Lera'nın Anlatımından
'Güçlü ama küçük bir kız çocuğu'🌸-Yorum yapmayı unutmayın, artık tek kitapla başbaşayız ne de olsa.- 🌸
Kendimi cıvıl cıvıl bir güne uyanmış gibi hissediyordum; koltukta uyanmama, her yerimin ağrımasına ve siyahi bir erkekle sevişmeme rağmen üstelik.
Yine bakireliğime zeval gelmeden uyanmıştım ama bir dahaki sefer için söz veremiyordum. Adamlar baya baya seksiydi ve ben de kendimi bir yere kadar tutabilirdim, her insan gibi nefislerim vardı.
Uzandığım yerde bir iki kere esnedim ve gözlerimi ovuşturarak doğruldum, Eun Mi benim yatağımda uyuyordu ve işin en eğlenceli tarafı da onu uyandırmaktı. Rüyamda Will Smith'ten hallice bir adamla işi pişirdiğimi duysa kıskançlıktan saçlarımı yolardı herhalde.
Dağılan saçlarımı masadaki kıstırmalı toka yardımıyla basit bir topuz şekline getirdim ve mutfağa yöneldim. Eun Mi hangover modundan anca kahveyle çıkabiliyordu. Sabahın köründe apacı bir kahveyi, açken içebildiği için bir dananın işkembesine sahip olduğu konusunda hemfikirdik.
Kahveyi hazırlarken belimde hafiften bir ağrı olduğunu fark ettim, dün Eun Mi'yi taşımıştık ve gecenin sonunda da koltukta yattığım için muhtemelen fıtık olmuştum. Keşke hormon fıtığı olsaydım, Taehyung'la yaşadığım kapı önü macerasından sonra böyle bir hastalığa ihtiyacım vardı.
"Amma boş yaptım ya," bazen saçma sapan şeyler düşünmekten yoruluyordum ve bu da o anlardan biriydi. Hazırladığım kahveyi bardağa boşalttım ve ses çıkarmaya dikkat ederek gürültü yaptım. Dün bana çektirdiği eziyetten kahve içerek kurtulacağını sanıyorsa yanılıyordu. Pislik.
Odayı karartan perdeyi bir hışımla çektim, Eun Mi'nin de gözleri anında fal taşı gibi açılmıştı. Işığa karşı hassastı ve onu uyandırmak için perdeyi açmak yeterli oluyordu. "Günaydınnn."
Ne olduğunu anlayabilmesi için ona sırıtarak bakıp, bekleme aşamasına geçtim. "Sikeyim seni Lera, def ol odadan. Götten bacaklı orospu."
"Götten bacaklı ne?" Kaşlarımı çattım ve elimdeki kahve bardağıyla ona yaklaştım, bir insanın huyu asla değişmiyordu. İşin kötüsü bu aptal huy bana da bulaşmıştı, biri uyandırdığında anasına bacısına söverken buluyordum kendimi. "Kalk da zıkkımlan şunu."
Şimdi ise yanılmıyorsam bende olmayan ama Eun Mi de bolca mevcut 'yalaklanma' cümlelerine gelmiştik. "Yaaaa, bebeğim. Kahve mi yaptın sen bana? Ela gözlü çöl ahum benim."
Elimdeki kahveyi hızla aldı ve su içer gibi bir dikişte bitirdi. Eun mi dana işkembesine sahip olmanın yanı sıra termos ağızlıydı, sıcak falan koymuyordu kıza. "Of, ben neden bu evde uyandım. Esmer kollarda uyanmam gerekiyordu."
"Ben dün ne haltlar yedim diye düşünmen gerekiyordu senin, cidden ilk söyleyeceğin bu mu?" Gerçi dinime küfreden Hristiyan olsa diye bu duruma deniyordu sanırım. Taehyung'la kapı önünde bildiğimiz oynaşmıştım, ne yapmıştım ben öyle ya?
"Benim ilk söyleyeceğim tabii ki bu ama sende bir haller var. Dökül bakalım." Alayla gülüp kafamı iki yana salladım ve 'ilahi' dermiş edasıyla omzuna vurdum. "Yok bir şey ya, rüyamda siyahi bir adamla sevişiyordum. Ondan herhalde."
Eun Mi büyümüş gözleriyle bana baktı ve "Keşke rüyaları satın alabilseydik!" diye çığlık attı. "Yine de yemedim Lera, asıl olayı dökül. Böyle yaptığında ister inan ister inanma sana darılıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deeper KTH
Fanfiction*Tamamlandı.* Hayatından vazgeçmiş, belki de doğduğu günden beri hiç yaşamamış bir çocuk. Pes etmekten ve vazgeçmekten delicesine nefret eden, oldukça deli bir kız. Bir daha yaşayamayacağını düşünen o çocuğun kapısını, yaşamın kendisi kadar renkli...