Bölüm 48

16.2K 949 3.7K
                                    

Allah aktifliğimizi bozmasın canlarım, bir maşallahınızı alırız ajdkdkdekdk

Yoongi'nin Anlatımından
"Bazen hiçbir şey güzel geçmiş bir çocukluk kadar acı vermiyor."

"Sence Hyeri neden bu şifreleri hazırladı Yoongi?"

Bilgisayardan başımı kaldırarak, makyaj masasına koyduğu tabletten araştırma yapan Eun Mi'ye baktım. Dizüstü bilgisayarla birlikte yatakta uzanıyordum, her zamanki gibi umutsuzca araştırma yapıyorduk.

"Bizim dışımızda birinin bulmasını engellemek için olduğunu düşünüyorum," dediğimde tek dizini kendine çekerek, daha kambur oturmaya başladı. "Üç aşamalı, yazılımlarla dolu ve muhatabı biz olsak bile bulamadığımız bir şifre. Biraz fazla zorlamamış mı?"

"Zorluğu nereden baktığına göre değişir aslında, neredeyse her şeyi Taehyung sayesinde bulduk. Akıl hastaları belki de ona güvenip konuştu, Lera Hyeri'nin Taehyung'a yazdığı oyunlar ve programlar sayesinde yazılım dilini çözdü falan," diyerek omuz silktim. Eun Mi ise kısılan gözleriyle çenesini kendine çektiği dizine yasladı. "Neredeyse bulmamızı istemediğini düşüneceğim."

"Yanlış yerde arıyoruz gibi geliyor bana da." Gerçekten de söylediğim gibi, birkaç gündür bu his neredeyse somut bir hal almıştı. Bir yerlerde hata yapıyorduk ama nerede olduğunu çözmek bir yana dursun, kafam olduğundan daha da fazla karışıyordu.

Keşfedilecek ülke insanın kendisidir.

Eğer bu şifre, Hyeri'nin ülkesi ise daha bulmamız gereken binlerce şey olduğunu düşünüyordum. Yıllarca dostu olmuş biri olarak bile hakkında bilmediğim onlarca şey vardı, o öldükten sonra da yenilerini öğrenmeye devam etmiştim.

"Biraz Hyeri'den bahsetsene," dediğinde bir süre düşündükten sonra "Neyinden bahsedeyim?" diye sordum. Geniş bir soruydu ve zihnimde bir cevap oluşmamıştı.

"Mesela, çok kitap okur muydu?" Gözlerim kısılırken kafamı olumlu anlamda salladım. "Annesinin kütüphanesindeki neredeyse her kitabı okudu, özellikle onları kaybettikten sonra oraya sık sık gidip annesinin altını çizdiği yerleri bulmaya çalışırdı."

"Ona saygı duyuyordu?" Dizüstü bilgisayarı kapatarak, yatakta yanıma koydum. "Elbette, onu tanıyan herkes ona saygı duyardı. Cenazesinde birçok üniversiteden profesörler vardı."

"Hyeri annesi öldükten sonra değişti mi?" Sol bacağımı kıvırarak, sağ bacağımın altına soktum ve "Biraz, daha çok okumaya ve sanırım annesini daha fazla anlamaya çalıştı," diye cevapladım. "Anlıyorum, kesin Taehyung için de yıkıcı olmuştur."

"Aslında pek değil." Eun Mi'nin kalkan kaşlarını gördüğümde açıklama gereği duyarak devam ettim. "Bir şeyleri içinde yaşamaya alışık olduğu için mi bilmiyorum ama ben onda bariz bir çöküş görmedim."

"Taehyung hep böyle miydi yani?" Söylediğimi yanlış anladığını fark ederek, kafamı iki yana salladım. "Hayır, bu hale Hyeri öldükten sonra geldi. Ondan önceki Taehyung," Düşünürken, konuşmaya devam ettim. "Normaldi işte, barlara gidip kadınlarla takılırdı. Muhabbet etmeyi pek sevmezdi ama iş dalga geçmeye gelince çenesi açılırdı. Ailesinden kalan parayı yerdi, finallerine son gün çalışıp her dersi geçmeye çalışırdı."

"Çok da zor olmasa gerek, uyduruk bir bölüm okumuyor muydu?" Güldüm ve devam etmeden önce, saçlarımı karıştırdım. "Evet, şu an kaydı öyle bir bölümde. Ondan önce mühendislik okuyordu, Hyeri öldükten sonra bıraktı."

Derslerine çalışmadığı için Hyeri'den o yaşında bile azar yiyen Taehyung çok uzak bir anı gibiydi. Birlikte içtiğimiz, tatile çıktığımız, hayatı umursamadığımız o günler asırlar öncesinden kalmış, neredeyse yok olmaya yüz tutmuş hikayeleri andırıyordu. Gerçekliğini sorguluyordum, bazen durup dururken 'Gerçekten bu kadar mutlu muyduk?' sorusu zihnime düşüyordu. Cevabı ise benim için oldukça basitti.

Deeper KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin