seksen dokuz

34.8K 3.2K 1.4K
                                    

Gözlerimi yavaşça açtığımda kendi odamda olmadığımı anlamıştım. İlk başta çok rahat olmayan yataktan, daha sonra da karnıma sarılmış koldan. Özcan'ın kokusu burnuma dolduğu için panik yapmadan etrafıma bakındım ve saniyeler sonra Özcan'ın kaldığı evde olduğumu anladım.

Gözlerimi açıp kapatıp derin bir nefes alarak biraz geri çekilmek istesemde Özcan'ın kolları sebebiyle olduğum yerde hareket edememiştim bile. Ama bundan çok rahatsız olduğum da söylenemezdi.

Gülümseyerek kafamı yana çevirdim, Özcan'ın saçları alnına düşmüştü ve benden biraz daha yukarıda duruyordu. Olduğum yerde kendimi biraz yukarı çıktım ve tam olarak yüzünün hizasına geldim. Yerimi değiştirdiğim için Özcan biraz kıpırdandı.

"Rahat dur çocuk." diye mırıldandı ve beni biraz daha sardı. Demek ki koynunda benim olduğumun bilincindeydi.

"Zaten başka kim koynunda olacak?" kendi kendime sinirlenip mırıldanırken kaşlarım çatılmıştı. Kendi kendimi bile sinir edebiliyordum artık.

Özcan'ın masum masum uyuduğunu görünce sinirlenmem biraz geçer gibi oldu ama bu seferde kumaşın üzerinden bacağıma değen haşmetlisi benimkini kaldırmıştı.

Bacağımı biraz oynattığımda olduğu yerde kıpırdandı ama ben yavaş yavaş sürtmeye devam ediyordum. Çocuğu resmen taciz ediyordum şuan. Ayık değilken bunu yapmak o an yanlış geldiği için tam hareketimi durduracaktım ki Özcan'ın gözleri aralandı.

Uykulu, hafif şişmiş gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ama daha sonra hiçbir tepki vermeden gözlerimin içine baktı. Daha ayılmamış sayılırdı. Tepkisini ölçmek için bacağımı biraz aletine doğru ittirdim. Etkilenmişti.

"Günaydın." dedim boğuk sesimle. Yüzü çok yakında duruyordu ve onu öpmek istiyordum.

"Niye kalkmıyorsun?" dedi boğuk bir sesle.

"Kalktım zaten."

Dudaklarım kıvrılırken o tepkisizce yüzüme baktı ama daha sonra damarlı elini kaldırıp ensemden tuttu ve kendine yaklaştırdı. Kalbim hızlı hızlı atarken heyecanla gözlerinin içine baktım.

"Eski sevgilim ile yiyişmeyeceğim." diye fısıldadı nefesini dudaklarıma verirken. Ne kadar net olsa da bakışları o kararlı duruşun izlerini taşımıyordu.

"Ben de." diye mırıldandım.

Birkaç saniye birbirimize baktık, yüzümü ona yaklaştırıp dudaklarımı dudaklarına uzunca bastırdım. Bekledim ve istediğim gibi o ağzını aralayınca anında alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Birkaç saniyelik öpüşmenin ardından yine ayrıldık ama bu seferde dudağının her köşesine öpücük kondurmaya başladım.

Dört parmağımı ensesine koyup baş parmağım ile kulağının alt kısmını okşamaya başladım, o kadar mayışıktım ki yeniden uykum gelmişti. O da bana aynı şekilde karşılık veriyordu.

Aletine sürtünmeye devam ederken nefesim hızlanmıştı. Ensemdeki elini aşağı indirip beni belimden kendine bastırdığında çok kısık bir şekilde inledim. Onu çok fena istiyordum.

"Hoş geldin Akif!" Devrim'in alarm veren sesini duyduğumda ilk afallasamda ardından hemen kendimi geri çektim. Aşırı derecede korkmuştum.

"Sakin ol." dedi Özcan yavaşça yerinden doğrulurken. Ama ben yakalanacağız korkusu ile gözlerimi irileştirmiş öylece bakıyordum. Nedense Özcan'ın evinde bile bu derece korkmamıştım.Özcan bacaklarını koltuktan sarkıtıp saçını düzeltti.

"Ne bağırıyorsun lan? Görende Hac'dan geldim sanır." Akif'in sesini de duyunca bende Özcan gibi yapıp koltuktan kalktım ve kendimi diğer koltuğa attım.

Tam o sırada Akif içeri girdiğinde görüş açısına ilk ben girdim. Biraz şaşırdı ve daha sonra düşmanına bakarmış gibi yüzüme bakmaya başladı. Bu durum az önceki korkumu unutturmuştu. Kaşlarım çatılırken bakışlarına aynı düşmanlıkla karşılık verdim.

"Hoş geldin keke." dedi Özcan sakince. Akif ona baktığında bakışları yumuşamıştı.

"Hoş buldum..." dedi ve ardından yine bana baktı. Şimdi daha sakin bakiyodu. "Sen de hoş geldin Emre."

"Eyvallah." dedim kendimden beklenmeyen bir raconla. Bu durum Özcan'ın bana bakmadan gülmesine sebep olmuştu. Milletin içinde raconumu bölüyordu.

Özcan ayağa kalktığında bende Akif'e aldırmadan ayağa kalktım ve koridora giderken onu yolda yakalayıp kendime çevirdim. Arkasını dönüp kafasını eğerek bana baktı.

"Bu arkadaşının bana garezi var, sürekli kinle bakıyor suratıma." dedim kısık sesle. Kaşlarım hâlâ çatıktı.

"Sen de ona öyle bakıyorsun." dedi umursamadan.

"Ama ilk o başlattı."

"Tamam kulağını çekerim ben." dedi ve kolunu kendine çekip odaya doğru gitti. Ben de peşinden gittim.

"Eve gideceğim." deyip dün gece çıkardığım kıyafetlerin önüne gittim. Özcan esnerken kafasını salladı.

Özcan'ın tişörtünü çıkarırken o da kendi valizinden bir şeyler arıyordu. Arkası bana dönüktü.

"Barıştık mı?" diye sordum birden. O kadar masum sormuştum ki ben bile kendime üzülebilirdim o an. Özcan hareketlerini durdurdu ve biraz öylece bekledi. Ama bir şey demeden işini yapmaya devam etti.

Sinirle kaşlarımı çatarken eşofmanımı da bir çırpıda çıkarıp kendi kıyafetlerimi giyindim. Özcan'a son bir kez daha bakıp odadan çıktım. Devrim mutfakta çay ve sigara ikilisi yapıyordu.

"Ben gidiyorum Devrim, görüşürüz sonra." dediğimde sinirli halime kaşlarını çattı ama ardından kafasını salladı.

"Görüşürüz keke."

Özcan tam o sırada odadan çıkıp bana baktı, bir şey dememesi beni daha çok sinir ederken en korkutucu bakışımı atıp kapının önüne gittim ve ayakkabımı giyinip bir daha yüzüne bakmadan kapıyı çarptım.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin