Lera'nın Anlatımından
'Şoklar günü'Yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen 🌸
Yorucu geçen bir günün ardından güzelce uyku çekmeyi düşünerek yatağıma girmiştim, üstümü örttüğüm o andan beri her şey gayet iyi gitmişti.
Gözlerimi kapatmıştım, ev sahibimle yaşadığım saçma yakınlaşmayı zihnimden silmiştim ve gülümseyerek hayal bile kurmuştum. Yazılım mühendisi olup, zenginliğe kavuştuğum hayaller her zaman uykumu getirmeye yardım ederdi.
Dediğim gibi de olmuştu, tabi kendimi uykunun kollarına teslim etmişken apartmanda yakılanan inlemeleri duymasaydım. Sesler yüzünden, rüyamda seksi siyahi bir adamla öpüşürken bulmuştum kendimi. Neyseki bakireliğime zeval gelmeden uyanabilmiştim.
"Yine mi ya? Yeter be yeter!" Söyleniyordum çünkü elimden başka bir şey gelmiyordu, hava aydınlanmıştı ama erken bir saat olduğuna yemin edebilirdim.
Savsak hareketlerle komidindeki telefonuma uzandım ve gözlerimi açmakta zorlansam da saatin sabahın altısı olduğunu gördüm. Sabahın körüydü, resmen sabahın körü!
Bir hışımla yatağımdan kalktım ve göz bandımı saçlarımın üst kısmına gelecek şekilde alarak, ev terliklerimle beraber dışarı çıktım. Önümü göremeyecek kadar uykum vardı ve yorgunluktan geberiyordum.
Elimi yumruk yaptım ve beklemeden kapıyı bir alacaklı edasıyla çalmaya başladım. Yarı fiyatına ev kiraladım diye sevinirken, uykularımdan olmuştum. "Aç şu kapıyı!"
Daha sert bir şekilde kapıya vurdum, ayaklarımı kullanmaya başlayıp tekme atacağım sırada kapı açılmıştı. Görmeyi beklediğim çıplak bir Taehyung'du ama şaşırtıcı bir biçimde tamamiyle giyinikti. "Saat sabahın altısı."
Önceliğim sakinliğimi korumaktı, hemen üstüne atlamak istemiyordum. Medeni iki insan gibi konuşabilirdik. "Ee, saati söylemek için mi kapımı yumrukluyorsun?"
Hadsizlikte sınırı aşmaya başladığı için alayla güldüm. "Karşı dairenin genelev statüsünde olduğunu bilseydim, buraya beş kuruş para vermezdim. Sürekli inleme sesleriyle mi uyanacağım ben?!"
Bilerek bağırdım ve kızın evden dışarı çıkmasını umdum, rüyama kadar girmişlerdi pislikler. "Seni tutmuyorum, istediğin an anahtarı bırakıp evimden defolabilirsin."
Böyle diyeceğini zaten bildiğim için kollarımı göğsümde birleştirdim. "Param yok ama hukuki haklarımı biliyorum, üç ay boyunca bana dokunamazsın! Ayrıca bu kadar ses yapıp apartmanı rahatsız da edemezsin!"
Taehyung'un yüzüne yerleşen sırıtışın hemen ardından, üstünü giyinmeye çalışan kız kapının önüne geldi. Saks mavisi saten elbisesinden göğüs uçları belli oluyordu, kafamı aşağı çevirmeden bile iç çamaşırı giymediğine emindim.
"Tae, neden bağırıyor bu kız?" Beni muhattap almayıp, düzüştüğü ev sahibime dönmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Şu saatten sonra susmam imkansızdı benim. "Sabahın altısı, 'sahte' ciyaklamaların için erken bir saat değil mi sence de?"
Şok olmuş bir ifadeyle bana döndü ve üstümdekileri baştan aşağıya süzdü, yüzündeki ifadeden hoşnut olmadığını anlayabiliyordum. Siyah kısa bir gecelik giyen, saçları açık uyuyan bir kızla daha önce karşılaşmamış gibi bakıyordu bana. "Rahatsız olacağını düşünemedik, kendimi Tae'ye fazla kaptırmışım tatlım. Affedersin."
"Bana bak, bir daha sesine uyanırsam seni elimden kimse alamaz. Anladın mı beni?" Bakışlarını pervaza yaslanmış bir şekilde beni izleyen Taehyung'a çevirdi ve yine memnun olmamış bir ifadeyle bana döndü. "Ne kadar seviyesiz bir şeysin sen öyle?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deeper KTH
Fanfiction*Tamamlandı.* Hayatından vazgeçmiş, belki de doğduğu günden beri hiç yaşamamış bir çocuk. Pes etmekten ve vazgeçmekten delicesine nefret eden, oldukça deli bir kız. Bir daha yaşayamayacağını düşünen o çocuğun kapısını, yaşamın kendisi kadar renkli...