elli iki

67.1K 3.9K 3.6K
                                    

Soba soğumak üzereydi ve ben korkudan götümü kaldırıp dışardan bir odun getirip içine atamıyordum. Battaniyeyi omzumdan aşağı sarkıtıp mutfağa ilerledim. Sabah yapılan çayı ısıtıp biraz içimi sıcak tutmaya ihtiyacım vardı.

"Özcan senden nefret ediyorum." diye fısıldadım tüpü yanda duran çakmak ile yakarken.

Çalışmaya gelen işçiler ile birkaç saat durduktan sonra bir şeylerin eksik olduğunu söyleyip onlarla beraber gitmişti. Ve bir saat olmuştu hâlâ geri dönmemişti. Beni resmen dağ başında tek başıma bıraktı.

Hava daha fazla kararmadan önce umarım burada olurdu. Yoksa onu eve almazdım, soğuktan donup kalsa bile. Ya da o kadar abartmayayım, sevdiğime kıyamazdım.

Ben düşüncelere dalmışken birden kapı iki kere vurulunca yerimden sıçradım ve irkilerek kapıya döndüm. Ayı falan olsa kapıyı çalmazdı heralde.

"Emre, aç benim." benim ayının sesini duyunca rahat bir nefes verdim. Korkutmuştu köpek. Çocuğa tüm hayvanlar alemini sayarken kapıya ilerledim.

"Ben sana demedim mi bir saati bir dakika bile geçerse içeri almam diye?" diye sordum kafamı yan çevirip kulağımı kapıya yaklaştırırken.

"Özür dilerim hayatım mesaiye kaldım." dediğinde kaşlarım çatıldı. Birden kapıya sert bir şekilde vurulunca yine yerimden korkuyla sıçradım. "Emre, aç lan götüm dondu."

"Götünü sikim." diye mırıldandım kendi kendime ve kapıyı açtım. Uzun boyu ile önümde duruyordu. Kaşları havalanmıştı.

"Ne dedin sen?" dediğinde tatlı bir şekilde gülümsemeye çalıştım.

"Hoş geldin aşkım dedim."

Dudaklarını birbirine bastırarak içeri girdi. Bu evlenince beni döverdide. Arkasından bakarken kapıyı kapattım. O içeri girdiğinde direkt sobaya ilerledi.

"Gülüm bu soba sönmüş. Ben sana demedim mi içine biraz odun at diye." dedi sobanın içini açarken. Öylece salonun ortasında durup baktım yüzüne.

"Dışarı çıksam ya yabani hayvan saldırsaydı?" kafasını sağa sola salladı.

"Aynen yabani hayvanda 'Emre kafasını dışarı çıkarsın da ben bir gidip ona saldırayım.' diyordu zaten." diye söylendi. Bu beni gerçekten döverdi.

Elini sobadan çekip sirkeledi ve sonra aklına ne geldiyse sinirle kaşlarını çattı.

"Bir de sen banyo yaptın ben gittikten sonra banyo yapacaktın, saçların nemli ve bu soğukta böyle durdun öyle mi?" öyle sinirle sordu ki battaniyeyi yüzüme kapatma ihtiyacı duydum.

"Yani, bir miktar..." sesim içime kaçmıştı. Boğazında bir damar ortaya çıktı ve yutkundu. Gözlerini sinirle açmış yüzüme bakıyordu. Birkaç saniye bakıp gözlerimi kaçırdım.

"Ya öyle bakma korkuyorum işte."

"Yorganın içine gir, sobayı yakana kadar çıkma Emre." dediğinde kafamı sallayıp küçük adımlarla yorgana ilerledim. Yorganı açıp içine girdim ama içi daha soğuktu.

Özcan sabır dilenir gibi kafasını iki yana çevirip dışarı çıktı. Geri geldiğinde elinde odun ve kömür vardı. Bir kısmıyla sobayı yaktı, diğerini de banyoya götürdü. Sanırım banyoyu yakacaktı.

Kollarını katlamış, damarlarını ortaya çıkarmıştı. Yanıma gelirken içerisi yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Yanıma gelip yatağın köşesine oturdu.Telefonunu çıkardı.

"Ne bağırdın bana he. Yetmediyse gel döv." oturur pozisyona geldim çünkü çok sıcak olmuştu. Özcan telefonla uğraşırken dudaklarının kenarı kıvrıldı.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin