Merhabalar arkadaşlar,
Biz Hazal ile oturduk düşündük, bu kitabı ara ara bölüm atarak bitiremeyiz dedik. Hayatımız baya belirsiz, ne zaman yazıp ne zaman yazamayacağımız hiç belli olmuyor. Bu yüzden boş vakitlerimizde kitabın finalini görene kadar yazıp bitirdik. Artık 2-3 gün aralıklarla bölümleri okuyabileceksiniz. Muhtemelen çok az kişi kaldık ama hiç sorun değil, oy vererek ben de buradayım derseniz çok seviniriz.
Keyifli okumalar ♥️♥️Lera'nın Anlatımından
'Çoğu aza tercih etmek her zaman iyi midir?'Hayattaydım.
Basit bir kelime her şeyi özetlemeye yetiyordu, hayattaydım. Burada, bu iğrenç insanların arasında, acının tam kalbinde; her şeye rağmen hala hayattaydım.
Acı içinde atılan çığlıklar, yakılan canlar, korkunç bir canavarın zihninden geçenleri andıran o berbat ritüeller, burada geçirdiğimiz onca zaman.
Hayattaydık.
Çünkü bitmeyen bir kabusu andıran bu yerde, yapabileceğimiz başka hiçbir şey yoktu.
Günler günleri kovalıyordu, zaman hayatımızdan acımasızca çalmaya devam ediyordu. Aynı şeyler tekrarlanıp duruyordu. Sorular soruluyordu, inanmayanların cezası kesiliyordu, inanmak için gerekli her şey yapılıyordu.
O kadar çok acı çekmiştik ki, kolları arasında olduğum adamın çığlıklarını duymuştum. Buraya düşmeden önce fiziksel acıyı küçümseyecek bir hadsiz olabilirdim ama burada öğrenmiştim.
Çekilen acının cinsi önemli değildi, yine de fiziksel acı kadar kötüsü olamazdı.
Ben burada ona yapılanlar için ağlasam da, çığlıklar da atsam, kalbimi sökmek ister gibi elimi oraya doğru yönlendirsem de; tüm o acıyı bedenine kabul eden oydu.
Onun yaşadıklarını düşününce, daha korkunç bir durum hayal edemiyordum.
Yine de hayattaydık ve bu tek kelime artık bizim uğruna savaştığımız her şeydi. Bizim en büyük savaşımız ve en büyük zaferimiz buydu. Tüm ömrüm boyunca, buradan çıkınca dahi hatırlayacaktım bunu. Biz, böyle bir yerde hayatta kalmıştık.
Birlikte, biz buradan çıkacaktık.
Gözlerim yavaş yavaş açılırken, gülümsemeye çalıştım. Yaşam ile ilgili çok şey bildiğimi sanıyordum, hatta o kadar iyi biliyordum ki en büyük tutkum buydu. Şimdi ise yaşamak benim için bambaşka anlamlar ifade ediyordu.
Hala istediğim ama uğruna ödenen bedelleri de bildiğim bir gerçeklik. Yaşam, tam olarak buydu. Bu gerçeklikte kalmak ise tutunacak bir dal aramaya benziyordu. Klişe, öngürebilir ve tahmin edilebilirdi ama cevap buydu.
Yaşamak için bir nedeni olan herkes yaşamanın bir yolunu buluyordu.
Büyüyen karnımın içinde atan kalp, tam da buydu işte. Yaşamak için bir neden, Taehyung'un çektiği acılara sessiz kalmak için bir sebep. Buradan çıkacağımıza dair kocaman bir umut. Yepyeni bir hayat, kalbime sığmayacak kadar büyük bir sevgi.
Olasılıklar sonsuzdu ama o bize gelmemiş olsaydı, bu kadar dayanabilir miydim bilmiyordum. Taehyung'un çektiği acıya karşı tek bir sözcük dahi söyleyememek o kadar ağırdı ki, uğruna savaştıklarım bu kadar önemli olmasa yapamayabilirdim.
Yine de yaşadığımız olasılık buydu, o benim karnımda yaşama tutunmaya çalışıyordu ve onunla birlikte biz de bu çabayı veriyorduk.
"İyi misin?" diyen sesle irkilerek, hafifçe arkaya döndüm. "Uyanık mıydın?" diye sorduğumda sadece kafasını salladı ve gözleri tüm yüzümde gezindi. "Bir anda daha hızlı nefes alıp vermeye başladın, bir sorun mu var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deeper KTH
Fanfiction*Tamamlandı.* Hayatından vazgeçmiş, belki de doğduğu günden beri hiç yaşamamış bir çocuk. Pes etmekten ve vazgeçmekten delicesine nefret eden, oldukça deli bir kız. Bir daha yaşayamayacağını düşünen o çocuğun kapısını, yaşamın kendisi kadar renkli...