Bölüm 33

8.7K 1K 1.8K
                                    

Yorum yorum yorum 😋😋
Bir de aramızda yeni okuyucular görüyoruz, kendinizi biraz daha belli etsenize ya 😍
Herrrrrkesin yorumlarını ekstra özenle okuyup, bu bölüm yeni okuyucumuz var diye Hazal'la sohbet ediyoruz. 🙃🙃

Evet duygularımızı paylaştığımıza göre yeni bölümü keyifle okuyabilirsiniz.

NOT: Dikkatli okuyun :')
Altında anlamlar aranması gereken bir bölüm. Hatta çok çok çok anlam aranmalı ;)

Lera'nın Anlatımından
'Kim akıllı, kim deli? Şu dünyada kim erdemli, kim ahlâksız? Biliyor musun?
Ben bilmiyorum.'
Oscar Wilde


Yine buradaydık.

Dün yaşadığımız şok edici tecrübeden sonra elbette pes etmemiş ve sabahın sekizinde uyanarak, Kim Minseok'u tekrar görmeye gelmiştik. Bugün de Titanik'te boğulan evlat Min Hena olur diye bekliyordum. Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazdı.

"Burası seni de biraz geriyor mu?" Minseok gelene kadar geçirdiğimiz zamanı verimli kullanmaya çalışıyordum çünkü burası cidden insanı geriyordu. Sinir bozucu şekilde tertemiz, sade, düzenli ve hoş kokuluydu. Her şey o kadar dozundaydı ki, aşırılık görmek istiyorum diye bağırmak üzereydim. "Sayılmaz."

Ah, tabi bir de bu vardı. Taehyung normalde çok konuşkan bir insanmış gibi dünden beri olduğundan da sessiz bir insana dönüşmüştü. Resmen cevap vermiş olmak için tek kelimelik cevaplar veriyordu ve oldukça rahat gözüküyordu. Birimizin böyle olması iyiydi ama sinir de bozmuyor diyemezdim.

Kırmızı elbisemin kalın askısına elimi koyarak düzelttim. Gerçi bozulmamıştı ama hareket etmeden sabit kalmakta zorluk çekiyordum, resmen bir psikiyatri kliniğinde akıl hastası bekliyordum! Kim Hyeri'nin mizah anlayışı şimdiden hoşuma gitmemişti, yukarıdan bir yerlerden bizi izliyorsa gülüyor olmalıydı.

Kardeşini ne hallere düşürdüğünü görüp ağlamasını da istemezdim ama yine de insan biraz kolaylık bekliyordu! Her yer şifreler, programlar ve bilinmezliklerle doluydu. Kardeşi de asosyal biriydi, yanında biz olmadan tek beyinle bunları çözebileceğini düşünmüş olması bile komikti. Zeka genetikti ve Taehyung'un da onunla aynı genlere sahip olmasına güveniyorsa, çok büyük hata yapıyordu.

"Buyurun," Hemşirenin sesini duyunca arkama döndüm. Minseok rahat pijamaları ile odaya giriş yapmıştı. Garip olan, birbirine giren saçları ve ayağına hiçbir şey giymemiş olmasıydı. "Bugün gündelik aktivitelere tepkili olduğu bir gün, kusura bakmayın." Hemşirenin açıklamasına karşı Taehyung ile aynı anda kafa salladık.

Bunu biliyordum, bir akıl hastasıyla konuşacağım için ufak bir araştırma yapmıştım. Bazen gündelik işlere karşı ilgisiz olabiliyorlardı, hatta yapamadıkları zamanlar da oluyordu. Yemek yemek, tuvalete gitmek ve hatta saçlarını taramak bile zaman zaman buna dahil olabiliyordu.

Tilkilerime tasma takmayı düşünmem lazımdı, başına buyruklukları ile aklımı kaçırmama neden olurlarsa geleceğim hali görmek biraz korkutmuştu.

"Sizi tanıyorum?" dediğinde bir an gözlerim büyümüştü. Hafızasıyla ilgili bir sıkıntı yoktu ama insan yine de tavırlarından şüpheye düşüyordu. "Merhabalar, dün tanışmıştık. Ben Taeyang, bu da arkadaşım Hena."

"Nasılsınız?" diye sorarak kendimce ona selam verdiğimde gözlerini hemen bana çevirdi. "Buradaki mutfak saat dokuza kadar açılmıyor," dediğinde gülümsemem yüzümde sabit kalsın diye ekstra bir çaba göstermek zorunda kalmıştım, nasılsın sorusuna beklenmedik bir cevap olmuştu.

Deeper KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin