, oldukça deli bir kız. Bir daha yaşayamayacağını düşünen o çocuğun kapısını, yaşamın kendisi kadar renkli...