yetmiş dokuz

33.5K 3.4K 1.5K
                                    

Bölümü ciddisel' e ithaf ediyorum ❤️

"Anne sen neden sürekli evdesin?" diye sordum masada yıllardır eksilmeyen kurabiyelerden iki tane elime, bir tane ağzıma alırken. Annem o sırada yavaşça tencereyi karıştırıyordu.

"İşten izin aldığımı bilmiyor musun oğlum sen?" diye sordu kaşlarını çatarak. Ben annemin hangi işte çalıştığını bile unutmuştum, kaldı ki izin aldığını hatırlayayım.

"Aa neden?" ağzım doluyken konuşunca kurabiyenin ufak parçaları yere düştü. Annem bana göz ucuyla sinirli bir bakış atsa da umrumda olmadı. Sırf itiraf edemediği kıskançlığı yüzünden eve çalışan kadın almıyordu, kendisi temizlemek zorunda kalıyordu.

"Büyük bir proje için evde çalışıyorum." dediğinde kafamı salladım. Beni ilgilendiren pek bir durum yoktu.

"Anladım daye."

Mutfaktan çıkıp odama ilerledim. Tam iki saattir Özcan'ı arayıp rahatsız etmiyordum. Sırf onu aramayayım diye telefonu odada bırakıp televizyon izlemiştim. Kuzenimin orada olması sebepsiz yere beni huzursuz ediyordu.

Odaya girince temiz bir koku burnuma doldu. Muhtemelen annem ben yaşam alanımı terk edince pislikten ölmeyeyim diye temizlemişti. Canım anam.

Telefonumu alıp kurabiyeleri ağzıma tıktım ve yatağa uzandım. Üzerimdeki kırıntıları sirkelerken telefonumdaki sıfır bildirim şimdiden sinirlerimi bozmuştu. Tamam iş yapıyordu ama iki kelime yazmaktan aciz miydi bu kadar.

"Şerefsiz." diye mırıldandım ve arama yerinde en öndeki isime tıkladım. Son lokmamı da yutup gözlerimi tavana diktim. Tavana akşamları parlayan yıldızlardan alsam baya güzel dururdu.

Telefon uzun uzun çalarken kapanmasına yakın birden açıldı. Bir hışırtı sonrasında kalın bir ses beklerken ince, itici sesi duyduğumda kaşlarımı çattım.

"Alo, Emre," dedi Özge neşeli, enerjik bir şekilde. Sen kimsin de benim sevgilimin telefonunu açıyorsun hadsiz.

"Özcan nerede?" huysuz bir şekilde konuşmama engel olamamıştım.

"Ya Haluk abi çağırdı, giderken telefonunu unutmuş masada. Çok çalınca ben de gelip baktım. Bilirsin çok meraklıyımdır." fazla merak iyi değildir Özge cariye. Gözlerimi ağır bir şekilde kapatıp açtım. Sinirlerime hakim olmam gerekiyordu.

"Anladım ama telefonunu izinsiz açma bence. Özcan'ın ailesi biraz terslerdir, başı belaya girer." aslında dediklerimin çoğu doğruydu. Annesi bir kızın telefonunu açtığını bilse hemen isteme ve düğün hazırlıklarına başlardı. Yani benim katil olma hikayemin başlangıcıydı.

"Aa yok seni tanıdığım için açtım başka numara olsa açmazdım kuzum." biraz alınmış gibiydi. Umursamadım çünkü yılanın başını küçükken ezmek gerekiyordu. Daha sonradan Şahmeran misali karşımıza çıkmasın diye.

"Anladım." tam kapatmak için bir şey diyecektim ki kapının açılıp kapanma sesini duydum.

"Hah Özcan'da geldi..." dediğinde Özcan'ın çatık kaşlarla onu izlediğine emindim. "Tatlım telefonun çalınca önemli bir şeydir diye bakmak istedim. Emre'nin aradığını görünce de açtım. Özür dilerim." dediğinde birkaç saniyelik sessizlik oldu. Ama benim kulaklarımda sadece 'tatlım' lafı dolanıyordu.

"Önemli değil." dedi Özcan. Daha sonra ise bir topuklu sesi ve hışırtı geldi. Telefonun el değiştirdiğini anladım. Baş parmağımın etini hırslı hırslı yerken kaşlarım çatıktı.

"Efendim Emre." Özcan'ın rahatsız sesini duyduğumda elimi ağzımdan çektim.

"Sen gerizekalı mısın? Telefonunu neden masada bırakıyorsun?" diye sesimi yükseltip konuştum.

"Höst." Özcan'ın gayri ihtiyari söylediği şeyden sonra sesini biraz daha yumuşattı. "Bekle."

Daha sonra Özge'ye bir şeyler dediğini duydum. Telefonun hoparlörünü kapattığı belliydi. Oturduğum yerde dikleştim. Kapı açılıp kapanınca kalabalık bir alana girmişti.

"Ne küfür ediyorsun lan?" dedi sessizce.

"O senin telefonunu nasıl böyle rahat açıyor Özcan? Nereden geliyor bu samimiyet?" dişlerimi sıkarak konuştuğumda derin bir nefes aldı.

"Ben mi dedim ona git telefonu aç diye? Bana neden sinirleniyorsun?"

"Kime sinirleneyim?" dediğimde ofladı.

"Emre Allah aşkına ya..." şimdi yürüdüğünü hissediyordum.

"Ne Allah aşkına Özcan?" şu an aşırı sinir bozucu görünüyordum ama kendime engel olamıyordum.

"Kapat, sonra konuşuruz."

Öyle bir tonda söylemişti ki sinirlenmek yerine gözüm dolmuştu ve kalbim acımıştı. Küfür etse sanırım daha iyiydi. Normal bir Emresu kapatmaz üstüne düşer ve deli ederdi ama birden acayip derecede moralim bozulmuştu.

"Tamam." sakince konuşunca birkaç saniye durdu ve ardından telefonu kapattı.

Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Kalbim öyle acımıştı ki sanırım bugün ağlamak için kendime bir bahane bulmuştum.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin