Merhaba arkadaşlar hikayemize hoşgeldiniz. Bölümü beğendiyseniz vote vermeyi, böyle daha çok bölüm gelmesini istiyorsanız yorum yapmayı ve profilimizi takip etmeyi unutmayın. Şimdi bölüme geçebiliriz ♥️
Lera'nın Anlatımından
'Duygular hep vardı, ama gizlenmek zorundaydı.'
-Paulo CoelhoOturduğum kanepede iyice bacaklarımı kendime çekerek, sayfayı aşağı kaydırdım. "Acaba direkt ev boş mu diye sorsan, olmaz mı Lera?" diyen Eun Mi'ye bakmak için gözlerimi telefonumdan çektim ve yerde oturarak sırtını kanepeye yaslamış arkadaşıma ufak bir tekme attım. "Şakalarına asla ihtiyacımız olmayan bir an Eun Mi."
"Şaka yapmıyordum," diyerek vurduğum sırtına elini koydu ve kötü bakışlarını suratıma dikti. Yoongi karşı koltuktaydı ve bize karşı ilgisiz gibi görünse de kulağının bizde olduğunu biliyordum.
Alacağın olsun, Park Jimin. İtibarımı resmen yerle bir etmeye uğraşıyordu, ona verdiğim tüm emeklerle yazıklar olsun dememek için hiçbir nedenim yoktu çünkü günlerdir beni Rose olmaya çağırmamıştı!
Keşke ben de göğsüme yatmasına hemen izin vermek yerine onu bekletseydim, böyle hiç adilane hissettirmiyordu. "Belki de evi özel alanı falan gibi görüyordur?" Eun Mi bir başka fikir daha sunduğunda, derin bir nefes verdim. Doğal bir şekilde kendimi eve davet ettirme yolu da bulamıyorduk, ne düşünsek evine gitmek için fazla hevesli gibi duruyordum.
Gerçi evine girmek için oldukça hevesliydim ama bunu ona maalesef yansıtamazdım.
"Jimin Lera'yı davet edene kadar bekleyeceğiz," Arkamı dönerek, salona girmiş Taehyung'a baktım. Üstüne giydiği deri cekete ve kot pantolona bakılırsa bugün evcimen hayatına kısa bir mola verecekti. "O davet etmedikçe konu ne kadar oraya gelse de Lera çok hevesli durur."
Taehyung'u hepimiz onayladık. Tekrar telefonuma baktım ve boş bildirim panelini açıp kapattım. Beni çizme fikrini aklına düşürmüştüm ama canlı çizme fikrine gelememiştik. Oflayarak, gözlerimi kapattım ve telefonumu hafifçe alnıma vurdum. "Jimin'in evinde ne gibi bir yol izleyeceğini ne zaman konuşacağız?"
Taehyung hiç düşünmeden "Lera daveti aldıktan sonra konuşuruz bunları, ben çıkıyorum." diyerek Yoongi'yi cevapladığında gözlerimi açtım ve kapıya doğru ilerleyişini gördüm. "Telefonları almaya mı gidiyorsun?" Yoongi ona bakmadan tekrar sorduğunda, Taehyung kafasını sallamıştı.
"Ne telefonu?" İstemsizce sorduğumda cevaplayan Yoongi olmuştu. "Dinlenmediğimizden ve güvenle konuştuğumuzdan emin olmak için farklı bir telefon kullanıyoruz," Neden bahsettiklerini anlayarak, direkt Taehyung'a baktım. "Demek bu yüzden evin içinde fakir melodisi dinlemek zorunda kalıyordum?"
"Artık daha çok dinleyeceksin çünkü Eun Mi ve sana da getireceğim," Kapıyı açtı ve gitmeden önce "Jimin'e karşı herhangi bir harekette bulunmayın, doğru zamanı bekleyeceğiz ve en doğru zaman onun seni eve kendi isteğiyle sokacağı zaman olacak." diyerek hepimizi uyardı.
Herkes onu onayladığında evden çıktı ve kapıyı arkasından kapattı. Of, ben beklemeyi hiç sevmezdim ki! Telefonumun ekranını açarak tekrar kontrol ettiğimde Eun Mi yerinden kalkarak kendini yanıma atmış ve "Kim Lera'nın telefon başında bir erkekten mesaj bekleyeceğini kim bilebilirdi ki?" demişti.
"Üstelik, kendime de değil, Min Hena'ya mesaj atılmasını bekliyorum." Kendimi sertçe Eun Mi'nin dizlerine attım. Telefonu da yüzümün hizasında tutuyordum. "Elimde olmayan şeylerden nefret ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deeper KTH
Fanfiction*Tamamlandı.* Hayatından vazgeçmiş, belki de doğduğu günden beri hiç yaşamamış bir çocuk. Pes etmekten ve vazgeçmekten delicesine nefret eden, oldukça deli bir kız. Bir daha yaşayamayacağını düşünen o çocuğun kapısını, yaşamın kendisi kadar renkli...