Bölüm 50

3.1K 547 1.1K
                                    

Merhabalar, 200 kişi kalmış mıyızdır diye düşünürken 400'e yakın oy gelmesiyle çok şaşırdık açıkçası. Hepinize teşekkürler, biz de bundan sonra bir sıkıntı çıkmadığı sürece sizi bekletmemeyi düşünüyoruz. Keyifli okumalar ♥️

Lera'nın Anlatımından
"Sana ait olan seni bulur."

Uyanmak istiyordum.

Sıktığım gözlerimin acısı, defalarca kez gördüğüm kabustan uyanmak için nefes nefese kalışım ve terleyen bedenim.

Ben artık uyanmak istiyordum.

Elimden kayıp yerle buluşan kadeh, bacaklarımın arasından süzülen kanın sıcaklığı ve benim en büyük kaybedişim.

Bu sadece bir kabus, gerçek olmadığını biliyorsun, uyandığında geçecek diyordum kendime, çabaladıkça çabalıyordum.

Ve birden uyanıyordum, nihayet diyordum. Kabustu, her şey geçti.

Sonra gözlerim aralanıyordu, ben bu yeri hatırlıyorum diyordum, ilk seferki gibi şaşırıyordum üstelik. Anlamlandırmaya çalışırken karnımın üstünde duran elimi fark ediyordum, çarşafı sıkan parmaklarımın beyazladığını; o küçük iğnenin neden tenime batırıldığını hatırlıyordum.

Tekrar gözlerim kapanıyordu. Yanaklarımı ıslatan yaşlar gözümden hafifçe süzülürken, "Hani gerçek değildi?" diyordum, sesim kulaklarıma doluyordu. "Kabusunda gördüğün en büyük kaybedişi peşinden sürüklemeli miydin?"

Sesim yükselmeye başladıkça gözümden akan yaşlar da çoğalıyor, odaya gelen bir pembe zambaklının bedenimi tutmasıyla aynı kabusu yeniden görmeye zorlanıyordum. "İstemiyorum! Lütfen bana iğne yapmayın!" diye haykırıyordum ama kimsenin umurunda olmuyordu.

"Yine aynı kabusu göreceğim, onu yine kaybedeceğim! İstemiyorum, lütfen-"

Bedenimi tutan kolların daha da sıkılaştığını fark ediyordum ama karşı koyamıyordum. Çünkü yine uyuşturuluyordum.

"Görmeyeceksin Lera, bu öncekiler gibi değil," diyen sesin tanıdıklığı eşliğinde bedenim yine uzanır bir pozisyonu bulmuş, bu sayede Jungkook'un gözlerine kısa süreliğine bakabilmiştim. "Uyumak istemiyorum, lütfen."

Gözlerini kaçırmadan bana bakmasına karşılık "Lütfen," diyordum, sesim kulağa çaresiz geliyordu. "Burada bekleyeceğim ve sen uyursan uyandıracağım tamam mı? Sakin ol."

O kadar çok uyumak istemiyordum ki kafamı hızla aşağı yukarı salladım, "Söz ver," dedim, bana yaptığı tüm kötülüklere rağmen. O da gözlerime bakarak kafasını salladı, sanki beni defalarca kandırmamış gibi.

"Tamam," dedim, hala hızlı hızlı nefes almaya devam ediyordum, fazla solumaktan başım dönüyordu.

Bir müddet sadece nefeslerimin düzene girmesine odaklandım, kapanmasından korktuğum gözlerimi de tavana sabitlemiştim.

Uyumamak daha iyiydi.

"Evet, daha iyi," sakinleşen sesimle fısıldadım, Jungkook ise hiçbir reaksiyon göstermeden beni izlemeye devam etti.

Ne o ne de ben, ikimiz de birbirimizle konuşmuyorduk. Tek konuşan bendim ve hep aynı şeyi tekrarlıyordum. "Uyanık kalmak daha iyi."

Artık Kim Lena yok, küçük kızın yok.

Zihnimde yankılanan sesi işittiğim an düzene sokmak için uğraştığım nefesim birden kesilir gibi oldu.

O, senin yüzünden yok. Senin hatan yüzünden yok. Suçlu tek kişi sensin.

Deeper KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin