Bölüm 40/ Part 1

6.6K 792 1.9K
                                    

Merhabalar canlarım,
Şimdi 40. Bölümde şöyle bir sorun oldu. Bölümün planı gerçekten fazla uzun olmuş, yaklaşık 12.000 kelime civarı yazmışız Hazal'la. Bu yüzden partlara böldük ve size inanılmaz bir sürpriz okutmak için 41. Bölümü de bitirdik.

Şöyle yapalım diyoruz,
Bu bölüm 350 vote olduğu an, ister gece isterse gündüz hiç fark etmeden part 2'yi paylaşacağız. Part 2 de 400 vote'u gördüğü an,  41. Bölüm gelecek. Bu partı bilerek daha düşük bir sınırda tuttuk, bir plan olduğu için bütünler ve çabucak okuyun istiyoruz :*

Oylamayı unutmayın derim, önümüzdeki iki bölümün zamanını siz belirleyeceksiniz.

Son olarak, Yoongi-Eun Mi diyaloğunu okurken geçmiş bölümleri hatırlamanızı istiyoruz. Tepki göstermeden önce düşünün, belki de size rutin gelen bazı durumlar aslında bir şeyler anlatıyordur. Seviliyorsunuz ❤️

Yoongi'nin anlatımından
'İnsanların hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar.'
-Antoine de Saint-Exupéry

Arayışın, sonuçtan daha kıymetli olduğunu öğrenmemizin üzerinden yirmi dört saat bile geçmemişti ve biz sonuca ulaşmak için tekrar arayıştaydık.

Sabahın erken saatlerinde bahsettikleri kafenin önüne gelmiştik, merak büyük bir dürtüydü ve bizim merak ettiklerimizle birlikte oturup bekleyecek vaktimiz yoktu.

"Daha kafeyi bile açmamışlar," dediğimde Eun Mi üşüdüğünü belli ederek elini ceketinin cebine soktu. Bu sefer bizi derli toplu giydirme derdine düşmediği için rahat ve bol kıyafetleri tercih etmişti. "Kahvaltıya gelmek kötü bir fikir miydi sence?"

Bakışlarımı daha açılmamış kafeye çevirdim. Öyle gözüküyordu.

Eun Mi'nin yanında durdukça onun heyecanının bana geçtiğini bu sabah fark etmiştim, öğleden sonra gelmeyi uygun bulacağım bir kafeye sabırsızca kahvaltıya gelmiştim ve bunu yaparken düşünmemiştim bile.

Uyum sağlamıştım, belki de ona benzemeye başlamıştım.

"Soğukta mı bekleyeceğiz?" diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Kapıyı çalmayı deneyelim, belki içerdedirler." Kafasını olumlu anlamda salladı, hızlıca kapıya doğru yürüdüğümüzde süslenmiş cama birkaç kere tıkladım. Normalde saçma bir harekette bulunduğumuzu biliyordum ama ikisiyle tanışmıştık ve bizi kovmayacaklarını tahmin etmek zor değildi.

Nitekim, öyle de oldu.

Şaşkın bir çalışan bize kapıyı açar açmaz, mutfak olduğunu tahmin ettiğim kapıdan Betty çıktı ve "Ah, hoşgeldiniz." diyerek bizi içeriye buyur etti. "Kusura bakmayın, siz dün kafenizden bahsedince ve otelin kahvaltısı da oldukça kötü olunca, bir ziyaret edelim demiştik." Eun Mi oldukça sıcakkanlı bir tonla konuşuyordu, karşısındaki kadın da bu tavrına aynı sıcaklıkla karşılık verdi.

"Sabah erkenden pek müşterimiz olmaz, normalde açılırdık. Buyurun siz," Dört kişilik bir masa gösterdiğinde bize eşlik edeceklerini az çok anlamıştım. "Kahvaltı tabağı mı istersiniz?"

"Evet, lütfen." Eun Mi ceketini oturacağı sandalyeye astı ve ellerini birbirine sürttü. "İçerisi erken olmasına rağmen sıcacık," diyerek memnuniyetle yerine yerleşirken bir şey hatırlamış gibi kadına geri döndü. "Siz de kahvaltı yapmadıysanız, beraber yapalım? Bizi müşteri olarak kabul etmenize gerek yok."

Deeper KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin